You're all good traducir turco
906 traducción paralela
You're all good now, Josh.
İşte oldu Josh.
Well, folks you all know what we're here for so what's the good of me telling you all about it?
Pekâlâ millet neden buradayız biliyorsunuz. Bir de benim hatırlatmama ne gerek var?
Well, I guess we're all having a swell time and it sure is good to see all you gents with your molls here.
Sanırım herkes çok güzel vakit geçiriyor. Bütün beyleri yanlarında sevgilileriyle görmek de güzel.
I've been thinking, Bill. After all, you're a darn good newspaperman.
Düşünüyordum da Bill, aslında sen çok iyi bir gazetecisin.
That's all you're good for anyway.
Bundan başka bir işe yaramazsın zaten.
Well, maybe that's all you're good for.
Eh, belki de yapabileceğin tek şey budur.
Miss Novotny, all our thanks... you're a good fighter.
Bayan Novotny, tüm teşekkürlerimizle... siz çok iyi bir savaşçısınız.
That's all you're good for.
Anca ona yarıyorsun.
And the people, well, maybe they dress a little differently... or talk a little differently here... but underneath they're the same as your next-door neighbor, and you probably know them all - the cop on the beat, the kid selling papers... shopkeepers, lawyers, good people, bad people.
Ve insanlar belki de burada biraz farklı giyiniyorlar veya biraz farklı konuşuyorlar ama onların kapı komşunuzla aynı olduklarını bilirsiniz ve muhtemelen hepsini tanırsınız devriyedeki polis, gazete satan çocuk esnaflar, avukatlar, iyi insanlar, kötü insanlar.
Is that all you're good for, to frighten women?
Kadınları korkutmaktan başka bir şey bilmez misin?
You're doing good all around, ain't you, Pop?
Etrafındaki herkese iyilik yapıyorsun, öyle mi baba?
Jeannie, you're gonna be a good girl, aren't you and take care of all the strays while I'm gone, hmm?
Jeannie, ben yokken iyi bir kız olup sürüden ayrılanlara bakacaksın, değil mi?
You could likely get through all right alone if you're a good shot.
Eğer iyi atış yapıyorsanız kendi başınıza yola devam edersiniz.
That's all the work you're good for, you little tattletail.
Zaten bir tek bu işe yarıyorsun, küçük fitne fücur!
If you don't make that marker good, I'll buzz it all over town you're a welsher.
Eğer sözünü tutmazsan sözüne sadık olmadığını tüm şehre yayarım.
You're paying us good money for that sort of thing and now you want to have all the fun yourself.
O işi yapmamız için bize iyi para ödüyorsun şimdi de tüm eğlenceyi kendine istiyorsun.
All you're good for is whining about not having any money.
İyi olduğun tek şey parasızlık konusunda yakınman.
You're missing all the good opportunities.
Bir daha böyle bir fırsat ele geçmez.
Kaji, you're a sneaky one, keeping all the good things for yourself.
Kaji, çok sinsi birisin iyi şeyleri hep kendine alıyorsun.
Married life's all right if you're good to each other and not too bossy.
Birbirine karşı anlayışlıysan, evlilik hayatı iyidir.
Course, you're all good for nothin', as you know.
Tabii, hiçbir şey de size göre değildir, bildiğin gibi.
We're busting up the joint so good, all the queen's horses and all the queen's men will never put you back together again.
Bağlantıları o kadar güzel ayırıyoruz ki, kraliçenin tüm atları ve kraliçenin tüm adamları bile onları bir araya getiremeyecek. Artık çalışmıyorsun.
Now that you're all straightened out, doesn't that feel good?
Şimdi düzgün oldun işte, iyi gelmedi mi?
We're good friends and all that but do you think I'm peculiar?
İyi arkadaşız. Beni acayip mi buluyorsun?
I think I owe it to you to be frank. - You're all good I'm thinking of... and I really have that at heart, perhaps more than I should. - Yes, by all means.
Açık konuşabilir miyim?
You're all so good to me.
Hepiniz bana karşı çok iyisiniz.
No, but it's a good thing you're leaving, all the same.
Hayır, ama burayı terk etmeniz, her halükarda, iyi olacak.
Looks like you're all having a good time.
Görünüşe göre hepinizin keyfi yerinde.
Good and bad is all the dowry you're going to get.
- Alacağın tek çeyiz bu.
Ah, if you're as good as him, son, you're all right.
Onun kadar başarılıysan sırtın yere gelmez.
Good. You're all here
Hepinizin burda olması ne güzel!
After all, what good is the money to you if you're dead?
Ölüm döşeğinde, sana paranın ne faydası dokunacak ki?
Good gracious, girls, you're all torn.
Giysileriniz büsbütün yırtılmış, kızlar!
I promise you that if you're good all week, next Sunday we'll go boating.
Eğer bu hafta uslu olursan, pazar günü tekneye gideriz, söz veriyorum.
Yes, all right, you're well-preserved, still young and good-looking.
Çok bakımlısındır. Hala genç ve yakışıklısın.
You're so good, so understanding, but I - lt's all right.
Sen çok iyisin, çok anlayışlısın ve ben... Tamam.
We got all kinds, and you're going to fit in real good.
Bizde her çeşit adam var, siz de uyum sağlayacaksınız.
They're all pretty good if you don't mind being hungry again an hour later.
Bir saat sonra tekrar acıkmanın sakıncası yoksa hepsi oldukça iyidir.
Next you're gonna ask me if I make it with all the good-looking fuzz here.
Şimdi de buradaki tüm yakışıklı polislerle yatıp yatmadığımı soracaksın.
Well, well, well, you're all having such a good time.
- Evet, hepiniz iyi vakit geçiriyorsunuz.
But you're a pretty good man after all, Lyedecker.
Fakat yine de iyi bir adamsın, Lyedecker.
If all you can do is whip him, you're not good enough for him.
Yapabildiğin tek şey ona vurmaksa, yeterince iyi değilsin demek.
Well, I can see you're all ready to go, so I'll just wish you good luck - in your latest venture.
Görüyorum başlamaya hazırsınız. Son girişiminizde başarılar dilerim.
They're just gonna think that I'm not too nice a guy, which I'm not and that you're a hell of a good person for putting up with me, that's all.
Benim pek de iyi bir herif olmadığımı düşünürler, değilim zaten. Senin ise bana katlandığın için dünya tatlısı olduğunu düşünürler, o kadar.
They're all good men. Yours for the mission. I hope you approve.
Hepsi iyi adamlar,... bu görev için senin yanındalar,... umarım onaylarsın.
I can see that you're all ready to go, so I'll just wish you good luck... in your latest venture, "The Battle of Pearl Harbor."
Başlamaya hazır olduğunuzu görüyorum, size son teşebbüsünüzde bol şans diliyorum : "Pearl Harbor Muharebesi."
Yeah, you're gonna show me a good time, all right.
Pekala, beni mutlu et şimdi.
You're a good bloke, you're all right.
Belli ki iyi bir adamsın.
We assume you're all good for your debts.
Borçlarınızda sorun çıkmayacağını umarız.
I don't see where you're doing me any good at all.
Bana ne faydan var, anlamadım.
I know you're all right... and a good woman at heart, even though you might have took a wrong turn in life.
Hayatta yanlış bir yola girmiş olsan da, senin aslında iyi bir kadın olduğunu biliyorum.
you're all set 139
you're all mine 16
you're all clear 18
you're all i've got 43
you're all going to die 16
you're all i have left 22
you're all done 27
you're all grown up 36
you're all right 945
you're allowed 16
you're all mine 16
you're all clear 18
you're all i've got 43
you're all going to die 16
you're all i have left 22
you're all done 27
you're all grown up 36
you're all right 945
you're allowed 16