English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / You shouldn't be here

You shouldn't be here traducir turco

1,280 traducción paralela
You shouldn't be here.
Burada olmamalısınız.
You shouldn't be here.
Burada olmamalıydın.
You shouldn't be here.
Burada olmamalısın.
- You shouldn't be here.
- Burada olmamalısın.
Look, books are a source of knowledge and culture... and if you don't know how to respect them, you shouldn't be here.
Bakın, kitaplar bilginin ve kültürün kaynağıdır. Onlara nasıl saygı göstereceğinizi bilmiyorsanız, burada olmamalısınız.
You girls shouldn't be here.
Sizler burada olmamalısınız.
You shouldn't be in here, Xath.
Buraya girmemelisin Xath.
You shouldn't be here.
Burada olmaman gerekirdi.
Actually, you shouldn't be here.
Aslında, burada olmaman gerekirdi.
You know you shouldn't be here, and wee Micky can't protect you forever.
Buraya gelmemen gerektiğini biliyorsun, Micky seni sonsuza kadar koruyamaz.
You shouldn't be here, I told you.
Burada olmaman gerekirdi. Sana söylemiştim.
You shouldn't be here.
Burada değil.
You shouldn't be sitting here like this!
Burada böyle oturmaman lazım!
You shouldn't be here.
Buraya gelmemeliydin!
He shouldn't even be here. You want to walk me out?
Benimle dışarıya kadar gelmek ister misin?
But, I mean, if you really hate your mother that much... then you shouldn't be here, you shouldn't walk her down the aisle... and you shouldn't go to her wedding.
Annenden bu kadar nefret ediyorsan, burada olmamalısın. Onu mihraba yürütmemelisin. Düğününe gelmemelisin.
Rose, you shouldn't be out here alone.
Rose, burada yalnız başına olmamalısın.
You shouldn't be here.
Burada olmaman gerekiyor.
- You shouldn't be here.
Burada olmamanız gerek.
You shouldn't even be here right now.
Şu anda burada olmamana gerekiyor.
If you save someone who shouldn't be here, there are consequences.
Burada olmaması gereken birini kurtarırsan, sonuçları olur.
Honey, you shouldn't be here, okay?
Tatlım, burada olmamalısın, tamam mı?
You all ask me, you all ugly ass niggas shouldn't be in here fucking around... with all these guns and shit, you know what I'm talking about?
Bana sorarsanız sizin bu silahlarla falan burada olmamanız gerekir.
Jaye, you shouldn't be here.
Jaye, burada olmamalısın.
You shouldn't be here, in a place like this.
Böyle bir yerde kalamazsın. Birlikte buradan çıkalım.
- You shouldn't be here.
- Burada olmaman gerekirdi.
You shouldn't be here!
Burada olmaman gerekiyor!
Good to see you, too. You shouldn't be here. This is my unit now.
Burada olmamalıydı, o artık benim birimimde.
You shouldn't be here, Carnby.
Burada olmamalıydın Carnby.
You shouldn't be here.
Burada olmaman gerekir.
You shouldn't be here.
Buraya gelmemeliydin.
'Cause you're here and you fucking shouldn't be.
Çünkü buradasın ve burada olmaman gerekirdi.
You shouldn't even be here!
Kapa o amcık ağzını! Gelmen bile hataydı!
Hey, Brendan, maybe you shouldn't be here.
Hey, Brendan, burada olmasan iyi olurdu.
You shouldn't be here.
Burada ne işin var?
You shouldn't be down here.
Burada olmamalısınız.
Tell me something, John... why shouldn't I be arresting you, right here and now?
Kendini bilmiyorsun, ama karın hamile.
And if you are, you shouldn't be here, because all around you the mountains are alive.
Ve rahatsanız, burada olmamanız gerekir. Çünkü etrafınızda dağlar canlıdır.
Unless you're fully prepared to be in a situation oflife or death, you shouldn't be up here.
Bir ölüm kalım durumuna tam olarak hazır değilseniz buraya gelmemeniz gerekir.
Dad, it's so freezing and you shouldn't be here
Baba, hava buz gibi ve sen buradasın
You shouldn't be out here.
Burada olmamalıydın.
You shouldn't be here.
Dinleyin, burada yetkiniz yok.
You shouldn't be here.
Debbie, burada olmamalıydın.
You shouldn't be here, Arvin.
Burada olmamalısın Arvin.
Well, then you shouldn't be here.
- O zaman burada olmamalısın.
You were screwing this whole establishment that - Cassie, you shouldn't be here.
- Cassie, burada olmaman gerek.
You shouldn't be in here.
İçeri girmemeniz daha iyi olur.
You shouldn't be in here, son.
Burada olmamalısın evlat.
You shouldn't be here crying to me.
Burada bana ağlamaman gerekir.
You shouldn't even be here.
Burada olmaman gerekirdi.
- You shouldn't be out here.
- Burada olmamanız gerekiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]