We've got nothing traducir turco
614 traducción paralela
I think, really, we've got to go straight towards that big volcano'cause there's nothing else that's going to give us a good bearing.
Sanırım, dosdoğru şu büyük volkana doğru gitmeliyiz zira burada bize güzel bir konum sağlayacak başka hiçbir yer yok.
- We've got nothing to hide.
- Saklayacak şeyimiz yok.
We've got nothing in common.
Hiçbir ortak noktamız yok.
We've got to make our own life, there's nothing to it if we don't.
Kendi hayatımızı kendimiz kurmalıyız, yoksa o bizim hayatımız olmaz.
We've got nothing exciting enough.
Elimizde müthiş bir şey yok.
We've got nothing on Fisher.
Onun aleyhinde kullanabileceğimiz bir şey yok.
We've got something between us nothing can change.
Aramızdakini hiçbir şey değiştiremez.
We've got nothing to talk about.
Konusacak bir seyimiz yok.
We've got nothing on her.
Ona karşı bir şeyimiz yok.
You've got nothing to say that we want to hear.
Duymak istediğimizi söyleyecek bir şeyin yok.
We've got nothing to worry about.
Endişelenecek hiçbir şeyimiz yok.
We've got nothing against her.
Dişe dokunur birşey bulamadık.
Now we've got nothing left but the sail.
Artık yelken açmaktan başka şansımız yok.
You know we've got nothing but a cadre here.
Biliyorsun, burada iyi bir ekibimiz yok.
We've got nothing! "
Hiçbir şeyimiz yok. " diyorlar!
We've got nothing on him!
Elimizde hiçbir şey yok.
You keep saying we've got nothing if we leave.
Gidersek hiçbir şeyimiz kalmaz diyorsun hep.
We've got nothing to do with the war.
Savaşla bir ilgimiz yok.
Now we've got nothing to look forward to!
Artık bakacak hiç bir şeyimiz yok.
We've got nothing more to say to each other.
Birbirimize söyleyecek çok sözümüz yok.
We've got a nice, clear-cut operation ahead, plenty of fighting but nothing complex.
Önümüzde güzel ve kesin bir operasyon var. Yoğun savaşacağımız kesin ama karmaşık bir şey yok.
We just have a conversation. I've got nothing to hide.
Saklayacak bir şeyim yok.
Anybody in his senses knows we shall go through Sicily anyway... so we've got everything to gain and nothing to lose.
Aklı başında olan herkes Sicilya'dan gireceğimizi bilir. Yani sadece kazanabiliriz, kaybedecek bir şeyimiz yok.
You and I have worked hard all of our lives and we've got nothing to show for it.
Sen ve ben ömrümüz boyunca çok çalıştık ama karşılığında elimizde bir şey yok.
We've got nothing that's all gone.
Bizim elimizde bir şey yok ki.
We've got nothing in common.
Hiçbir ortak yanımız yok.
Well, we've got nothing to worry about.
Endişelenecek bir şey yok.
We got nothing to be ashamed of.
- Bu bir yalan. Ve bizim utanılacak hiçbir şeyimiz yok.
- We've got nothing to hide, have we?
Saklayacak hiçbir şeyimiz yok, değil mi?
Yeah, we've got nothing to lose!
Evet, kaybedecek hiçbir şeyimiz yok!
We've had nothing but trouble since you got here.
Buraya geldiğinden beri başımıza sadece beladan başka bir şey açmadın.
We've both got nothing to win. Do we? Well.
Fakat bu durumdan ikimizde kazançlı çıkabiliriz değil mi?
All I know is that we had over £ 300 and now we've got nothing.
300 sterlinimizden geriye bir şey kalmadı.
We've got nothing to be frightened of.
Korkutulmamız için bir sebep yok.
We've got nothing to worry about now, darling.
Şimdi bunun hakkında endişelenecek bir şeyimiz yok, sevgilim.
We've got nothing today!
Bugün vereceğimiz bir şey yok!
We've got nothing, always had nothing...
Bizde yok hiç, olmadı hiç...
We ´ ve got nothing against you, Sir.
Size karşı değiliz.
And yet we've got nothing
ama hala bir şey elde edemedik
We've got to leave as if nothing happened.
Evet ama dinle, sakin bir şekilde çıkmamız lazım.
We've got nothing to lose.
Kaybedecek birşeyimiz yok.
We ain't got nothing but a cow and a hole in the ground.
Hiç bir şeyimiz yok ama burada ineğimiz ve başımızı sokacak bir yerimiz var.
We've got nothing better to do
Demir gibiyimdir, bana bir şey olmaz!
We've got nothing but time now, and I got a feeling that... that one-eyed Comanchero bastard knows somebody's following him.
Zamandan bol bir şey yok. İçimden bir ses... tek gözlü Komançero piçinin izlendiğini bildiğini söylüyor.
Then we've got nothing to do with it
Kararı da Genel Sekreter verecek zaten.
If you wreck it, we've got nothing.
İşi mahvedecek olursan elimizde hiç mal kalmaz.
Harold, I'm afraid we're gonna have to skip this drink. I've got to get back to the island right away. Nothing wrong I hope.
Harold, korkarım birlikte içki içemeyeceğiz, hemen adaya dönmem gerekiyor.
Finally we have got an explanation for this strange man and no one would never find nothing like this.
Nihayet, bu garip adam hakkında bir izahımız var ve hiç kimse buna benzer birşey bulamaz.
My wife bought a raffle ticket, we won a cruise for nothing and got on, and I was seasick.
Karım bir çekiliş bileti almıştı, bedavaya bir gezi kazandık ve gemiye bindik, beni deniz tuttu.
- We've got nothing against Jews
Yahudilerle hiçbir alıp veremediğimiz yok.
We've got nothing to lose.
Kaybedecek bir şeyimiz yok.
we've got your back 24
we've got 373
we've got plenty of time 29
we've got this 62
we've got time 35
we've got you 66
we've got to go 222
we've got a lot to do 18
we've got a 54
we've got it 85
we've got 373
we've got plenty of time 29
we've got this 62
we've got time 35
we've got you 66
we've got to go 222
we've got a lot to do 18
we've got a 54
we've got it 85