We're not dating traducir turco
198 traducción paralela
Technically not dead, but we're not dating.
Teknik olarak ölü değil ama çıkmıyoruz.
We're not running a dating service.
Buraya kırıştırmak için gelmediniz.
- Actually, we're not dating.
- Aslında, çıkmıyoruz.
- We're not dating.
- Bizim randevumuz yok.
- Mom, we're not dating.
- Çıktığımız falan yok anne.
Prue, just because we're not dating anymore, I want you to know I still care about you.
Prue, bilmeni isterim ki artık çıkmamamız, seni önemsemediğim anlamına gelmiyor.
Fine. It's, it's not like we're dating or anything.
İyi, çıkıyor filan değiliz.
I mean, we're not even dating.
Yani, daha çıkmıyoruz bile.
We're putting a team together, not a dating pool.
Takım oluşturmaya çalışıyoruz, Jolie. Sana sevgili bulmaya değil.
That we're not even dating officially yet, and the cycle has begun anew.
Daha resmen çıkmaya başlamadık ama kısır döngü şimdiden başladı.
- No, we're not dating.
- Hayır, çıkmıyoruz.
- We're not dating.
- Ama çıkmıyoruz
We're not dating anymore.
Biz artık çıkmıyoruz.
We're dating, we're together, then we're not but we're still together.
Çıkacağız, birlikte olacağız sonra ayrılacağız fakat yine birlikte olacağız.
We're not dating wildly inappropriate people. There's no, "Glad that's over."
Ayrılıkları kolay atlatamazsın.
We're not dating.
Çıkmıyoruz biz.
I mean, if we were still dating, I'd be super pissed. But we're not, so it's kind of funny.
Yani hala çıkıyor olsaydık, süper kızgın olurdum ama... çıkmıyoruz o yüzden komik oldu.
So we're not dating?
Yani çıkmaya ara veriyoruz?
I can't ask for more time We're not supposed to be dating
Ondan daha fazla zaman isteyemem. Bu buluşma hiç gerçekleşmemeliydi.
Grandma Kong we're not dating
Büyükanne Kong biz çıkmıyoruz.
He's not my boyfriend, we're just dating.
O benim erkek arkadaşım falan değil, şimdilik sadece çıkıyoruz.
- Well, we're not dating.
- Eh, biz çıkmıyoruz.
We're not dating.
Çıkmıyoruz.
No, we're not dating!
Hayır, çıkmıyoruz.
Besides, we're not exactly going to be dating in the mean time, you know?
Hem bununla aynı zamanda çıkmaya başlayamayız.
But you're his father and if you're not comfortable with Owen dating me and tutoring Matthew, then we can find another therapist for him.
Owen'ın benimle çıkması ve Matthew'un öğretmeni olması seni rahatsız ediyorsa, başka bir terapist bulalım.
Now that we're not together anymore... it's inevitable we're gonna start dating other people.
Artık birlikte olmadığımız için başka insanlarla buluşmamız kaçınılmaz.
It's just now that we're not together anymore... it's inevitable we'll start dating other people.
Artık birlikte olmadığımız için başka insanlarla buluşmamız kaçınılmaz.
Besides, we're not dating.
Üstelik, biz çıkmıyoruz.
- We're not dating.
- Biz çıkmıyoruz.
We're not dating exactly.
Biz aslında tam olarak çıkıyor sayılmayız.
He was not trying to pressure you. He gets that we're young and just started dating, and he's not interested in our being serious.
Genç olduğumuzu ve çıkmaya yeni başladığımızı biliyor ve ciddi olmamızla ilgilenmiyor.
Sadly, we're the police, not the dating police.
Üzgünüm, biz sadece polisiz, ahlak zabıtası değil.
We're not dating, we're engaged.
Çıkmıyoruz, nişanlıyız.
And just because we're dating does not mean that you get a sexual season pass.
Hem çıkıyor olmamız sezonluk seks kartı aldın anlamına gelmez.
And he's not gonna care that we're dating or Whatever.
İkimizin görüşüyor falan olması da onu bağlamayacak.
No, Ryan, it's just that... there's this guy that I work with, and we're not really dating or anything, but we've become close.
Hayır Ryan, aslında... beraber çalıştığım bir adam var, tam olarak çıkmıyoruz veya öyle birşey, ama çok yakınlaştık.
- We're not even dating anymore.
- Artık çıkmıyoruz ki. - Peki bu kimin suçu?
Uh, we're not dating.
- Çıkmıyoruz.
We're not dating.
Biz çıkmıyoruz.
Besides, we're not even dating.
Üstelik, aramızda bir şey bile yok.
I think maybe it's not such a good idea that we're dating.
Belki de seninle çıkmamız hiç iyi bir fikir değil.
Okay, so we're not dating, but we're still going to prom, right?
Tamam, çıkmayalım. Ama hala mezuniyet balosuna birlikte gideceğiz, değil mi?
- Well, it's not like we're dating.
Pekala, biz flört etmiyoruz.
We're dating for over a year, yet he's not offering me to move to his flat.
Bir yıldan uzun süredir çıkıyoruz, ve yanına taşınmamı halen teklif etmedi.
And we're not dating.
Ve biz çıkmıyoruz.
- We're dating, we're not married.
- Çıkıyoruz. Evli değiliz.
We kind of just... We pretend like we're not really dating.
Biz aslında çıkmıyoruz gibi yapıyoruz.
We're not dating.
Nasıl böyle konuşursun?
And you know, some day, I look forward to meeting Sammy, you know, when you think we've been dating long enough and... not-not that we're dating...
Bu arada, bir gün Sammy ile tanışmak için sabırsızlanıyorum. Bilirsin, yeteri kadar uzun süredir çıktığımızı düşünürsen ve yani öyle çıkmak değil...
I know, and I can't stop him from dating other people. I know that, but it just can't be you. Not if we're gonna be friends.
Biliyorum, onun başkaları ile çıkmasını engelleyemem ama eğer arkadaş olacaksak çıktığı kişi sen olamazsın.
we're not friends anymore 25
we're not gonna make it 79
we're not together anymore 25
we're not married 104
we're not ready 48
we're not lost 34
we're not sure 186
we're not going 77
we're not friends 137
we're not together 85
we're not gonna make it 79
we're not together anymore 25
we're not married 104
we're not ready 48
we're not lost 34
we're not sure 186
we're not going 77
we're not friends 137
we're not together 85