We're not fighting traducir turco
204 traducción paralela
We're fighting for something that has to come, that's impossible not to come.
Gerçekleşmek zorunda olan bir şey için savaşıyoruz. Gelmesi imkansız olmayan bir şey için...
- We're not fighting the women.
- kadınlarla savasmıyoruz.
Now we're not gonna get anywhere fighting.
Kavga ederek bir yere varamayız.
We're not fighting you.
Sana karşı gelmiyoruz.
And if those photographs show that we're not fighting, we've had it, gentlemen, purely had it!
Ve o fotoğraflarda savaşmadığımız görülürse işimiz biter beyler. İşimiz biter.
We're not fighting Napoleon this time.
Bu sefer, Napolyon'la savaşmıyoruz.
If we're scared We're not fighting
Eğer korkuyorsak kavga da etmiyoruz
Look, we're not fighting. We're just talking.
Kavga etmiyoruz.
Shame we're not fighting on the same side.
Aynı tarafta savaşıyor olmamamız ne kadar da yazık...
We're not merely fighting Mukhtar and... 200 of his men here or 50 of his men there.
Biz yalnızca Muhtar'la yada oradaki 200 adamıyla ya da buradaki 50 adamıyla savaşmıyoruz.
Marshall lucky here, where we're battling inflation not only - by fighting high prices... but by blowing the living shit out of high prices!
ŞerifLuckyburada! Biz rnflasyonla savaşırken... sadrcr fiyatları aşağıya çekmiyoruz! Onları cehenneme gönderiyoruz!
- Isn't it nice that we're not fighting?
- Kavga etmemek ne güzel, değil mi?
We're not fighting each other.
Savaşımız birbirimizle değil.
We're not fighting the same war anymore.
Artık aynı savaşta değiliz.
'M saying we're not fighting a guerrilla war anymore.
Demek istediğim ; artık gerilla savaşı yapmıyoruz.
We're not fighting.
Kavga etmiyoruz Carla.
We're not doing anything special. We're just fighting to save our homes.
Özel birşey yapmıyoruz.Sadece evlerimizi kurtarmak için savaşıyoruz.
We're not just fighting the Borg, but the life experience they stole from Picard.
Artık sadece Borg'la savaşmıyoruz. Kaptan Picard'dan çaldıkları yaşam boyu tecrübeyle de savaşıyoruz.
We're supposed to be fighting the Zhangs, not each other.
Zhanglar'la savaşıyor olmalıydık, birbirimizle değil.
We're not fighting, just discussing how to handle the situation.
Kavga etmedik, durumu nasıl çözeceğimizi tartıştık.
We're not fighting some disease here.
Burada bir hastalıkla savaşmıyoruz.
Listen, kid, we're not fighting a war out there.
Dinle, ufaklık, biz dışarıda savaşmıyoruz.
We're not looking for no fighting So let's give our peace a chance
"Biz kavga aramıyoruz" "Öyleyse barışa bir şans verelim"
I, uh, swear we're not fighting.
Kavga etmiyoruz.
We're not fighting!
Kavga etmiyoruz!
We're not used to fighting human enemies.
İnsanları öldürmezdik.
We used to say, "lf you're not fighting them, you're helping them."
Direnişte bir deyiş vardı, "Onlarla savaşmıyorsan, onlara yardım ediyorsun."
We're not fighting, Elaine.
- Kavga etmiyoruz.
It's just not Phoebe we're fighting.
Savaştığımız sadece Phoebe değil.
Merck and Pfizer and the rest of my very important clients... realize that we're not fighting a war here with a traditional winner and loser.
Merck, Pfizer ve diğer önemli... müvekkillerim bunun geleneksel bir savaş olmadığını biliyorlar.
we ask for the world for we expected from it, not what if it gives us if it's wrong. Those are things that we're still fighting for.
dogru ve yanlisi ayirt edebiliriz haklarimiz icin savasiyoruz.
We're not fighting for Xena.
Burada Zeyna için savaşmıyoruz.
We're fighting for ourselves. For our right to be treated like human beings not game pieces.
Kendimiz için savaşıyoruz, oyuncaklar gibi değil, insan gibi davranılma hakkımız için.
Maybe we're pretending we're in the fight, but we're not fighting, we're watching.
Belki de uçuyor gibi yapıyoruz. Fakat savaşmıyoruz, izliyoruz.
Bedrich, we're not fighting anymore, it's beddy-byes now.
Bedrich, savaşta değiliz artık, yatağındasın.
We're not just fighting the Germans.
Artık sadece Almanlarla savaşmıyoruz.
If that should happen, promise you will not mourn my passing. Move on, live your life to the fullest in order to give mine meaning... and to honor the cause we're fighting to achieve.
Böyle bir şey olursa, arkamdan yas tutmayacağına ve benim hayatıma anlam kazandırmak için yaşayacağına burada uğruna savaştığımız davayı onurlandıracağına söz ver.
It's only a game. We're not fighting a war.
Bu sadece bir oyun, savaş değil.
If not for the environment, then we're fighting to get money...
Çevre için uğraşmadığımız zamanlarda para bulmaya çalışıyoruz ki...
- We're not fighting.
- Kavga etmiyoruz.
Doug, it's not just when we're fighting.
Ama sadece kavga ederken yapmıyoruz ki Doug.
We're not fighting.
Kavga etmiyoruz.
We're not fighting each other anymore!
Artık başka birileri ile savaşmıyoruz!
Listen, we're not fighting each other here, we're fighting evil.
Dinle, biz burada birbirimizle savaşmıyoruz, kötülükle savaşıyoruz.
We're not fighting.
- Kavgalı değiliz.
We're not fighting. It's just living with a 16-year-old is a little more problematic than I had expected.
Kavga etmiyoruz, sadece 16 yaşında biriyle yaşamak beklediğimden daha sorunlu çıktı.
What Smuts saves on the battlefield he loses in hospital for it is Africa and the climate we're really fighting, not the Germans.
Smuts savaş alanında kurtardıklarını hastanede kaybetti. Gerçekte savaştığı Afrika ve iklimiydi, Almanlar değil.
We're not fighting. Tell him I don't want to fight.
Dövüşmek istemediğimi söyle.
We don't know if it's true or not, But what I know is that now we're fighting each other like dogs
Doğru mu değil mi bilmiyoruz ama, bildiğim tek şey birbirimizle kedi köpek gibi kavga ediyoruz.
We're not fighting so much.
Fazla kavga etmiyoruz.
- We're not fighting.
- Biz kavga etmiyoruz.
we're not friends anymore 25
we're not gonna make it 79
we're not together anymore 25
we're not married 104
we're not lost 34
we're not ready 48
we're not sure 186
we're not going 77
we're not friends 137
we're not dating 51
we're not gonna make it 79
we're not together anymore 25
we're not married 104
we're not lost 34
we're not ready 48
we're not sure 186
we're not going 77
we're not friends 137
we're not dating 51