English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ W ] / We've been

We've been traducir turco

31,653 traducción paralela
We've been looking for an opportunity to reconnect.
Yeniden görüşebilmemiz için uzun zamandır bir fırsat kolluyorduk.
We've been putting this date off for what, four months now?
Dört aydır bu randevuyu erteliyoruz.
First of all, Mr. Fischer, we need to make sure that, uh, the risks of this procedure have been described, and you understand those risks, and, um, consent to moving forward. I understand.
Öncelikle Bay Fischer bu işlemin risklerinin ayrıntılı olarak anlatıldığından riskleri anladığınızdan ve devam etmeye izin verdiğinizden emin olmamız gerekiyor.
Lucy, we've been here too long.
Lucy, uzun zamandır buradayız.
I've been thinking a lot about when we were together.
Beraberken nasıl olduğumuzu düşünüyordum.
I've also been sober for 22 years, and I think that what we're seeing with Roscoe is typical experimentation.
Ayrıca 22 yıldır ayığım ve Roscoe ile tipik deneyler yapıyoruz.
Hey, while we're here, I've been having a recurring dream where I'm at a... a big fancy banquet, and there are a lot of important people there, but I can't for the life of me find a place to pee.
Hazır buradayken sürekli süslü bir ziyafette önemli insanların olduğu bir rüya görüyorum ama işeyecek bir yer bulamıyorum.
Helen... we've been through worse.
Helen... Daha kötüsüne dayandık.
Something we've been, uh, waiting for, preparing for, for a very long time.
Bir şey için bekliyorduk, çok uzun zamandan beri hazırlanıyorduk.
And here we have someone who's been voting for almost a half a century.
Ve yanımızda neredeyse yarım asırdır oy kullanan biri var.
Now, we've been listening over your comms, and we're up to speed- - you're right.
Telsizlerinizi dinliyorduk ve her şeyden haberdarız... haklısınız.
We could've been partners forever.
Sonsuza kadar ortak olabilirdik.
Remember that Diaz rally we've been dodging all day?
Bütün gün kaçındığımız o Diaz toplantısını hatırladınız mı?
W-w-we-we've been waiting years.
Yıllardır bekliyoruz zaten.
I'm shocked, because how many times have we been down this road and- [Andi stutters]
Soktayim çünkü bunlari defalarca yasadik ve... - Tom?
The series we're doing is, um, all female filmmakers and we've been putting up some great work.
Yaptigimiz seri, tamamen kadin sinemacilara ait ve harika isler çikariyoruz.
Jeff and I, we've been running an illegal brewery out of his garage.
Jeff'le birlikte onun garajinda yasa disi bira üretiyoruz.
"It's also been said Mr. Malco is a writer who knows how to keep his readers rapt by recounting episodes of his life with such specific immediacy and vivid emotional recall that we experience his distress as our own."
Söyle devam ediyor, "Kendisi, hayatindan kesitleri kendine özgü bir dolaysizlik ve etkili bir duygusal animsamayla anlatip okuyucularini tetikte tutarak sikintilarini bize aitmis gibi yasamamizi saglamayi bilen bir yazar."
We've been waiting for you.
Seni bekliyorduk.
We've been doing pressure infusions of coffees that, you know, we couldn't have done that back when we were trying to make sure everyone got paid.
Eskiden herkese para yetiştirmek için yapamayacağımız basınçlı demlenmiş kahveler yapabiliyoruz.
we've been gatherers.
Ama çoğunlukla toplayıcı olmuşuz.
Maybe what we ought to do is take fish oil pills and encourage fish eating to get that omega 3 back up to that ratio that we have been accustomed to as a population.
Belki de omega-3 yağ asidi hapı, yani balık yağı hapı alarak ve balık yemeyi teşvik ederek omega-3 açığını kapatmalı, bu oranı toplum olarak alışkın olduğumuz düzeye geri döndürmeliyiz. "
so there's been like chemic computer so for example if half of Americans ate a single more serving we'd prevent
Bir tür bilgisayar modelleme çalışmaları yapılıyor. Bunlara göre, örneğin, Amerikalıların yarısı günde bir porsiyon daha fazla sebze ve meyve yese her yıl 20.000 kanser ölümü önlenecekmiş.
and eat others because we have been born into a invisible belief system that conditions us to compartmentalize when it comes to animals.
Bazı hayvanları yiyor, bazısını seviyoruz. PSİKOLOJİ VE EKOLOJİ PROFESÖRÜ MASSACHUSETTS ÜNİVERSİTESİ, BOSTON
So I think a lot of the resistance that people feel is because we're so conditioned to eat these things we've been conditioned from a very young age.
Bence insanların direnmesinin en önemli nedeni, sürekli bunları yemeye şartlanmış olmamız. Çok genç yaştan itibaren buna şartlanıyoruz.
- Well, we've all been there.
Hepimizin öyle günleri olmuştur.
And together, we can find the common ground that has been missing in the American political landscape for years.
Fikir ayrılıklarında köprü görevi göreceğime ve inanıyorum ki birlikte, Amerika siyasetinde yıllardır eksik olan ortak paydayı sağlayabiliriz.
You know, we've been tracking you for a long time.
Uzun zamandır izini sürüyorduk.
We've been focused on the murdered family members.
Öldürülen aile bireylerine odaklanmıştık.
- Well, with what you've been through, and what we're about to go through, - absolutely.
Yapmayı düşündüğün şey aslında bizim de yapmak istediğimiz şey.
We've been gradually reducing your dose and you've been doing fine.
Yavaş yavaş dozunu azalttık ; gayet iyi idare ediyordun.
We've been... eating our way through the city.
Şehrin her yerinde yemek yedik.
There's been an outbreak of H.U.S. in the area and we need to test your food and water for contaminants.
Bölgede H.U.S. salgını var. Bulaşma olup olmadığını anlamak için suyu ve yemekleri tahlil etmeliyiz.
We're both grown adults- - we've been far more intimate than this.
İkimiz de yetişkin insanlarız. Bundan çok daha yakın olduk.
So we've been a little slow lately.
- Son zamanlarda biraz yavaşladık.
Aly and I figured out how many times we would have had sex since we've been apart, and it's a whole bunch.
Aly ve ben ayrı kaldığımız zamandan beri ne kadar seks yapabileceğimizi hesapladık ve bu çok fazla ediyor.
Actually, we've been doing a little bit of experimenting, Hammond.
Aslında bu konuda biraz çalışma yaptık Hammond.
Right, we need to make a bit of a a hole in the crowd back here, cos I'm gonna bring it into the tent studio so you can see how brilliant I've been.
Tamam, kalabalık arasında bir boşluk açmamız gerekiyor ne kadar keskin zekalı olduğumu görebilmeniz için çadır stüdyomuza getireceğim.
Well, they did, and now we've been told we've got to take the roof off, quietly and by hand, to give the bats the chance to go and live elsewhere.
Burada buldular ve bize çatıyı sessizce, elle söküp yarasalara gidip başka yerde yaşama şansı vermemiz gerektiğini söylediler.
Anyway, erm... we were reminiscing, as we've been here all week, and we worked out that Yorkshire is the only place on earth where all three of us have had a car crash.
Her neyse, erm... Biz hatırlıyorduk, bütün hafta buradaydık, Ve biz, Yorkshire'ın dünyadaki tek yer olduğunu öğrendik
Now, as we know, in recent years the world's carmakers have made great strides to make more fuel-efficient and environmentally-friendly car engines, but very little has been done to make more environmentally-friendly car bodies and interiors.
Bildiğimiz gibi, son yıllarda dünya otomobil üreticileri Daha yakıt tasarruflu hale getirmek için büyük adımlar attık Ve çevre dostu araba motorları,
While we've been having that conversation, this has extended a little bit.
Bu konuşmayı yaparken, bu biraz da uzadı.
I've had an idea of how we can fill the time that would have been taken up by the late Golden Earring.
Golden Earring'ten arta kalan zamanı nasıl dolduracağımıza dair aklıma bir fikir geldi.
We've always been very worried in Europe that this idea is gonna come over here, but the Dutch have it covered, because in these motorist accessory shops, you can buy inflatable people.
Her zaman içimizde, bu şeyin Avrupaya geleceğine dair bir korku olmuştu. Ama Hollanda'lılar buna da bir çözüm bulmuş. Çünkü bu dükkanlarda şişme insanlardan alabilirsiniz.
I tell you what really good idea we've had erm... is condoms, OK, which have been... well, they've been branded with well-known expressions and phrases that we often say.
Aklımıza gelen bir başka iyi fikirse prezervatifler. Üzerine bizim sıkça kullandığımız tabirleri yazdık.
We'd now been on the go for 36 hours, and we were pretty much back where we started from... again.
Şimdi 36 saat boyunca hareket halindeydik, Ve biz kalmıştık Neredeyse geri nerede Tekrar... başladık.
As Hammond built his canvas hovel James and I were looking forward to a more civilised evening in the tents we'd bought, and which had been erected by the butler we'd also bought.
Hammond, tuval hovelesini yaparken James ve ben daha uygar bir akşam bekliyorduk Satın aldığımız çadırlarda, Ve hangi dikilmiş
You know we've been saying how bad the roads are, Hammond?
Yolların ne kadar kötü olduğunu söylediklerini biliyorsun, Hammond?
We've been battling the Empire for a while now.
Bir süredir İmparatorluk'la savaşıyoruz.
What do you think we've been doing?
Şimdiye kadar ne yaptığımızı sanıyorsunuz?
I feel like we've been walking for days.
Sanki günlerdir yürüyor gibi hissediyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]