Well you see traducir turco
9,788 traducción paralela
If you trust her with your career, well, we'll see how that plays out.
Eğer ona kariyerin uğruna bile güveniyorsan, o zaman biz de bekleyip görürüz ne olacağını.
Well, you see, we're normally abroad.
Pekâlâ, normalde gurbetteyiz anlarsın.
Well, you see what she was doing?
Ne yaptığını gördün mü?
Well, I didn't see God coming down that tunnel to help me, or you.
Ne senin ne de Tanrı'nın tünele inip bana yardım ettiğini görmedim.
Well, see, the thing is, the chef who cooked the meal for you that night has since died.
Neyse, konu şu ki... o gece size yemeği pişiren aşçı öldü artık.
So maybe if we could see why you weren't working so well together on this particular case...
Bu davada beraberken neden çok iyi olmadığınızı anlarsak...
Well, I'll probably see you there.
- Ne?
I see you're taking well to the upgrades.
- Bakıyorum yükseltmeleri de almışsın.
And if you don't feel the connection between us worth exploring, well... We never have to see each other again.
Aramızdaki bağın keşfetmeye değer olduğunu hissetmezsen bir daha asla birbirimizi görmek zorunda değiliz.
Well, now take that frequency and see if you can amplify it.
Şimdi bak bakalım o frekansı alıp yükseltebiliyor musun.
It's good to see my bus, but, hey, you look well, too.
Otobüs'ümü görmek daha güzel ama sen de iyi görünüyorsun.
Well, we're just happy to see you, and you're being so secretive.
Seni gördüğümüze sevindik sadece. Sen ise birden sır küpü oldun.
It's good to see you alive and well, Mr. Bakshi.
Sizi sağlıklı bir şekilde görmek güzel Bay Bakshi.
You had the most to gain, and look... here you sit, alive and well, with more money and manpower than ever. See?
En çok sizin kârınıza olacaktı ve şu an karşımda sağlıklı ve her zamankinden daha çok para ve insan gücüne sahip bir şekilde duruyorsunuz.
Okay. Well, see you later.
Tamam, sonra görüşürüz.
Well, if you're certain you wouldn't like to see the master bedroom...
O zaman, eğer eminseniz baş yatak odasını görmek istemezsiniz...
See, they don't realize that you have to measure The condemned's weight as well as the height.
Onlar hükümlünün uzunluğu olduğu kadar ağırlığının da hesaplanması gerektiğini anlamıyorlar.
Oh, well, sure, yeah. Will I see you at dinner tonight?
Seni bu akşam yemekte görecek miyim?
Well, you should see what I got at home.
Evdekileri görsen bir de.
All right, well, I'll see you in there.
Pekala, içeride görüşürüz.
See, my new story picks up after my first story, and yet it goes back to the day I was born. Well, you've got me intrigued. And I don't see the bus coming nearby, so start at the beginning.
Zaten görünürde otobüs falan yok, o yüzden en baştan başla.
Well, maybe you don't want them to see me like this?
Şey, belki sen beni böyle görmelerini istemezsin.
Well, let's see, do you know...
Bu filmlerin...
- Well you should see me do the puzzles in pen, it's crazy.
- Sen beni kalemle çözerken gör bir de. Çılgınlar gibi.
You left your two children on the night that their father was arrested for well over two hours to go and see DI Hardy in a hotel to talk?
Babalarının tutuklandığı gün iki çocuğunuzu iki saatten fazla bırakıp Dedektif Hardy ile otel odasına görüşmeye mi gittiniz?
It's good to see you looking so well.
Bu kadar iyi göründüğünü görmek güzel.
Well, I'll see you whenever you come, if you come.
Gelirsen geldiğin zaman görüşürüz.
Yeah, well, see you then, hmm?
Evet, o seni görmek, hmm?
- Well, you should see the convict.
- Mahkumu bir görmen lazım.
Fireworks do you nothing. Well, let's see what this does.
Peki, bu ne yapar görelim.
Well, now you see why I can't help you.
- Neden yardım edemeyeceğimi anladın mı?
Well... I'll see you later tonight?
- Bu akşam görüşür müyüz?
Well, i hope everyone finally gets to see you for who you really are.
Umarım herkes gerçekte nasıl biri olduğunu görür.
No, you're driving. Well, I'm setting the scene, building suspense for when you guys see the restaurant billboard.
Ben senaryoyu hazırlıyorum, restoranda ki ilan panosunu görünce ki heyecanınızı yaratıyorum.
Well, you'll also get to see her tonight.
Ayrıca onu bu gecede göreceksin. - Ne?
Well, you did call me and say not to wear yellow... okay, I will see you at the country club.
Beni aradın ve sarı giyme dediği- - Tamam, golf kulübünde görüşürüz, hoşça kal.
See how well you know me?
- Bak, beni ne kadar iyi tanıyorsun.
Well, they want to see you.
- Peki ama seni görmek istiyorlar.
- Aaron, it's nice to see you again, I'm sorry you're not feeling well.
- Tekrar görüştüğümüze sevindim Aaron. Geçmiş olsun.
All right. Well, while you two philosophers figure out the world, I'm gonna go see what I'm capable of.
Pekâlâ, siz iki filozof bu dünyayı çözedurun ben de gidip neler yapabileceğime bakayım.
Well, I'll see you in the office.
- Tamam, ofiste görüşürüz.
Yeah, well, Mom, when you were getting sober you still had the right to see us.
E tamam işte anne, sen ayık kalmaya çalışırken bizi görmeye hakkın vardı.
Well, this has happened in a very unorthodox way, but until I see what we're dealing with here, I won't be able to help you.
Bu çok sıra dışı bir şekilde gerçekleşmiş... ama sorunun ne olduğunu bizzat görene kadar... sana yardımcı olamam.
Well, you see I made you a list.
Sİze bir liste yaptım.
Well, you know, that's a tricky one because I can go there and see him, but that's not the problem.
Önemli olan kısım bu işte. Çünkü oraya gidip onu görebilirim, sorun olmaz.
Well, I don't think you'll see much change at the Palace.
Sanmıyorum ki Saray'da pek bir değişiklik olsun.
Well, how many do you see going?
Kaç tanesini çıkaracaksın?
Well, that makes you the last person to see him alive, Kevin.
Bu seni, onu canlı gören son kişi yapar Kevin. Hayır.
You see, just as I share something with you, I do with him, as well.
Seninle bir şeyleri paylaştığım gibi onunla da paylaşıyorum.
Well, it's a pleasure to see you again, Molly.
Seni tekrar gördüğüme memnun oldum Molly.
Oh, I see you managed to steal from the cop as well.
Anlaşılan polisten bir şeyler çalmayı da başarmışsın.
well you know 47
you see 13602
you seem like a nice guy 33
you seem upset 55
you see me 54
you seem 91
you seem good 16
you seem nervous 52
you seem troubled 30
you seem sad 20
you see 13602
you seem like a nice guy 33
you seem upset 55
you see me 54
you seem 91
you seem good 16
you seem nervous 52
you seem troubled 30
you seem sad 20
you see here 28
you see it 216
you seen this 17
you seem different 35
you seem worried 16
you seem stressed 16
you seem distracted 42
you seem disappointed 18
you seem surprised 55
you seem happy 44
you see it 216
you seen this 17
you seem different 35
you seem worried 16
you seem stressed 16
you seem distracted 42
you seem disappointed 18
you seem surprised 55
you seem happy 44