Yellow fever traducir turco
104 traducción paralela
If that's his Adam's apple, he's got yellow fever.
Bu Adem elmasiysa, sarihumma olmus.
But I'm warning you, and you, Jean La Cour... member of the City Counsel, and all of you... if we get us another dose of yellow fever like we had back in'30... when there wasn't enough men alive to bury the dead... there just isn't going to be any town to run a railroad into.
Seni, belediye meclis üyesi Jean La Cour seni ve hepinizi uyarıyorum eğer 1930'larda ölüleri gömecek adam bulunamadığı zamanlardaki gibi.. ... yine bir "sarı humma" vakası yaşarsak içine demiryolu yapacak kasaba da olmayacak.
Ever hear of a man and his liquor getting yellow fever?
Gerçek bu. Daha önce bir adamın ve içkisinin sarı humma olduğunu hiç duymuş muydun?
Doctors call it by another name, any name but yellow fever.
Doktorlar buna başka bir şey diyor, sarı humma dışında herhangi başka bir şey.
Ain't any more yellow fever than this time last year.
Bu sezon için sarı humma bu yılda geçen yıl ile aynı.
We've never had yellow fever there before.
Daha önce orada sarıhummadan ölen olmamıştı.
- There's yellow fever in Panama.
- ayrıca panamada sarı humma var.
Milady, she has the yellow fever from Panama.
panamada sarı humma bulaşmış olmalı.
If it's yellow fever, this cabin will be quarantined.
eğer sarı hummaysa, bu oda karantinaya alınacak.
Swamp fever and yellow fever have the same symptoms in the beginning.
bataklık hummasıyla sarı hummanın başlıngıçta aynı bulguları var.
If it's yellow fever...
eğer sarı hummaysa.
And then, typhoid, and influenza. And yellow fever...
Sonra, tifo, grip, sarı humma...
Yellow fever.
Sarı humma.
This is what you call "yellow fever."
Bu senin "sarı ateş" dediğin şey.
He'll feel about as welcome around here as a case of yellow fever.
Buralarda ona sarıhummalıymış gibi davranılacak.
Yellow fever?
Sarı humma mı?
I was living in Guam at the time. I contracted yellow fever.
Guam'dayken, sarı hummaya yakalanmıştım.
We sure this is yellow fever?
Sarıhumma olduğundan emin miyiz?
Uh-oh, yellow fever.
Tabii, sarı beniz.
It's better than dying of yellow fever.
Sarıhummadan ölmekten daha iyidir.
I had yellow fever way the hell back then when it killed half of New York.
Geri döndüğümde sarı humma vardı. New York'un yarısı ölmüştü.
I'm not gonna get yellow fever in my barracks.
Kışlada sıtmaya yakalanacağımı sanmıyorum.
- Yellow Fever.
Ona karşı da aşı oldum.
At the height of their effort, 500 workers were dying every week from malaria and yellow fever.
Eforlarının doğurunda, 500 işçi her hafta sıtmadan ve sarı hummadan ölüyorlardı.
I say fuck a dog with yellow fever, you spread your legs and you bark.
Sarıhummalı bir köpekle düzüş dediğim zaman, bacaklarını açıp havlarsın.
But you can imagine that, if these would have things like yellow fever or dengue inside them, I would be a sitting duck.
Ama tahmin edebileceğiniz gibi, eğer bunlar sarı humma ya da dang humması taşıyor olsalardı, çok kolay hedef olabilirdim.
Aedes mosquitoes spread yellow fever and dengue fever by sucking up disease from the blood of an infected person and passing it on to others.
Sarı humma sivrisinekleri, hastalıklı insanlardan kan emerek ve başkalarına taşıyarak sarı humma ve dang humması hastalıklarını bulaştırırlar.
Red Menace, Yellow Fever, Green Revolution.
KızıI tehlike, sarı ateş, yeşil devrim.
Typhus, malaria, cholera, yellow fever.
Tifo, sıtma, kolera.
If they didn't, we wouldn't have cures for yellow fever, polio and smallpox.
Yapmasalardı sarı humma, çocuk felci ve çiçek için tedavimiz olmazdı.
If you guys got the yellow fever, there's a rockin'Asian party down at Princeton.
Eğer sizde sarıhumma varsa, Princeton'da harika bir Asyalı partisi var.
Yellow Fever!
Sarı humma!
You know, I never did find out what the hell Yellow Fever was.
Bu sarı hummanın da ne olduğunu asla çözmüş değilim!
He could have a severe reaction to the yellow fever vaccine, and he won't be getting out of bed, let alone leaving the country.
Sarıhumma aşısına şiddetli tepki verebilir. O zaman bırak ülkeden çıkmayı, yataktan bile çıkamaz.
So I get yellow fever.
Sarıhumma olurum.
So I get yellow fever.
Sarı hummaya yakalanırım.
Come with these names for the product : Pink Yo, Yellow Fever.
Ürünlerden bu isimler çıktı Pembe Yo, Sarı Ateş.
Peter, as I have learned from his postings, had in his words "yellow fever" and was extremely hot for a certain teacher.
Peter'ın internet sitesine yazdığı "sarı humma" lafından bir öğretmene ilgi duyduğunu çıkarmıştım.
"Being studied as a medicinal treatment for dengue fever, yellow fever, and ebola."
Dengue gribi, sarı humma ve ebola... gibi hastalıkları tedavide kullanılır
The plant research we're doing will help find treatments and hopefully cures for some of humanity's most virulent diseases - marburg, lassa fever, ebola, yellow fever, dengue fever, and the diseases.
Araştırdığımız bitkiler umuyoruz ki insanlık tarihinin en öldürücü hastalıklarına bile çare olacak Marburg, Lassa gribi, Ebola Sarı humma gibi hastalıklarda.... ya da yüksek ateş....
Yellow fever was wiping out the troops during the Spanish-American War, and Walter Reed was the one who discovered that the disease was being transmitted by mosquitoes.
İspanyol, Amerikan savaşı sırasında sarıhumma, askerleri kırıp geçiriyormuş. Hastalığı sivrisineklerin yaydığını Walter Reed anlamış ve enfeksiyonu büyük ölçüde azaltmış.
Smallpox, yellow fever, influenza, you had the bubonic plague.
Çiçek, sarı humma, grip ve hıyarcıklı veba.
- What brings him? - This yellow-fever business.
- O'nu buraya getiren nedir?
And then, you see, Teddy came up from digging in Panama and he thought Mr. Midgely was a yellow-fever victim.
Tam o sırada, Teddy Panama'dan kanal kazmaktan dönüyordu. Bay Midgely'nin sarıhummadan öldüğünü sandı.
Got him working on a yellow-fever victim.
Bir sarıhumma kurbanını daha gömmeye hazırlanıyor.
Teddy, there's been another yellow-fever victim.
Teddy, bir sarıhumma kurbanı daha var.
Another yellow-fever victim?
Bir sarıhumma kurbanı daha mı?
All the bodies in the cellar are yellow-fever victims.
Kilerdeki cesetlerin hepsi sarıhumma kurbanı.
Yes, like all those men on the road. Mine came at yellow tavern with a bullet, and yours came here with a fever. No, jud, no.
ve orada o sadece dairenin diğer tarafında değil ondan uzağa da bakıyor.
I knew it. Yellow fuckin'fever.
Biliyordum, lanet bir sarı benizli.
It's just like I told you. Tetanus? Yellow fever?
Daha önce de söylediğim gibi, tetanos, sarı ateş ve bütün o aşılar zaman kaybından başka birşey değil!