English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / ruso → turco / [ Б ] / Бегу

Бегу traducir turco

791 traducción paralela
Ну, бегу переодеться.
Şimdi eve gidip yemek için giyineceğim.
Да, тетушка, бегу.
Evet Teyzeciğim, geliyorum.
Бегу, мистер Матучек.
- Geliyorum Bay Matuschek.
- Бегу! Бегу!
Geliyorum!
- Я не бегу.
Ben kaçmiyorum.
- Бегу, бегу. Готовишь дело часами.
Planlamak için saatlerimi verdim.
- Бегу, сеньора.
- Derhal.
Бегу, мистер Спэнн.
Tamam, çağırıyorum, Bay Spann.
Да, мадам, бегу, мадам.
Peki, madame. Hemen, madame.
- Я бегу на Елисейские поля.
- Şanzelize'ye gidiyorum.
Уже бегу!
Elbette!
Я бегу в аптеку.
Ben eczaneye gidiyordum. Ne?
Я бегу с Аляски по той же причине, по которой приехала.
Biliyor musun, Alaska'ya aynı sebebden dolayı geldim.
Мне не надо объяснять, я кладу трубку и бегу к Терезе, но прихожу слишком поздно.
Köfteyi çaktım tabii. Hemen Thérese'nin yanına gittim ve can alıcı noktaya geldim.
Этой ночью я с семьей бегу на английском военном корабле Ты, конечно, поступишь так же.
Bu gece bütün ailemle birlikte..... bir İngiliz gemisine sığınıyoruz.
Бегу. Встретимся в 8 часов у театра.
Saat 8'de, tiyatronun önünde.
Да, да, бегу.
Evet, geldim, geldim.
Тогда я бегу вслед за третьим профессором Лефевром, то есть за третьим ученым, то есть за Фантомасом.
Neyse, üçüncü doktoru izledim. Yani üçüncü bilim adamını... Fantomas'ı izledim.
Я бегу, профессор!
Geliyorum, Profesör.
- Ничего, он поймет. Бегу за ним.
Gidip haber vereyim.
Уже бегу.
- Koşa koşa geleceğim.
Я бегу на мостик. Конец связи.
Köprüye geliyorum.
Представь, как я, загорелый, бегу по пляжу, потом иду купаться, и кто-то кричит : "Эй, Рыльце!"
Düşünsene, yanık tenli bir adam, plajda..... yüzüyor falan..... sonra biri ona : "Hey, Ratso!" diye bağırıyor.
Да, да, уже бегу.
Hemen gidiyorum.
Я бегу, бегу, бегу!
Geliyorum, geliyorum!
Берегись! Я уже бегу! Ща тут конец света будет!
Bu dünyanın sonu olacak!
Я просто бегу от таких мест.
Ben sadece böyle bir yerden kaçıyordum.
Я бежала, бежала и испытала оргазм на бегу.
Koştum, koştum ve koşarken boşaldım.
Ты же не хочешь есть на бегу?
Biraz yemeyecek misin?
- Да знаю, знаю, бегу!
Komşumuz Şilov'u öldürdüler.
Я не бегу. На свете смерти нет.
İftiradan veya kinden kaçmam.
Пока вы тырили старые покрышки, я получил разряд по бегу.
İnanamıyorum. Senden koşucu mu olur?
Я уже бегу к тебе.
Geliyorum.
Понимаешь, Алиса, я всё бегу, бегу. И нельзя мне сбиться с пути.
Görüyorsun Alice, koştum, koştum ve koştum, ve yolda unutmadığım bir planım vardı.
Знаете, ненавижу есть на бегу. Но дома накопились кое-какие дела.
Şey, yiyip kalkmış gibi olacağım ama evde yapmam gereken işler var, o yüzden -
Откуда нам знать, что он не побежит в полицию? Ага, уже бегу, тупица.
Mary, polise gitmeyeceğini nereden bilelim?
Уже бегу!
Geliyorum!
Вдруг я вспомнила, что папа ждет свою речь, и я бегу домой, чтобы допечатать ее до конца, но так тороплюсь закончить работу, что делаю кучу опечаток.
Birden, babamın o konuşma metnini bekliyor olduğunu hatırladım... ve yazıyı bitirmek için bir koşu eve gittim, ama bir an evvel bitirebilmek için o heyecan ve telaşın sonucunda... cümlelerde bir sürü hata yapmıştım.
И я бегу с распечаткой в университет, и у отца не остается времени, чтобы проверить ее перед выступлением.
Koşarak Üniversiteye giderim ve babamın konuşmadan önce... yazıyı kontrol edecek zamanı yok.
* Я бегу от солнечного света * Боясь увидеть слишком много
* Gün ışığına doğru koştum * korkarım çok şeyler oldu
Я бегу в синагогу.
Bir sinagoga giriyorum.
Я бегу, бегу!
Tamam, geliyorum!
Понимаете, я бегу марафон.
- Yok. Maratonda koşuyorum da.
- Я на самом деле тоже бегу марафон.
- Aslında ben de maratonda koşuyorum.
Я бегу, он нет.
Maratonda koşan benim, o değil.
Да бегу.
Evet, koştum.
- Уже бегу.
- Bunun için sabırsızlanıyorum.
И вот, на бегу он подумал...
Ama o an, birden düşünmeye başlar.
Бегу к вашему отцу.
Babanıza haber vereyim.
И умереть на бегу!
Çalışarak ölmek istiyorum!
- Не, да, я бегу, да.
- Koşuyorum ya.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]