English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / You're gone

You're gone traducir turco

2,711 traducción paralela
You're gonna miss him when he's gone.
Gittiğinde onu özleyeceksin.
! You're saying that the drugs are gone?
Uyuşturucular yok mu oldu?
I mean, you would've been great friends if you hadn't gone to the movies when I asked you not to. But I'm glad you're here.
Sizden sinemaya gitmemenizi istediğimde, gitmeseydiniz mükemmel arkadaşlardınız ama burada olduğunuza sevindim.
So you're just gone?
Yani sadece yok mu oluyorsun?
Yeah, you're just gone.
Evet, yok oluyorsun.
The test card's gone but you're still there, mate, clearly.
Test yayını gitti. Ama hala orada dostum besbelli.
I don't blame any of you for bein'scared, but the vampires are gone and they're not comin'back.
Korktuğunuz için sizi suçlamlyorum. Ama vampirler gitti ve geri gelmeyecekler.
You're gone, Amy.
Sen gittin Amy.
And now that she's gone, you're doing really good.
O gittikten sonra yine kazanmaya başladın.
Find them say, "Where you from?" You say, "Trench Town". You're gone.
Trench Town'dan geldiğini söylersen mahvolurdun.
Where you type in someone's name, date of birth in a few minutes they're gone from every database on earth?
Birinin ismini, doğum tarihini yazıyorsun ve birkaç dakika içerisinde hepsi, dünyadaki tüm kayıtlar gidiyor.
You just don't realize how much until they're gone.
Ölene kadar ne kadar değerli olduklarını fark etmezsin.
You're telling me the Batman's gone so you chase up the Daggett leads any way you can.
Batman'in ortalarda olmadığını söylüyorsun o zaman ne gerekiyorsa yapıp Daggett ipuçlarının peşine düşeceksin.
Bitch, you're gone!
Öldün kızım sen!
- Haven't you told him they're all gone?
Hepsinin öldüğünü söylemedin mi?
If you're not gone by the time the sun sets on this valley, all the forces of nature will be unleashed upon you and curse you until the end of your days!
Bu vadide güneş batana kadar gitmezsen doğanın tüm güçleri üzerine çökecek ve sen ölene kadar seni lanetleyecek!
I mean, what happens when you're gone, right?
yani, ne olur ne olmaz sen gidersen, di mi?
You've probably all heard of David tragic accident summer. A century you are here, and the next you're gone.
Davis'in gündüz kazasını biliyrosunuzdur
And I know you're really sad that your friends are gone but carry on.
Arkadaşların gittiği için üzgün olduğunu biliyorum ama hayatına devam etmelisin.
She just wants an airboat and for you guys to clear out until after we're gone.
Bataklık teknesi ile biz gidene kadar ayak altından çekilmenizi istiyor.
You're acting weird and I thought it was because you'd gone to see your brother.
Garip davranıyorsun ve bunun kardeşini görmeye gittiğin için olduğunu düşünüyordum.
You're a long time gone.
Ömür gelip geçiyor.
Who's going to harass me once you're gone?
Sen gidince beni kim bezdirecek?
I'm glad that you're staying here when we're gone.
Biz yokken burada kalmana sevindim.
Everybody's been asking me, what am I gonna do with myself when you're gone.
Herkes bana sorup duruyor, sen gittiğinde ne yapacağım diye.
You're gone.
Sen öldün!
And you're gone, but I know that tomorrow I will show up around me.
Ve sen gitmiş olursun, ama yarın benim etrafımda olduğunu bilirim.
"And now that you're gone, I see you everywhere."
"Şimdi gittin ve nereye baksam seni görüyorum."
I can keep him when you're gone.
Neyse siz gittiğinizde bende kalabilir.
If you've come for the money, you're... It's all gone now.
Eğer para için geldiysen hepsi bitti.
You go into the post office one day and you've had enough of people's crap and you shoot everybody until they're all gone. Sounds pretty easy.
Bir gün postaneye gidiyorsun ve insanların saçmalıklarına yeter diyorsun ve hepsi ölene kadar ateş etmeye başlıyorsun.
♪'Cause I'm a grown man and you're no child ♪ ♪ Show me what you got like a girl gone wild I ♪ Now you're mysterious, I'm a little curious ♪
â ™ ª Çünkü ben yetişkin bir erkeğim ve sen de çocuk değilsin â ™ ª â ™ ª Kızların nasıl vahşileştiğini göster bana â ™ ª Şimdi sen gizemlisin, Ben de biraz meraklı â ™ ª â ™ ª Saati ayarla biz yapana dek, çılgınlar gibi â ™ ª
♪ Show me what you got, like a girl gone wild ♪ ♪ You're mysterious, I'm a little curious ♪ ♪ Set the minute till we do it, kinda feel delirious ♪
â ™ ª Vahşileşen kızlar ne yapar, göster bana â ™ ª â ™ ª Sen gizemlisin, Ben de biraz meraklı â ™ ª â ™ ª saati ayarla biz yapana dek, çılgınlar gibi hissederek â ™ ª
Reader : Hey, haven't-gone-yet, you're about to go.
Hey daha-girmedim, senin sıran geldi.
One minute... you're here and - God, to think about that... and the next minute, you're gone and...
Bir dakikalığına buradasın, bunu bir düşünsene ve bir dakika sonra gitmişsin.
You've been gone, and now you're back.
Tatilden yeni geldin.
If you touch my stuff again, you're gone.
Bir daha eşyalarımı karıştırırsan kendini kapının önünde bulursun.
You're sacrifice has not gone unnoticed.
Fedakârlığın karşılıksız kalmayacaktır.
But if you're CEO. I'll be gone from our home.
Ama CEO olursan, Evimizde seni bekliyor olacağım.
You're all alone now that your parents are gone.
Sen bir başınasın ebeveynlerin de gittiğine göre.
You know, they're gone.
Bilirsin, gittiler işte.
When your father's gone, you're the man of the house.
Baban gittiğin için, evin erkeği sendin.
I'm worried that when you're gone, that's all I'll remember.
Sen gittiğinde endişelendim, tüm hatırladıım bu.
I appreciate the way you're being with my family but when I come back, you need to be gone.
Pekala, karıma ve aileme bir şekilde yardım ettiğin için minnetarım ama eve döndüğümde gitmiş olacaksın.
You can come out. They're gone.
Çıkabilirsin, gittiler.
Hey, listen, sweetie - - you could beat yourself up all day about this, or we could take advantage of the fact that Whitman's gone, do what we're supposed to do.
Dinle tatlım bunun için bütün gün boyunca kendini yiyip bitirebilirsin ya da Whitman'ın gitmesini fırsat bilip yapmamız gerekenleri yaparız.
- You're gone.
- Bittin.
â ™ ª Doesn't mean I'm over â ™ ª â ™ ª'Cause you're gone â ™ ª â ™ ª What doesn't kill you makes you â ™ ª â ™ ª Stronger â ™ ª
* Senin gitmen, benim de bitmem anlamına gelmez * * Seni öldürmeyen, güçlenmeni sağlar, güçlenmeni *
â ™ ª What doesn't kill you makes a fighter â ™ ª â ™ ª Footsteps even lighter â ™ ª â ™ ª Doesn't mean I'm over â ™ ª â ™ ª'Cause you're gone â ™ ª
* Seni öldürmeyen, savaşçı olmanı sağlar, daha temkinli olursun sadece * * Senin gitmen, benim de bitmem anlamına gelmez *
In a few months, you're gonna be gone.
Birkaç ay sonra gitmiş olacaksın.
When you're good and gone?
İyiye doğru mu gidiyordun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]