English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ W ] / We found her

We found her traducir turco

1,883 traducción paralela
( lowers voice ) i think we found her.
Sanırım onu bulduk.
We found her car in the glades.
Arazide arabasını bulduk.
- We found her first.
- Önce biz bulduk.
And let her know we found her dad.
Babasını bulduğumuzu haber vermek için.
- That's where we found her
Kadını burada bulduk.
- This is where we found her
Onu burada bulduk.
Well, we found her prints on the unlocked window at the scene. That's conspiracy.
Onun parmak izleri pencerede çıktı, bu tezgâh.
Looks like we found her.
Görünüşe bakılırsa onu bulduk.
We found her running around the forest all on her tod, so I brought her here.
Onu ormanda koşturup dururken bulduk ve sonra da buraya getirdik.
We found her skin in the Tokarev slide.
- Yalan söylüyorsunuz!
Then we found her.
Sonrasında onu bulduk.
It's just, did you see the look on her face when we found her hiding spot?
Sadece, saklandığı yeri bulduğumuzda yüzündeki ifadeyi gördün mü?
We found her like this.
- Bay Reed. Onu bu şekilde bulduk.
We found her down by the lighthouse, skipping stones.
Onu fenerin aşağısında bulduk, suda taş kaydırıyordu.
We found her.
Onu bulduk.
We found her in the woods, injured but alive.
Onu ormanda yaralı olarak bulduk ama canlıydı.
She hasn't said a word since we found her.
Onu bulduğumuzdan beri tek kelime etmedi.
Given the amount of serum that we found in his tissue, and the rate at which it would've metabolized, I suspect that he would've had to inject it every day for a very long time.
Dokularda bulduğumuz ilacın miktarı, ve metabolizmadaki oranına baktığımızda bunun uzun bir süredir, her gün enjekte edildiğini farkettim.
A week later, we found another benefit of Linda's roof garden, although the fire-squirrel turned out to be a mistake...
Bir hafta sonra, Linda'nın bahçesinin başka bir yararını bulduk... Her ne kadar ateş sincabı bir hata olsa da.
Did she ever mention any names? We, found a date book in her apartment.
Hiç isim vermiş miydi?
We've found her, Shiki-sama.
Bulduk, Shiki-sama.
We found Jason's Flash drive in her purse, filled with passwords, account information, and RFID access codes to nearly every secure area in that building.
Jason's Flashdiskini, kadının çantasında bulduk. Şifreler, üyelik bilgileri ve binanın her bir odasına girmek için gerekli erişim kodları içeriyordu.
We found this scrunched in the bottom of her pants pocket.
Bunlar pantolonun cebinde ezilmiş haldeydi.
Bring along everything we found in Mr. Moore's lockbox. And also your camera with the big flash.
Bay Moore'un kutusunda bulduğumuz her şeyi ve de büyük flaşlı kameranı getirdiğine emin ol.
Have we found her?
- Bulabildik mi?
We found your DNA on her rains.
Onun ceset parçasında senin DNA'nı bulduk.
We already found one of your hairs on the dead girl, so we know you were with her.
Cesette saç örneklerini bulduk bile, yani onunla birlikte olduğunu biliyoruz.
we found several used needles in her hotel room.
Otel odasında birkaç tane şırınga bulduk.
We found it in her temporal lobe.
Bunu beynin ön lobunda bulduk.
She found out that we were holding auditions for her replacement, and she had those d-bag producers send us a cease-and-resist letter.
Gruba geri dönmesi konusunda hayranlarımızla birlik olduğumuzu gördü. O aşağılık yapımcılarla iktarname yollayıp durdu.
We found the envelope and the money. I was just helpin'her out, all right?
Anna Morse'un Chicago'da olduğunu biliyordun.
Were it not for that accident, we may never have found her.
Kaza olmasaydı onu asla bulamazdık.
HEY, WE FOUND A CAR PARKED NEARBY. I.D.'d HER FROM A DMV PHOTO.
Ehliyet resminden kimliğini öğrendik.
We talked about going to the mall. Who found her?
Alışverişe gitmeyi planlamıştık.
Her doctor confirmed that she had been treated for both the micro-fractures we found in the foot and the Haglund's Deformity.
Doktoru hem ayağında bulduğumuz mikro kırıklardan hem de Haglund Bozukluğundan dolayı tedavi gördüğünü doğruladı.
We ran the trace against reclaimed water samples from around the city and found that it comes from a public water treatment facility in Queens.
izi şehrin her tarafından toplanan su örnekleriyle... karşılaştırdık. Queens'teki bir içme suyu işleme merkezine ulaştık.
But we haven't found any proof of her existence.
Fakat varlığına dair bir kanıt bulmadık.
It sounds crazy, but it explains her silence and why, suddenly, we found those things at the barracks even though we'd already searched the place once.
Delice geliyor biliyorum ama sessizliğinin nedenini açıklar. Kışlayı daha önce aramış olmamıza rağmen neden birden o eşyaları bulduğumuzu da.
- We haven't found her.
- Onu bulamadık.
I mean, you found Susie's hat, but you didn't find her - which means we really don't even know if she was there at all, right?
Şapkasını bulmuşsunuz ama onu bulamamışsınız. Orada olup olmadığından emin olamayız ki.
Cassie, we just found her.
Cassie, onu daha yeni bulduk.
We retraced her steps and found one of her hair clips.
İzlerini takip ettik ve saç tokalarından birini bulduk.
Anyhow, it's a good thing she was a friend, sir, or we may never have found you.
Her neyse. Size gücenmesi iyi bir şey efendim, yoksa sizi hayatta bulamazdık.
All I can tell you is that the murder weapon was found on her body. Can we see her?
Söyleyebileceğim tek şey cinayet silahı, vücudunda bulundu.
We stayed about 50 feet behind them all afternoon until his dad found us and made us leave on the boat.
Babası bizi bulup tekneye atana kadar her öğleden sonra 50 adım arkalarında duruyorduk.
Sir, we found out her name isn't Natasha.
Efendim, adının Natasha olmadığını öğrendik.
Incredible though it may seem, we have found a practical use for one of your magical devices.
Her ne kadar şaşırtıcı olsa da, Büyülü aletlerinizden birinin işimize yarayacağı bir yer bulduk.
We believe God will comfort Agnes'soul... and grant her the happiness in Heaven... she never found on earth
Tanrı Agnes'in ruhuna cennetinde huzur verecek ve ona dünyada bulamadığı mutluluğu bağışlayacak.
We did research and we found that Mexicans are in every state of the Union in America.
Araştırdık ve Meksikalıların Amerika'nın her vilayetinde olduklarını öğrendik.
We found the wale again, and proceeded to to come closer ; closer than we had ever come before.
Tekrar izine rastlamış ve ona her zamankinden daha da yaklaşmıştık.
And we walk for days, it seemed, until they found her.
Biz günlerce yürüdük, ta ki onu bulana kadar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]