English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ Y ] / Your boy

Your boy traducir turco

8,231 traducción paralela
This could do a lot of good for your boy.
Oğlun için çok işe yarar bu para. Evet.
It's your boy, Vickery.
Senin oğlan Vickery.
Your boy's pretty good.
Seninki oldukça iyi.
If your boy is connected to Jonas, it won't be long till Whispers will find you.
Eğer o çocuk Jonas'a bağlıysa, Whispers seni kısa zamanda bulur.
This is your boy Hakeem Lyon, the original rap gangsta.
Ben adamın Hakeem Lyon, orijinal rap gansteri.
Paying viewers love a blood bath... and your boy looks like a bleeder.
O zamana kadarsa izleyiciler kan banyosuna bayılıyor. Ve seninki de kanamaya başladı gibi.
In the cage with your boy.
- Kafeste senin elemanla olanın.
Sorry to break up your boy time, boys.
Erkek erkeğe zamanınızı böldüğüm için özür dilerim çocuklar.
Patrick, tell me, how's your boy?
Patrick, söylesene, oğlun nasıl?
Beneath the strawberries are a heap of snapping'green beans Too bad about your boy
Hayatını kaybedenlere saygımızdan, kalan her şey olduğu gibi aktarılmıştır.
- Your boy's at Starling City Dam.
Adamınızın Starling Barajı'nda olduğundan eminim.
Your boy, Vickery. He moved enough dope for Gladner and he sure owes you.
Gladner için çok mal taşıdı ve sana borçlu olduğuna emin.
And that's me, your boy Eddie Huang, still straight struggling to fit in at my new school.
Bu da ben, adamınız Eddie Huang. Hâlâ yeni okula uyum sağlamaya çalışıyorum.
How's your boy?
Oğlun nasıl?
Your boy hasn't moved to Oakland.
Senin oğlan Oakland'a taşınmadı.
I could make sure you keep your boy.
Çocuğun sende kalmasını sağlayabilirim.
Your boy Prince Tony has been greasing the skids to slide into your chair.
Küçük Prensin Tony senin yerine geçmek için çalışıyor.
This is your boy Tony.
Bunu senin Tony yaptı.
Thinking about your boy?
Oğlunu mu düşünüyorsun?
Although, Vlady did offer a cool mil to give up your boy.
Vlady sizin çocuğu ele vermem için iyi teklif yapmıştı.
So how's your boy doing?
- Seninki ne âlemde?
She canceled Christmas on your boy with her quickness.
O çocuğun yılbaşını hemen nasıl iptal etti.
20 years later, dog digs up your boy's bones.
Aradan yirmi yıl geçtikten sonra, köpeğin biri sizin oğlanın kemiklerini çıkarır.
About Arthur, Mr. Delacroix, We were hoping you might be able to give us some background on your boy, maybe some names.
Arthur'a gelirsek, Bay Delacroix bize onunla ilgili bilgi vermenizi, birkaç kişinin ismini söylemenizi umuyorduk.
Party boy coming your way.
Parti adamı size doğru geliyor.
You can't have a boy in your bed.
- Yatağına erkek alamazsın böyle.
- You're just a kid if you're willing to make a decision that could ruin your life with a boy you barely know!
- Benim vücudum, benim kararım. - Daha çocuksun! Düzgünce tanımadığın biriyle böyle bir şey yapmaya kalkarsan hayatın mahvolabilir.
And your little boy, too.
Küçük çocuğunun da.
So you got some white cops questioning your brown boy, and you don't do anything about it?
Senin kahverengi çocuğu beyaz polisler mi sorguladı? ve sen bu konuda bir şey yapmadın mı?
Stop that! And open your eyes, boy.
Kes şunu ve aç gözlerini evlat.
- You know, though, your dad was the golden boy back in school.
- Yine de baban okuldaki afili çocuklardan biriydi.
I was sorry to hear about your farm boy.
Rençberine olanları duyduğuma üzüldüm.
I'm sorry, Sam, but your little white boy booty was just an outlier.
Üzgünüm, Sam, ama senin beyaz popon sadece bir aykırılıktı,
You actually think that an autistic boy broke into your truck, stole your flashlight, lured Tom out into the wood, and killed him?
Gerçekten de otistik bir çocuğun kamyonunuza girip el fenerinizi çaldığını Tom'u kandırıp ormana götürdüğünü ve onu öldürdüğünü düşünüyor musunuz?
and boy, was your father surprised.
Sonra da seni araba taşıdım,... baban çok şaşırmıştı.
Maude Schmidt's boy here is tryin to tell me your brother killed a judge.
Maude Schmidt'in oğlu kardeşinin bir hâkimi öldürdüğünü söylemeye çalışıyor.
Had some differences with your oldest boy yesterday.
Dün büyük oğlunuzla bazı fikir ayrılıkları yaşadım.
How could you be sure. That the boy in the video is actually your son?
O videodaki çocuğun oğlun olduğuna nasıl emin olabiliyorsun?
Betrayal is in your nature, boy.
İhanet senin doğanda var, çocuk.
So John boy, your brother, pulls me in and he starts asking me these questions, okay?
Kardeşin John beni içeri aldı ve sorular sormaya başladı, tamam mı?
You'll respect your father, boy.
Babana saygı duyacaksın, evlat.
♪ If you can be a bad boy, then I can be your bad girl ♪
Tamam.
Give me your hand, boy.
Hadi oğlum elini ver.
That child in your belly, Mrs Thornhill, be it a boy or a girl, will grow up knowing nought of London and its prejudices.
- Bayan Thornhill, karnınızdaki çocuk kız mı erkek mi her neyse artık Londra'yı ve oranın önyargılarını hiç bilmeden büyüyecek.
I guess boy wonder is not wrapped around your finger as tight as you thought.
Sanırım bu çocuk senin düşündüğün kadar kolay bir lokma değil.
You don't want to see what's in front of your own face, sometimes, boy.
Bazen gözünün önündekini görmek istemiyorsun evlât.
Look at what it's done to your other boy.
Diğer oğluna ne yaptığına bir bak.
I was saving it to give to you for Christmas to go with the big-boy bike your mom was gonna get you.
Bunu annenin sana Noel'de alacağı büyük bisiklete takarsın diye sana vermek için saklıyordum.
I witnessed several instances of your violence... with your friend Dave, the video footage of the boy that you threatened to kill.
Saldırganlığıza dair birkaç örneğe tanık oldum arkadaşınız Dave'e, çocuğu ölümle tehdit ettiğiniz kamera görüntüsü.
- I'm saying that thanks to you and your irresponsible reporting, we may never know what happened to that little boy up on the hill.
- Diyorum ki, senin ve sorumsuz haberciliğin yüzünden tepedeki çocuğa ne olduğunu asla öğrenemeyebiliriz.
Put down your Game Boy and look at me. My what?
- Aterini bırak da yüzüme bak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]