Works like a charm traducir turco
62 traducción paralela
Works like a charm.
Harika çalïsïyor.
This suit works like a charm.
Bu elbise harika çalïsïyor.
I got this whatchamacallit about a year ago, works like a charm.
Bu arabayı yaklaşık bir yıl önce aldım, müthiş çalışıyor.
Suck, gargle, spit - - Works like a charm.
Yani, bana eski moda diyebilirsin, ama...
- It works like a charm.
- Saat gibi çalışacak.
It works like a charm.
- Tılsım gibi işe yaradı.
- No, sir, but whenever I have a problem, I start pushing those wires around and sometimes it works like a charm.
Şey, işte bu. Kimin yaptığını biliyorum. Siz neden söz ediyorsunuz?
Works like a charm.
Mükemmel bir şekilde çalışıyor.
Pathetic-old-man bit, Carla, works like a charm.
Ümitsiz yaşlı biri gibi davranmak, çok işe yarıyor Carla.
But the TV works like a charm.
Ama televizyon başarıyla çalıştı tabii.
Works like a charm. - What do they do? - They bring you luck.
Sana şans getirir.
Works like a charm.
İşe yaramış.
This thing works like a charm.
Bu alet harika çalışıyor.
Works like a charm.
Çok işe yarıyor.
Everything I fix works like a charm.
Tamir ettiğim her şey sihir gibi çalışır.
Works like a charm.
Büyü gibi çalışıyor.
It works like a charm.
Son derece etkili.
It works like a charm if you repeat it enough.
Bunu yeterince sık tekrar edince çok işe yarıyor.
A capful of liquid soap works like a charm.
Bir şişe sıvı sabun cezbedici bir etki yapar.
Says it works like a charm.
Büyülü birşey olduğunu söyledi.
The remote cable shutter release works like a charm.
Evet, çok şairane sözler ediyorsun.
- Oh, it works like a charm.
- Bir sihir gibi işe yarar.
All their neuroses intertwine so perfectly, and itjust works like a charm.
İkisinin nevrotik davranışları birbirine öyle iyi uyum sağlamış ki, ilişkileri kusursuz işliyor.
Works like a charm.
Tıpkı bir büyü gibi işe yarar.
Εven in English, works like a charm.
Gördün mü? İngilizce bile olsa, işe yarıyor!
- Suck, gargle, spit... works like a charm.
Em, gargara yap, tükür... Muska yazdırmaktan daha faydalı.
- Works like a charm.
- Büyülü bir etkisi oluyor.
Works like a charm, though.
Bir tilsim gibi ise yariyordu gerçi.
Yeah, works like a charm.
Evet, tıkır tıkır çalışıyor. Aferin.
That one works like a charm.
Öğrenmen çok işine yarardı.
Works like a charm every time, you know.
Her zaman işe yarar bu taktik.
This thing works like a charm.
Bu şey harika çalışıyor.
It works like a charm!
Sistem iyi çalışıyor!
Works like a charm.
Büyülü gibidir.
Excuse works like a charm.
Bu bahane bal gibi işler.
Works like a charm, that does.
Kendine hayran etmeye çalışıyor.
It works like a charm.
Sorunu çözer.
It works like a charm.
Bu çok işe yarar.
Excuse works like a charm.
Bahaneler işe yarar.
This old deaf guy gets fitted for a hearing aid - - works like a charm.
Yaşlı bir sağır adam varmış. İşitme cihazı taktırmış ve alet mükemmel çalışıyormuş.
Good golly, it works like a charm!
Aman Allah'ım! Mucize gibi çalışıyor.
I'm telling you. A raw egg mixed with a little clamato and some crushed-up Oreos works like a charm.
Dedim sana, domates suyuna yumurta kıracaksın biraz da bisküvi katacaksın.
Trust me, Evie, this works like a charm.
İnan bana Evie, bu işe yarar
This trapdoor app works like a charm.
Bu kapak şeklinde kapı inanılmaz.
It works like a charm.
Mükemmel çalışıyor.
Works like a charm.
Her zaman işe yarar.
Works like a charm. Trust.
Güven bana, işe yarıyor.
It works like a charm.
Kusursuz çalışıyor.
It works. It works like a charm.
İşe yaradı.
Actually works like a charm.
Şeker gibi bir şey.
Well, I hadn't turned that particular one on, but it works just like a charm.
Şey, özelliklerini açamadım ama mükemmel çalışıyor.