Your problem traducir turco
10,806 traducción paralela
- Do you know your problem?
- Senin sorunun ne biliyor musun?
It's not your problem, all right?
Senin sorunun değilmiş gibi, oldu mu?
What's your problem?
Sorunun ne?
But your son is your problem, not mine.
Oğlun senin problemin, benim değil.
What's your problem that makes it that you don't have any friends?
Neden hiç arkadaş edinemiyorsun?
Whafs your problem?
Bir sorun mu var?
Which brings us to my problem, which, coincidentally, is also your problem.
Bu da konuyu benim problemime ki tesadüfen sizin probleminize getiriyor.
Listen to me. That's your problem.
Dinle, bu ikinizin sorunu.
[growls] Nope, that is your problem.
- Hayır, bu senin sorunun.
So you came up with a plan That would eliminate your problem And win your boss the sympathy of a nation - -
Sen de sorununu ortadan kaldıracak bu sırada da patronuna ülke çapında sempati kazandıracak bir plan yaptın.
- Maybe it's not. - What's your problem?
- Belki de bağlantılı değildir.
But that's always been your problem, all that money clogging your ears.
Ama bu hep senin sorunun olmuştu tüm o para kulaklarını tıkıyordu.
What's your problem with my dad?
Babamla sorunun ne senin?
What's your problem?
- Neyin var senin?
- What's your problem'?
- Derdin ne senin?
Your problem is bigger than mine anyway,'cause if your plan is to cry in front of Lily...
Senin sorunun benimkinden büyük nasılsa. Çünkü Lily'nin önünde ağlamayı planlıyorsan unut bunu.
Whoa. What's your problem?
Derdin ne senin?
You know what your problem is?
Sorunun ne biliyor musun?
Your problem is you're always holding on to hope.
Senin sorunun da her zaman ümidini korumak.
You know your problem?
Sen problemini biliyorsun.
How is it your problem?
Bu nereden senin sorunun oluyormuş?
I know it's not your problem...
Bunun senin sorunun olmadığını biliyorum.
You know what your problem is, T?
Senin sorunun ne, biliyor musun T?
What is your problem with God?
Tanrıyla ne derdin var senin?
What's your problem?
Derdin ne senin?
It's not your problem, Aubrey.
- Senin sorunun değil, Aubrey.
When have I ever been your problem?
Ne zamandan beri senin probleminim ki?
HULK : So, uh... That was your problem, huh?
Demek sorunun kaynağı buydu?
"How to Deal with your Problem Parents" by the Heck Brothers.
"Ebeveynlerle Nasıl Başa Çıkılır?" Heck Kardeşler.
That's your problem with you, Secretary Ahn.
Bunu şimdi mi soruyorsun?
He's not your problem anymore, dr.
Artık o senin sorunun değil, Dr. Tyler.
What's your problem with me?
- Derdin ne benimle?
Your son has a problem.
Oğlunun sorunu var.
- Uh, my son's problem is your son. - ( Scoffs )
Oğlumun tek sorunu senin oğlun.
I love you, I love your talent, but it's my responsibility to make sure that MGT approaches the task of problem solving with innovative, out-of-the-box thinking.
Seni severim, yeteneğini de seviyorum,... ama MGT'nin sorun çözmede yenilikçi,... ezber bozan bir yaklaşım izlemesini sağlamak da benim görevim.
Well, there's nothing wrong with you neurologically, but judging on the symptoms in your file, the problem is more likely psychological.
Yani nörolojik olarak bir sorunun yok ama dosyandaki semptomlara bakılırsa büyük olasılıkla sorun psikolojik.
Because, Slater, there's a- - a problem with your tranquilizer gun.
Çünkü Slater, bayıltıcı tabancanla ilgili bir sorun var.
You lied to your wife. That's not my problem.
Karına yalan söyledin, benim sorunum değil.
Yeah, you don't seem to have a problem letting your friends think I did.
Arkadaşlarını yapmadığıma inandırmak için çabalamıyorsun ama.
What is your problem?
Sorun nedir?
Maria told Oscar she had a problem and needed your help.
Maria, Oscar'a bir sorunu olduğunu ve senin yardımına ihtiyaç duyduğunu söylemişti.
You're gonna gamble on something to get your brother out of a gambling problem?
Kardeşini kumar probleminden kurtarmak için kumar mı oynayacaksın?
Because if you don't, you will be the problem, and there are any number of ways I can destroy you... your career.
Eğer yapmazsan problem sen olursun ve seni ve kariyerini yoketmek için her numarayı denerim.
Yes, it is your problem.
- Gayet de sorununuz.
You have no problem with the fact that your father is a woman?
Babanın kadın olması gerçeğiyle bir sorunun yok mu?
She is stateside and has agreed to take care of your Emily Thorne problem.
Amerika'da ve senin Emily Thorne sorununla ilgilenmeyi kabul etti.
Take that off your hands before a problem occurs?
Bir sorun yaratmadan önce onu elinden alayım mı?
Are you sure, cos by the sound of your voice there's a fucking problem.
- Emin misin çünkü sesinin tonu sorun varmış gibi çıkıyor da.
Maybe your cat has a drug problem.
Belki de kedinin uyuşturucu problemi vardır.
Even if I taunted you, if there is faith between your relationship, there won't be any problem.
- Ne? Yaramazlık yapmış olsam bile... Eğer ilişkine güveniyorsan, bu hiç de sorun olmamalı.
Good luck with your problem, jesse.
Problemin konusunda iyi şanslar Jesse.
your problem is 21
problem 450
problems 192
problem solved 277
problem is 299
problem was 25
your phone 169
your honor 7894
your hat 64
your own 34
problem 450
problems 192
problem solved 277
problem is 299
problem was 25
your phone 169
your honor 7894
your hat 64
your own 34
your full name 16
your teacher 17
your best friend 68
your ex 322
your tea 43
your mum 57
your name 485
your sister 409
your majesty 3240
your mother 885
your teacher 17
your best friend 68
your ex 322
your tea 43
your mum 57
your name 485
your sister 409
your majesty 3240
your mother 885
your mom 327
your old man 28
your dad 423
your point being 45
your mother is dead 28
your highness 1544
your mind 60
your brother 593
your heart 112
your face 246
your old man 28
your dad 423
your point being 45
your mother is dead 28
your highness 1544
your mind 60
your brother 593
your heart 112
your face 246
your call 269
your father called 16
your friend 527
your voice 78
your lunch 18
your wedding 23
your hand 189
your father called 16
your friend 527
your voice 78
your lunch 18
your wedding 23
your hand 189