Acayip traducir inglés
9,781 traducción paralela
Jimmy, acayip seksiler!
Jimmy... they're hella hot!
Memişkoların acayip.
Your bazungas are epic stupid.
Tanrım, sözler acayip gaddarca yahu!
Jesus, these lyrics are mean!
Bütün okulun, acayip göründüğü için kimsenin replik yazmadığı o yüzden kendileri bulmak zorunda kalan aktörlerden oluşuyor.
That whole school of yours is just a bunch of actors so janky-looking no one will write lines for them, so you have to make them up yourself.
Acayip mekânmış burası!
This place is nuts!
- Hâlâ acayip eğlenceli.
- Still fun as shit.
Cidden Lexi acayip erken yatar olur da çıkacak olursanız mesaj atın, takmaz o.
Seriously, Lexi goes to bed crazy early, so if you guys are ever going out, just shoot me a text ; she doesn't care.
- Acayip rezil.
Wack as hell.
Lanet olsun, acayip ürkünçmüş yahu.
Dang. That's spooky.
Gök gürültüsü olursa şu acayip sıkı kazağını giydir ona.
Make sure he puts on that super-tight sweatshirt if there's a thunderstorm.
- Bu çok acayip.
- That's so weird.
Acayip ateşli.
Smoking hot.
Ya da acayip derecede rahatsız bir yemek.
Or a very uncomfortable dinner.
Size çok acayip bir şey söyleyeyim mi?
You want to know something crazy?
Çok acayip bir yürüyüş şeklin var.
You just have a very bizarre gait.
Acayip para kazanmışlar.
They made some serious cash.
İşte bu yüzden acayip başarısız olacaksın.
And that is why you will ultimately fail.
Evet, hem de acayip farklı.
Yeah, real different.
Acayip basit bir şey ya.
It's super easy, man.
Acayip kötü menajerlerim var ya.
Dude, I got the worst agents, man.
- Çok acayip ya.
This is insane.
- Ürün acayip bir şey.
Shit is incredible.
Ben denizaltı filmlerini severim acayip severim hem de.
I love submarine movies.
Acayip seksi.
Super freaking hot.
Öfke acayip bir şey.
Anger's a funny thing.
Bu elemanlar acayip hızlı çoğalıyorlar.
I mean, these guys replicate like nobody's business.
- Çok acayip oğlum.
- It's crazy, bro.
Çok acayip.
That's crazy.
Parmesanlı sandviçler acayip lezzetli.
Get ready. These Parm sandwiches are delicious.
- Acayip tatlılar.
- They are crazy nice.
Rolü alış hikayem çok acayip.
Yeah. Pretty crazy story.
Acayip sıkıcı bir hikayeymiş.
That's a pretty boring story.
Kız acayip çekici.
She's smoking hot.
Acayip çekici.
She's so hot.
Ya acayip dürüst olursam?
What if I'm just super honest?
Acayip kabaca.
It's totally rude.
Acayip eğlenceli.
It's so fun.
Acayip gizli Father John Misty gösterisindeyim.
I'm here at the super secret Father John Misty show.
Evet, acayip eğlenceliydi.
Yeah. It was hysterical.
Acayip manyak olur.
That'd be pretty nuts.
Acayip kafası karıştı.
He was very confused.
Şu an acayip yalnızım da.
I'm really alone right now.
- Şu anda iri bir adam oraya giriyor ve acayip heyecanlı görünüyor.
Well, I mean, a large man is walking in there right now, and he seems super excited.
- Acayip sertçe vuruyoruz.
We're hitting it so hard.
Tamam, mükemmelmiş. Seni acayip kıskanıyorum.
Fine, it's amazing, and I'm extremely jealous of you.
Evet, acayip komik bir hikaye anlatmak istemiş de.
Oh, yeah, he just had to tell me this super funny story.
Ama hepimizi en acayip şekilde baya bir zengin edeceğimin garantisini istiyor musun?
But you want assurances I'ma do my damnedest to keep us all fat and filthy rich?
Acayip hem de.
Like, stupid hot.
- Çok acayip.
That's crazy.
Acayip bir şey bu ya.
Mmm. You guys, that is so good.
- Evet, acayip tuhaf oldu.
This is-