English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ W ] / We found him

We found him traducir turco

1,636 traducción paralela
That's funny, but you know what, when we found him, he was stone cold dead.
Bu çok komik, ama biliyorsunuz ki onu bulduğumuzda, taş gibi soğuktu.
We found him dead at the Kipayo Casino Hotel.
Onu Kipayo Kumarhanesi Oteli'nde ölü bulduk.
- We found him.
- Onu bulduk!
What.. we found him, I found him.
Onu bulduk. Onu buldum.
And when we found him, I saw a fresh mound of dirt.
Paulo'yu bulduğumuzda bir toprak yığını gördüm.
And we found him. Inside of 48 hours.
Ve onu bulduk. 48 saat içinde.
Hey, we found him.
Hey, bulduk.
I'm so sorry, Mr. Harrison, but Alex wasn't alive when we found him.
Üzgünüm Bay Harrison, ama onu bulduğumuzda oğlunuz hayatta değildi.
It's Leon, cap, we found him.
Şu Leon, Yüzbaşı.
what is he doing here? - We found him with Vance. We only found a few notes.
Onu fazla tutamayız, üzerinde çok az sahte para çıktı.
We found him.
Onu bulduk!
Your mates tortured him for seven days, 168 hours, until we found him.
Biz onu bulana dek senin dostlarından 7 gün yani 168 saat işkence gördü.
We found him in a parking lot.
Onu otoparkta bulduk.
We found him with a sniper rifle in the cemetery.
Onu, nişancı tüfeğiyle mezarlıkta bulduk.
We found him much further south, in the Carpathians.
Onu bayağı bir güneyde bulduk, Carpathian Dağlarında.
We found him at the airport,
Onu havaalanında bulduk.
We found him.
Onu bulduk.
We found him hiding in the basement of his building.
Onu apartmanın bodrumunda saklanırken bulduk.
Did you find The assassin? Yeah, we found Him, all right. And silenced him.
Onu bulduk.... ve susturduk.
Here, we found him in the bins.
İşte, çöp kutusunda bulundu.
We found him this morning in his apartment.
Bu sabah dairesinde bulduk.
We found him in a closet.
Onu dolapta buldum.
- Yeah, we found him at his home.
- Evet evinde bulduk. - Ve?
There wasn't a lot of blood where we found him. Then he died elsewhere.
Onu bulduğumuz yerde çok fazla kan yoktu.
But he wasn't wearing the suit when we found him.
Ama onu bulduğumuzda elbiseyi giymiyordu.
He was naked when we found him.
Onu bulduğumda çıplaktı.
We went camping once, found him curled up inside his sleeping bag because a raccoon was hunting him.
Bir keresinde kamp yaparken, onu uyku tulumunda buldum. Çünkü bir rakun onu avlıyormuş.
You know, we found letters at Glaser's place, correspondence between him and his former student, Jason Aronow.
Glaser'in mekanında kendisi ve öğrencisi Jason Aronow arasında yazışılan mektuplar bulduk.
Your friend you reported dead, we think we might have found him.
Öldüğünü bildirdiğiniz arkadaşınızı bulmuş olabiliriz.
We found significant amounts of it in Father Armando's system after we exhumed him.
Peder Armando'nun sisteminde önemli bir miktarda bulduk. Mezardan çıkardıktan sonra.
We can't fire him. - I found a loophole.
Onu kovamayız.
We found another witness who I.D.'D him for the mary worth killings.
Bu iyi. mary worth olayında bir şahit daha bulduk
As the day progressed, he was with nine more families in nine more outfits - the rights to which I doubt he owns - until we found him like this - gurgling... slumped over a teacup, and urinating on a pinwheel.
Sana söyledim, o rom benim değildi. Yalan! Öyle ki, Yaşamak için yalan söylemen gerekiyor sanki.
We just found him, and now he's gone again.
Daha yeni bulmuştuk, ama yine gitmiş.
We found him!
Onu bulduk!
We haven't found him yet.
-... henüz onu bulamadık.
We need to know if Dave Shepard found something that could've gotten him killed.
Shepard'ın ölümüne yol açacak, bir şey bulup bulmadığını bilmemiz gerek.
That thing Ritchie found in the box of Christmas decorations, and then when we couldn't explain it, we had to put it on top of the Christmas tree and tell him it was a "pickle angel"?
Ritchie'nin Noel süslerinin olduğu kutuda bulup da ne olduğunu açıklayamadığımız için Noel ağacının tepesine koymak zorunda kaldığımız ve onun "turşu meleği" olduğunu söylediğimiz şeyle mi?
Yeah, we found hundreds more of them rolled up on butcher paper in the closet. When can I talk to him?
Evet, bunlardan yüzlercesini kasap kâğıtlarına sarılmış halde dolabında bulduk.
So we took him and we buried him in the hidden recesses of this building, never to be found.
Bu yüzden onu kimsenin bulamayacağı bir kovuğun içine gömdük.
Tell him we found the Hutt.
Hutt'ı bulduğumuzu söyle.
Now, we found this on him.
Şimdi, bunu ondan aldık.
He found out because we told him.
Öğrendi çünkü ona söyledik.
Because we haven't found him yet.
Çünkü, onu henüz bulamadık.
We're going to be in town such a short period of time, and when we found out Kapil was going to be here on business, too, we couldn't not see him.
- Umarım sorun olmaz. Şehirde kısa bir süre kalacağız Kapil'in de iş için burada olacağını öğrenince onunla görüşemeyebilirdik.
Well, we can't actually be sure we've found him yet, Mr. Carmer.
Henüz onu bulduğumuzdan emin olamayız Bay Carmer.
We arrested Croelick for murder twice, but our chief witness against him at the first trial disappeared, and he was found not guilty.
Croelick'i çifte cinayet suçundan tutuklamıştık. Fakat ona karşı kullanacağımız tanık birden ortadan kaybolunca adam suçsuz bulundu.
Someone out there's seen freebo. And we haven't found him yet.
Birileri Freeboy'yu görmüştür ve biz onu henüz bulamadık.
They told him we found the gun.
Silahı bulduğumuzu ona söylediler.
24 hours and we haven't found him we'll release his picture and charges to get the public's help.
24 saat içinde onu bulamazsak halktan yardım almak için resmini ve suçlarını yayınlarız.
He also needs untraceable currency, or we would have found him by now.
Aynı zamanda izlenmeyen paraya ihtiyacı var, yoksa onu şimdiye kadar bulurduk.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]