08 00 traducir inglés
530 traducción paralela
Doğu Standart Saati ile bu sabah 08 : 00'de.
It was 8 : 00 a.m. this morning, Eastern Standard Time.
Yarın saat 08 : 00'de atlarını hazır et.
At 8 : 00 tomorrow have your horses ready.
Şimdi unutma, O'nu Bay Lorry'e saat 08 : 00'de teslim edeceksin.
Now remember, you must get him to Mr. Lorry's by 8 : 00.
Herşeyden önce, böyle sıradışı bir dramda diğerlerine 108 00 : 08 : 18,450 - - 00 : 08 : 22,500 başrol verilmemesinin çok hayal kırıklığı yarattığını belirtmeliyim.
- That's all there is to it!
Sabah 08 : 00'de brifing salonunda uçuş ekibi toplansın.
Set a meeting for combat crew in the briefing room tomorrow at 0800.
Hava saldırısı saat 08.00 itibarıyla iptal edilmiştir.
the air-rald warning is canceled as of 8 o'clock.
Yaklaşık sabah saat 08 : 00'de görüş alanımıza girmesi gerek.
We should sight it about 8am.
Yarın saat 08 : 00'da hedef keşfi için harekete geçeceğiz.
We are to proceed to Area x-ray at 08 : 00 tomorrow to tow targets.
Raporunuzu 08 : 00'da istiyorum.
I expect a full report by 08 : 00.
Sonraki gün de S.S. Carnatic'ten saat 08 : 00'de yol alacak.
He sails on the S, S, Carnatic at 8 : 00 the next day.
Saat 08.00'e kadar dağın tabanına ulaşacağımızdan emin misin?
You sure we'll reach the base of the mountain by 08 : 00?
Saat 08.00 den biraz önce Binbaşı Dabney'i aramak için atla nizamiyeye giderken gördüm...
He rode past the guardhouse looking for Major Dabney shortly before 8 : 00...
Bu ağır işleri yapmaya kalkarsak, tüm suyumuz tükenecek burada tarih oluruz. 685 00 : 59 : 04,370 - - 00 : 59 : 08,792 Bu kadar işi yaparsak şimdiden güçsüz düşeriz ve sonra buradan hiç kimse ayrılamayacak.
This bunch is living on pressed dates with a sip of water once in a while.
" Basque bölgesinde bulunan çeşitli karşıt görüşlü güçler 30 Nisan günü saat 08 : 00'de ortaklaşa bir şekilde genel greve gitme kararı aldılar.
" Various opposition forces in the Basque region... have jointly decided to call a general strike... beginning April 30th at 8 : 00 a.m.
Daha önce yapmam gereken. birşey var 157 00 : 11 : 06,600 - - 00 : 11 : 08,640 Tamam acele etme.
There's one thing I've got to do first.
19'u sabahı saat 08 : 00'de karargaha döneceğim.
I shall return to headquarters at 0800 hours on the morning of the 19th.
Sabah 08 : 00'de bu evi bir daha dönmemek üzere terk ediyoruz.
We shall leave this house forever at 8 in the morning.
07 : 00 - 08 : 00 arası sabah sporu.
07 : 00 to 08 : 00 Exercise.
08 : 30 - 09 : 00 arası kahvaltı.
08 : 30 to 09 : 00 Breakfast
Cumartesi - 08 : 00
Saturday 8 o'clock
Saat 08 : 00'de az önce içeri girdiğinde cesedi bulan o.
- 911. Emergency.
Dinle, saat 08 : 00 ya da 09 : 00 gibi kapıdan bir araba geldiğini farkettin mi?
Listen, you didn't notice a car come through the gate here between like, 8 : 00 or 9 : 00?
Yaklaşık 08 : 00, telefon geldiğinde onunla idim.
About 8 : 00, I was with him when the call came in.
Hizmetçiye göre saat 08 : 00'de yatmak için giyindi, odasında yemek yedi.
According to the housekeeper he dressed for bed at 8 : 00, had dinner in his room.
Neden herkesinki gibi değil? 00 : 08 : 51,490 - - 00 : 08 : 54,390 Neden bir kaç tane Freudcu güzel rüyalar olmaz?
Why can't I be like everyone else?
08, 1 1 56, 1 72, 208, 875. 297 00 : 34 : 19,345 - - 00 : 34 : 21,609 Toplam 51.86
08, 1156, 172, 208, 875.
Kalkış tam sabah 08.00'de.
Takeoff is at 0800.
Bildiğimiz kadarıyla Güneş'e olan mesafesi 00 : 07 : 08,294 - - 00 : 07 : 11,058 galaksideki yaşamaya uygun bir ortamı sağlayan tek gezegen.
Its proximity to the sun provides the only climate in the galaxy comfortably able to support life as we know it.
Yarın sabah saat 08 : 00'de karakola gelin.
At 8 am tomorrow you will report to Lt. Myrna
Pazartesi sabah 08 : 00'e kadar izin.
Dismissed till 0800 Monday morning.
Pazartesi sabah 08 : 00'e kadar aracın başında nöbet tutacaksınız. Geri kalanlar hafta sonu izinli. Gidebilirsiniz!
You'll guard this vehicle until 08 : 00 on Monday morning... and the rest of you got the weekend off.
Günde iki kez. 18.00 ve 08.00'de.
Two a day. 6 : 00 p. m., 8 : 00 a. m.
00 00 : 07 : 08 : 18 "Ne güzel manzara!" diyeceksiniz. 19 00 : 07 : 10 : 07
I'll give you the best room.
08 00 : 07 : 12 : 23 Teşekkür edecek bir şey yok.
A beautiful view! You'll see. Not at me.
02 00 : 07 : 59 : 00 Evet, San Francisco. 05 00 : 08 : 01 : 24 Yokuş yukarı caddeleri, 00 00 : 08 : 03 : 19 tarihi tramvayı ile... 20 00 : 08 : 05 : 06 eşsiz bir şehir. 00 00 : 08 : 08 : 18
With its high hills... the cable cars...
22 00 : 08 : 10 : 13 İnşallah.
What a city! Have you been there? No, unfortunately...
14 00 : 08 : 13 : 10 Ama sonuçta, sinemada ya da 11 00 : 08 : 17 : 21 Söylemek doğru mu bilmiyorum ama
What a pity! But I've often seen it in films... And without bragging, one does read...
22 00 : 08 : 22 : 06 orayla ya da oradaki yerlerle ilgili 07 00 : 08 : 27 : 20 Golden Gate, Alcatraz, 302!
One reads things from over there...
22 00 : 08 : 38 : 14 Neye ihtiyacınız olursa söylemeniz yeter.
Fine, your passport. Anything you may need. Gervasio Losada, manager, at your service.
09 00 : 09 : 52 : 08 Bir şeye ihtiyacınız olursa, beni 09 00 : 09 : 55 : 02
Pesetas and Dollars.
- Sabino'yu isteyin. Dolar 08 00 : 09 : 44 : 19 İyi öyleyse, bu durumda... 20 00 : 09 : 49 : 14 al bakalım peseta ve dolar.
Call me if you need anything.
08 00 : 11 : 21 : 11 O günden beri toplam 12 00 : 11 : 23 : 17 Neyse, bir müşterim
She's your daughter. Well...
08 00 : 12 : 50 : 06 Ve ben de : 07 00 : 12 : 53 : 18 "bahse var mısın?" dedim.
I said : "tonight".
11 00 : 13 : 08 : 14 ve Covina, kıvırcık saçlı,... 15 00 : 13 : 11 : 15 çok güzeldi. - Margarita.
Very pretty.
16 00 : 13 : 14 : 08 Fakat senin kadar güzel değildi.
But not as pretty as you. You've always been the prettiest.
02 00 : 13 : 48 : 08 Teşekkürler.
There's an image I've never forgotten.
13 00 : 14 : 24 : 08 O sırada... 04 00 : 14 : 26 : 10 sen bana seslendin.
Just then... you called me. Helena. You were right behind me.
08 00 : 15 : 27 : 09 Sonra, bir gün..
"Redhead" told me : "Dance with her!".
08 00 : 15 : 41 : 23 Topallamayı tercih ederdim.
Anyway... "Redhead" said :
21 00 : 16 : 00 : 19 Dans ederse beş peseta senindir, 18 00 : 16 : 08 : 14 Böylece sana o meşhur,
"What if she says no?" "You lose, then." "If she dances, the five pesetas Are yours." So that's when I told you that famous sentence.
08 00 : 16 : 18 : 12 Ölüm kalım meselesi.
And without waiting for your answer...