Yacht's traducir turco
482 traducción paralela
You know'it's a lucky thing I didn't go out on my yacht today.
Bugün yatımla denize açılmadığım çok iyi oldu.
There's not much difference being on a yacht or on the Albany night boat.
Bir yatta olmayla Albany feribotunda olmak arasında pek bir fark yok.
All right. Let's go and look at the yacht.
Tamam, hadi gidip yata bakalım.
I was going to put the yacht up for the winter but we might take her out and go to Bermuda.
Kışın yatı limana çektirecektim... ama onunla Bermuda'ya gidebiliriz.
- On your yacht. Well, that's big of you. Isn't it?
Seninle evlenmek ve hayatının sonuna kadar sana bakmak istiyorum.
And this same Sidney Kidd, ladies and gentlemen of America this protector of American democracy and homes and firesides was at that moment entertaining this South Carolina Mata Hari on his yacht.
Ve o aynı Sidney Kidd, Amerika'nın saygın bay ve bayanları bu Amerikan demokrasinin, yuvaların ve ocakların koruyucusu o sırada yatında Güney Carolinalı bir Mata Hari'yi eğlendiriyordu.
You'd think he'd have a bigger yacht than that if he's so rich.
Madem o kadar zengin, niye büyük bir yatla gelmiyor?
- That isn't a yacht. That's a tender.
- O yat değil, bir taka.
That's my sister's joke because I own a yacht.
Yatım var diye kardeşimin yaptığı bir espri işte.
I certainly should have known it in Jacksonville and on the yacht.
Bunu Jacksonville'de ve yatta anlamış olmalıydım.
The defendant, Michael O'Hara, worked as a crew member on your yacht.
Sanık Michael O'Hara yatınızda çalışmış.
There was a man employed in your house and on your husband's yacht named Sidney Broome?
Evinizde ve kocanızın yatında... görevli olan, Sidney Broome adında bir adam var mıydı?
My yacht's been refitted.
Yatıma bakım yaptırıyorum.
No reason to stay home from the Yacht Club party now.
Yat kulübündeki partiye gitmeyip evde oturmak için bir sebep yok. Everett Winston'ın partisine gitmek yerine evde oturmamız dışında. Hayır.
If you're looking for the log of Grazzi's yacht in the summer of'46 you'll find it in there.
Grazzi'nin yatının 46 yazındaki seyir kaydını arıyorsan orada bulabilirsin.
It's you on the deck of your father's yacht.
Burada, babanın yatında güvertedesin.
" In memory of three unforgettable nights aboard La Gabriella. Which is her yacht?
"La Gabirella'daki üç unutulmaz gecenin anısına." La Gabriella onun yatı oluyor.
Mr. Ware. Your papers say you were captain of a racing yacht before the war.
Bay Ware, belgelerinizde savaştan önce yat yarışçısı olduğunuz yazıyor.
- His yacht's anchored around the point.
- Yatı buralarda demirlemiş.
They run up a red-and-white flag on the yacht when it's time for cocktails.
Kokteyl zamanı gelince, yata kırmızı-beyaz bir flama çekerler.
He's waiting for a signal from his yacht.
Yatından bir sinyal bekliyor.
He's got millions, glasses and a yacht.
Milyonları, gözlükleri ve bir yatı var.
He's not only got a yacht.
Sadece yatı yok.
Me, Sugar Kowalczyk from Sandusky, Ohio, on a millionaire's yacht.
Ben, Ohio, Sandusky köyünden Şeker Kowalczyk bir milyonerin yatında.
Isn't it customary to wear a sailor's cap with the yacht's name on it?
Üzerinde yatın adı yazılı denizci şapkası giymek, gelenek değil mi?
Patrizia, if you give me your yacht's flag, I'll go and take the island in your name.
Patrizia, yatının bayrağını verirsen, gidip, senin adına adayı ele geçirebilirim.
But in view of this news and your request the men who want to go home may do so on that yacht.
Ama bu haberler ve sizin talebiniz ışığında, eve gitmek isteyenler yatla gidebilirler.
Mr. Arden, as I understand it your wife, Ellen, was aboard a yacht in a trans-Pacific yacht race...
Bay Arden, anladığım kadarıyla eşiniz Ellen, Pasifik ötesi yat yarışında bir yatta bulunuyormuş...
What's she doing in a yacht race, a mother of two infants?
İki bebek sahibi bir annenin yat yarışında işi ne?
Anyway, my agency is throwing a party or rather we're inviting people for a party on Prince Harun Badul's yacht and Abe suggested that you might be a very welcome addition.
Neyse, çalıştığım ajans bir parti veriyor, daha doğrusu Prens Harun Badul'un yatında verilecek bir parti için insanları davet ediyoruz ve Abe senin de partiye katılmak isteyebileceğini söyledi.
It's his party on his yacht.
Kendi yatında bir parti veriyor.
Well, it's berth 23, Saint Francis Yacht Club, 6 : 30.
Saint Francis Yat Klubü, 23 no.lu iskele, saat 6 : 30'da.
Well, there goes another boatload out to the prince's yacht.
Yine bir sürü insan gidiyor prensin yatına.
It's alright! This yacht is too tough to sink!
Sorun yok, yat sağlam ve batmaz.
Gets a job selling marine hardware, or working around a yacht club, or maybe making sails for boats.
Teknelerle ilgili bir iş bulur veya bir yat klubünde çalışır veyahut botlara yelken yapıyordur.
I live on my father's yacht.
Ben kamp yapmıyorum.
We'll celebrate on your father's yacht.
Ne öneriyorsun? - Babanın yatında kutlayalım. - Hem, babanla da tanışırız.
- All to Ferguson's yacht.
- Haydi, herkes fegusonun yatına!
Chateau in Normandy, villa on the Riviera... private yacht in Monte Carlo. Society's most eligible bachelor.
Normandiya'da bir şato, Riviera'da bir villa Monte Carlo'da özel yatı olan, buraların en seçkin bekarı.
Mm. We're going over on Father's private yacht.
Babamın özel yatı ile gideceğiz.
My guardian's yacht.
Koruyucumun yatı.
He's got a yacht we should take a look at later.
Bir yatı var, bir ara göz atmamız gerek.
- It was a Big Ben Distilleries yacht? - That's right.
Yat ünlü Big Ben İçki Fabrikaları'na aitmiş.
While they were luring you to a watery grave the yacht was being hijacked?
Seni sualtındaki mezara çektikleri sırada yatı mı kaçırıyorlardı?
You're the only guy I know who owns a yacht... and eats leftover TV dinners- - cold, yet.
Bir yatı olan ve dünden kalmış yemekleri yiyen tek adam sensin. Hem de soğuk.
My name is spelled "luxury yacht" But it's pronounced "throatwobbler mangrove."
Adım Lüks Yat yazılıyor ama Throatwobbler Mangrove okunuyor.
I have with me in the studio tonight one of the country's leading skin specialists - Raymond Luxury Yacht. That's not my name.
Bu akşam stüdyoda ülkenin önde gelen cilt uzmanlarından Raymond Lüks Yat var.
- He's salvaging a yacht.
- Bir tekneyi kurtarıyor.
I hear Maitland's got himself a yacht and taking it to Paris.
Maitland'ın Paris'e bir tekne götüreceğini duydum.
What does he want a yacht for?
Tekneyi ne yapacakmış?
Banged her on a yacht race.
Bir yat yarışında yatmıştık.