English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ W ] / We've got her

We've got her traducir turco

2,163 traducción paralela
When we were tracking down a lead for the comic, which was the truth and totally still is the truth, her and I got to talking about the fact that she was really stressed out about being on the road for so long, and I guess I got caught up in my own stuff so much that I didn't realize she'd gotten so close to me.
Çizgi romanı ararken biz konuşuyorduk ve hepsi gerçekten doğru uzun zamandır yollarda olması ve stres altında olması nedeniyle sanırım birbirimize biraz fazla yaklaştık.
We got to get her into surgery, get that tumor out, fix the kidney.
Onu ameliyata alıp tümörünü çıkartmamız ve böbreğini düzeltmemiz lazım.
And, uh, we thought we needed you boys but, uh, we ’ ve got everything under the control here.
Bir de size ihtiyacımız olduğunu düşünmüştük ama her şeyi kontrol altına aldık.
And then we blamed esperanza and fired her And she stole a turkey at thanksgiving for her family And got deported?
Hani sonra Esperanza'yı suçlayıp kovmuştuk ve o da Şükran Günü'nde ailesi için hindi çaldı diye sınır dışı edilmişti?
We've got a treadmill, simian weight center.
Piddles, çok şirin bir palyaçodur ve her tarafında küçük şirin çiçekler olan küçük şirin bir kutusu vardır.
It's a long story, and we'll tell you the whole thing, but right now, you've got to trust us, and we got to go.
Uzun hikâye ama her şeyi anlatacağız. Ama şimdi bize güvenmek zorundasın. Gitmemiz gerekiyor.
( Alex ) We had maybe 35 people there, we got paid $ 10 to do the show, for the whole band, not each, ten bucks and we went to Pancer's Deli afterwards and the three of us sat in a booth planning our takeover of the world.
( Alex ) Orada belki 35 kişi vardı, bize şov için $ 10 ödediler, tüm gruba, her birimize değil, 10 dolar sonra Pancer's Deli'ye gittik ve üçümüz birlikte bir masaya oturup dünyayı ele geçirme planları yaptık.
We've got contusions on her throat, one of her earrings is missing.
Boğazında ezikler var. Küpelerinden biri kayıp.
Because we just got her phone records. You called her 10 times yesterday.
Çünkü telefon kayıtlarını inceledik ve dün, onu on defa aramışsın.
Enemy assessment... we've got the AAF are in the final stages to start their attack and moving and getting everything in place.
Düşman değerlendirmesi : Havacıları, saldırı başlatmak için sonlara doğru çağırdık ve her şeyi yerine yerleştiriyoruz.
Once I got Davis to use his powers of idiocy for good, we ran out of every meat.
Davis'in kabiliyetini doğru şekilde kullandık ve elimizdeki her şeyi sattık.
We've got it under control.
- Her şey kontrolümüz altında.
Send in all we've got!
Elimizdeki her şeyi gönderin!
I gave Lux up at birth, and Nate and I- - we just now got her back into our lives.
Lux'ı doğduğunda terk ettim, Nate ve ben onu şimdi hayatımıza geri aldık.
We are gonna hit them with everything we've got.
Onlara sahip olduğumuz her şeyle vuracağız.
We've got everything we need for a battle cart.
Savaş arabası için gereken her şeyimiz var.
They're going to take everything we've got.
Elimizde olan her şeyi alacaklar!
We've got to shut down the vision centres of her brain,
Çabuk!
We've got a female, about 30, her throat's been slashed, she's hanging on.
30 yaşlarında boğazı kesilmiş bir kadın var ve dayanmaya çalışıyor.
We've got her stabilized, sir.
Durumu sabit.
We've got to undress her.
Giysilerini çıkmak lazım.
We've got her.
Onu korumalıyız.
Well, we should send her photograph to the local and state law enforcement. And make sure they know that she just got a hell of a lot more dangerous than she looks.
Yerel ve devlet güvenlik kurumlarına fotoğrafını gönderip onları kızın göründüğünden çok daha tehlikeli olduğundan haberdar etmeliyiz.
We've got her adoption records if you'd like to look at them.
Eğer bakmak isterseniz evlat edinme belgelerimiz var.
We've got our own blocks on each side
Her birimizin kendi birlikleri var.
Now we got to go to another club and start all over again.
O kadınlar sana asılıyordu ve sen her şeyi mahvettin. Şimdi yeni bir kulübe gidip her şeye baştan başlamalıyız.
Right when we got fired, I started having problems with the Kandorians and I just couldn't stop lying to her.
Daily Planet'den kovulduktan sonra Kandorialılarla ilgili sorunlar başladı ve ona sürekli yalan söyledim.
We've got more people than ever.
Her zamankinden daha çok kişi var!
We've got her.
- Kurtardık.
We've got to trace the gun, put it in her hands.
- Silahın izini sürüp onun yaptığını ispatlamalıyız.
We've had I.R. and blood hanging since we got here. but we can't seem to catch up. Is her liver still bleeding?
Alarm veriyor, kan miktarı da hala azalmadı kontrol altına alamadık bir türlü, karaciğerinde hala kanama var mı?
'We've got Evangeline, I mean, what's her value?
Evangeline elimizde. Yani, onun değeri nedir?
We've got you covered from all sides.
Her tarafı sardık.
I'd say we've got everything we need.
İhtiyacımız olan her şeyin üzerinde olduğunu söyleyebiliriz.
We've got a two-meter parabolic reflector and everything.
İki metrelik parabolik yansıtıcımız falan her şey var.
See, we've got warning lights going off in our car all the time.
Her zaman arabayı kontrol ettiririz.
We've got to load-test the ropes now, and what I'm dreading is that when we pull...
Şu ana kadar her şey yolunda. Nihayet suyun altında ve görüntüleri almaya başladı.
We've got her and I bet you were glad I was here to help. Let's go out now.
Yakaladık, eminim yardımda bulunduğuma çok sevindin.
I also wanted to say that, uh, I've heard some rumors that this Cody Pearl kid from Croft is gonna throw the ball all over us this week, that we got no chance of beating this team.
Her yerde Croft'un Cody'sinin bizi bu hafta dağıtacağını söylüyorlar. Nasıl paslar atarak bizi mahvedeceğini konuşuyorlar.Bizi maça çıkmadan mağlup ilan ediyorlar.
We've got a team on each one of them.
Her birinde bir ekibimiz bekliyor.
Yeah, and when we left, we all got a text from her.
- Ve oradan, ondan bir mesaj alarak ayrıldık.
So we got a lot of roses. You should've called her Ruby.
Ona Rosie adını verdik bu yüzden hediye çok gül aldık.
We've got to get her out of here and into the bio-lab.
Onu buradan alıp biyoloji laboratuarına götürmeliyiz.
Then we've got two locations to look for her at.
O zaman kadını arayacağımız iki yer var.
Sounds like we got about an hour before they dangle Sarah for the cash and put a bullet in both of them. No, no, no.
Görünüşe göre 1 saatimiz var adamlar Sarah'ı para için sallandırmadan ve her ikisini de vurmadan.
Well, we've got cameras everywhere.
Belki birisi içine düşmüştür. Her yerde kameralarımız var.
And then Saturday, you know, my mom's gonna want to stuff him full of lasagna, so I was thinking Saturday night at my parents'house, and then Sunday we kind of have to go to Julia's, because she's got this new, weird thing where she thinks no one wants to go to her house, which is kind of true.
Cumartesi günü annem ona çatlatana kadar lazanya yedirmek istiyor bu yüzden cumartesi gecesi annemlere gideriz diye düşündüm ve pazar günü de Julia'lara gideriz zira bu ara kimse onların evine gitmiyor diye garip bir fikre kapılmış bu konuda da haklı.
Listen, you know, you say that your family's not a distraction, but every time I turn around, we've got another crisis on our hands.
- Dinle ailenin dikkatini dağıtmadığını söylüyorsun ama kafamı her çevirdiğimde onlarla başka bir kriz yaşıyoruz.
We've got what we need.
- İhtiyacımız olan her şeyi aldık.
Sir, but rather than dwell on that, I think we should focus on capturing Kaminsky and stopping whatever, uh, whatever deal he's got, uh...
Efendim, bu konuda tartışmak yerine sanırım Kaminsky'yi yakalamaya odaklansak ve her ne anlaşma yapıyorsa durdursak.
Okay, now that we've got that all cleared up, let's go out there and get this guy... Or girl.
Pekala, madem ki her şey açıklığa kavuştu dışarıya çıkıp, o adamı veya kadını yakalayalım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]