We'll talk traducir turco
6,958 traducción paralela
Can we just sit down? And we'll just talk this through, okay?
Oturup şunu etraflıca bir konuşalım, olur mu?
We need to talk to him together, and if you call him, he'll come.
Bu konuşmayı hep birlikte yapmalıyız ve onu arayan sen olursan gelecektir.
I'll drive her home, then we'll talk.
Onu eve götürürüm. Sonra konuşuruz.
Nestor, we'll talk about restitution?
Nestor zararın hakkında konuşuruz?
You know what? We'll talk about it tomorrow.
Aslında biliyor musun, bunları yarın konuşurz.
we'll talk tomorrow.
Yarın konuşacağız.
Let us talk with our father and in 2 days we'll give you an answer.
Babamızla konuşalım ve iki gün sonra size cevap verelim.
Yeah, well, if Eglee or Cane called that thing in, we'll all be able to talk to him face-to-face.
Eğer Eglee veya Cane merkezi aramışsa hepimiz Tully ile konuşabileceğiz, hem de yüz yüze.
Reid, I'll talk to you more about that when we're alone, all right?
Yalnız kaldığımızda anlatacağım Reid, tamam mı?
We'll need to talk to his family.
Ailesiyle konuşmamız gerek.
All right, we'll talk to you later.
Sonra konuşuruz.
We'll talk after.
Sonra konuşuruz.
And then we'll talk about it then.
O gün geldiğinde bu konuyu konuşacağız.
We'll talk about it later, just the two of us.
Biz seninle sonra konuşuruz bunu, sadece ikimiz.
- We'll talk about it later.
- Sonra konuşuruz.
We need to talk to the police and we'll tell them...
- Polisle konuşmalı ve onlara... - Niye?
And then one day, when we're 80, we'll see each other on a train, we'll sit down next to each other and talk about what could have been.
Sonra bir gün, seksen yaşımızda trende birbirimize rastlayacağız. Yanyana oturacağız ve "nasıl olabilirdi" diye konuşacağız.
He says he'll talk to us, he'll tell us what he knows... if we give him 15,000 euros.
Bizimle konuşacağını, bildiklerini anlatacağını söylüyor. - Şayet ona 15,000 euro verirsek.
I'll talk you through it. We get this right, My body doesn't blow,
Bunu düzgünce yapabilirsek bedenim patlamaz ve Audrey'i geri getiririz.
We only found cash in your pal's bag, and you turn on him, I'll talk to the D.A., get you a deal. You don't,
Parayı arkadaşınızın çantasında bulduk, onu ele verirseniz sizi bu işten çıkarırım.
We'll talk then.
O zaman konuşuruz.
Yeah, we'll talk about our partnership, how I'm an optimistic go-getter, and you're a giant downer of a wet blanket.
Evet, birlikteliğimiz hakkında konuşacağız, benim nasıl iyimser ve rahat, ve senin nasıl ruh emici olduğundan bahsedeceğiz.
We'll talk about your Rafael fantasies later.
Rafael fantezileri hakkında daha sonra konuşacağız.
We'll talk about this later, Jane.
Bu konu hakkında daha sonra konuşacağız, Jane.
We'll talk later.
Sonra konuşacağız bunu.
What do you think we'll talk about?
Sence ne hakkında konuşuruz?
We should go and look at them, and then we'll talk.
Gidip bir bakalım, ondan sonra konuşuruz.
If he doesn't talk fast, we'll never see it again.
Eğer bir an önce konuşmazsa, tabloyu bir daha göremeyiz.
We'll talk to them together.
Birlikte konuşacağız.
The last e-mail says, " we'll talk at Chip's party.
- Doğru.
I got to go. We'll talk about it later.
Gitmem lazım. sonra görüşürüz.
We'll... we'll talk.
Konuşalım.
Just call me later and we'll talk it over.
Akşam beni ara ve bu konu hakkında konuşalım.
We'll talk it out later, I promise.
Daha sonra konuşalım, söz veriyorum.
We'll talk.
Bir ara konuşalım.
I knew you would never cheat. You wouldn't leave, and you would be a good father, and we would have a nice life, and we would grow old and die together, and everyone would talk about how lucky we are, and what a smart choice I made.
Beni bırakmazdın, iyi bir baba olurdun güzel bir hayatımız olurdu beraber yaşlanıp ölürdük herkes bizim ne kadar da şanslı olduğumuzdan ve benim çok akıllıca bir seçim yaptığımdan bahsederdi.
We'll need to talk to her as well.
Onunla da konuşmalıyız.
We'll talk about this later.
Bunu daha sonra konuşacağız.
We'll talk about that when I get home. Nice work, Fitz.
Eve geldiğimde bunu konuşuruz.
We'll talk about this when you're safe.
Bunu daha sonra konuşuruz.
We'll talk about that later.
Onları hep konuşuruz zaten.
- We'll talk about that.
- Bunu konuşacağız.
Uh, we'll have a minute to talk.
Konuşacak zaman buluruz.
So, we'll talk sometime later, okay?
Sonra tekrar konuşuruz.
Then we'll talk to Peter, and we'll solve eveything together.
Peter ile konuşup olayları tatlıya bağlayacağız.
We'll talk about it.
- Bunu konuşuruz.
We'll-we'll talk later.
Sonra konuşuruz.
- we'll-we'll talk later?
- Sonra konuşur muyuz?
Uh, yeah... yeah, so I was just calling to see if Zeek was okay, and... yeah, we'll talk later.
Tamam, ben Zeek'in iyi olduğunu öğrenmek için aramıştım. Tamam, sonra konuşuruz. Tamam, hoşça kal.
Well, we'll know when we talk to Boyd.
Boyd'la konuştuğumuzda onu anlayacağız.
I'll buy you a cup of coffee, we'll talk.
Sana bir kahve ısarlayayım, Biraz da konuşuruz