We're out of time traducir turco
1,545 traducción paralela
We're going to be in town such a short period of time, and when we found out Kapil was going to be here on business, too, we couldn't not see him.
- Umarım sorun olmaz. Şehirde kısa bir süre kalacağız Kapil'in de iş için burada olacağını öğrenince onunla görüşemeyebilirdik.
Hurry, we're running out of time.
Çabuk, zamanımız tükeniyor.
We're running out of time.
Zamanımız tükeniyor.
We're out of time.
Zamanımız azalıyor.
- Because we found more propane tanks than we have receipts for, and we don't know how many guns these boys had to begin with. And, "You're running out of time." That's what John McFadden kept saying before he died.
- Çünkü biz fişlerde yazandan daha fazla propan tüpleri bulduk ve bu çocukların en başta ne kadar silahı vardı bilmiyoruz, ve "Zamanınız tükeniyor." John McFadden ölmeden önce sürekli bunu söylüyordu. "Zamanınız tükeniyor." ve ben ne anlama...
Then we're running out of time.
Zamanımız doluyor.
Sarah, we're running out of time.
Sarah, zamanımız doluyor.
We're out of time.
- Zaman kalmadı.
We're running out of time and I don't have a better idea.
Zamanımız tükeniyor ve aklıma daha iyi bir fikir gelmiyor.
We're running out of time on that heart, jack.
Kalbin zamanının dolduğunu görüyoruz Jack.
boss, the heart, we're almost out of time.
Patron, kalp... neredeyse zamanımız tükenmek üzere.
Well, we're kinda running out of time.
O yüzden...
If Ducky's right, we're already out of time.
Ducky haklıysa zamanımız doldu.
From now on, as part of each lesson we're gonna spend time casting demons out of you. It's the devil that's making him stupid.
Bundan sonra her dersimizde içindeki şeytanları çıkarmaya vakit ayıracağız.
- Dr. Rocha, we're runnin'out of time.
- Doktor Rocha, zamanımız tükeniyor.
Why don't we just figure out where we're going and when we want to get there, and then rate of speed equals distance over time.
Neden, nereye gideceğimizi ve ne zaman gitmek istediğimizi açıklığa kavuşturup hız = yol x zaman formülünü kullanmıyoruz?
WE'RE RUNNING OUT OF TIME, PARKER.
Zamanımız bitiyor, Parker.
We're running out of time.
Zamanımız azalıyor.
We're out of time.
Zamanımız kalmadı.
We're running out of time.
Zaman azalıyor.
But we're out of time.
... ama zamanımız tükendi.
We're standing on a cliff Looking out over a great chasm that stretches to the beginning of time.
Burada uçurumun kenarında durmuş, zamanın başlangıcına değin uzanan, devasa boğaza bakıyoruz.
Now that my men are here and we're running out of time, I'll brief you on the plan.
Şimdi adamlarım burada ve zamanımız azalıyorken plan hakkında sizi bilgilendireyim.
Max we're running out of time here!
Max, zamanımız azalıyor!
We're out of time...
Zamanımız doldu...
We're almost out of time.
- Süremizin sonuna geldik.
- We're about out of time.
- Vaktimiz daralıyor.
We're running out of time!
Vaktimiz azalıyor!
Thank you, Madison. We're out of time.
Teşekkürler Madison.
- We're out of time.
Ondan söz edelim. - Zaman doldu.
- We're out of time-outs.
- Mola hakkımız kalmadı.
We're running out of time!
Hemen dışarı çıkalım!
The thing that I've realized is that this whole trip is a chance to actually go out and see and talk to those people that we're told to be so scared of all the time.
Tüm yolculuk boyunca farkettim ki, Gidip bu insanları görüp de konuşmak büyük bir şans Bize hep onların korkunç oldukları söylendi.
But we're - We're running out of time.
Ama zamanımız - Zamanımız azalıyor.
We're out of time!
Biz zaman dışıyız!
We're running out of time, can you get to Fromm?
Zamanımız tükeniyor, Fromm'u elde edebilir miyiz?
We're out of time.
Süreyi aştık.
I came to tell you that we're out of time.
Zamanımızın bittiğini söylemeye geldim.
And today, we're gonna take him out of the incubator so you can hold him for the very first time.
Ve bugün onu kuvözden çıkaracağız. Onu ilk defa kucağınıza alabilirsiniz.
We have to go now. we're running out of time.
Hemen gitmemiz gerek. Zaman doluyor.
We're-we're running out of time.
Vaktimiz daralıyor.
- Michael, we're running out of time.
- Michael, vaktimiz azalıyor.
We're running out of time.
Zamanımız kalmıyor.
I think we're running out of time.
Sanırım zamanımız azalıyor.
Snake, we're running out of time. You gotta do something.
Yılan, zamanımız azalıyor.
We're running out of time
Işığa bakılırsa, vaktimiz giderek azalıyor.
Okay, we're running out of time. I gotta make the call to Lennox...
Vaktimiz azalıyor.
We're running out of time, okay?
Zaman tükeniyor, tamam mı?
We're out of time.
Fazla zamanımız yok.
I need to know who he's working with, and we're running out of time.
Bu işi kimle planladıklarını öğrenmemiz gerek. Zaman daralıyor.
We're running out of time.
Zamanımız çok az.
we're out of milk 17
we're outside 29
we're out of gas 34
we're out of options 31
we're outta here 62
we're out of here 186
we're out 196
we're outnumbered 31
out of time 18
we're 1906
we're outside 29
we're out of gas 34
we're out of options 31
we're outta here 62
we're out of here 186
we're out 196
we're outnumbered 31
out of time 18
we're 1906
we're here 1469
we're good 1678
we're not friends anymore 25
we're just friends 257
we're in this together 190
we're late 319
we're back in business 45
we're going shopping 19
we're screwed 280
we're not gonna make it 79
we're good 1678
we're not friends anymore 25
we're just friends 257
we're in this together 190
we're late 319
we're back in business 45
we're going shopping 19
we're screwed 280
we're not gonna make it 79