And traducir inglés
3,600,441 traducción paralela
- Ve ben de seni koruyordum.
- And I was protecting you.
Griffin Dunne, Rhinebeck'te oturuyordu yani bir saat 15 dakikada Manhattan'a gelebilir, demek.
Griffin Dunne lived in Rhinebeck and could be in Manhattan in an hour and 15 minutes!
Şehirdeki tüm kast yönetmenleri de bunu bilir, sen nasıl bilmiyormuş gibi yaparsın?
And every fucking casting director in town knows it, so how dare you pretend not to?
Sanırım el ele tutuşmaya uzun süre önce karar verdiniz, sonra "Ne yapsak da şu ellerimizi bıraksak?" dediniz.
My guess is, you made the choice to hold hands a long time ago, and then you're like, "How do we break this holding hands thing?"
Sanırım en çok sizi özleyeceğim asma kattakiler ve balkondakiler!
But I guess I'll miss you most of all, mezzanine and balcony!
Hanımlar ve beyler, Gil Faizon'un kendi yazdığı yeni şovun tadını çıkarın.
[theme music plays ] [ Gil] Ladies and gentlemen, please enjoy Gil Faizon's new show that he wrote himself,
Merhaba, Parktaki Gilspeare'a hoş geldiniz.
Oh, hello and welcome to Gilspeare In The Park.
Bugün Romeo ve Jüliet'i oynayacağız, ben Gil Faizon, o şeref bana ait, Romeo rolünde ve Jüliet rolünde, rakun Lisa.
Today, we're doing Romeo and Juliet, with me Gil Faizon, charmed I'm sure as Romeo, and as Juliet, we have Lisa, the raccoon.
Tisch Akademisi'ndeki yurt odana gidebiliriz ve değişken cinsel yönelimler hakkında konuşabiliriz.
We could go to your dorm room at NYU Tisch and talk about gender fluidity.
311 grubu beni aradı ve artık rakunlarla seks yapmamamı söyledi.
Yeah, well the band 311 called me and said I can't fuck raccoons anymore.
- Ve Gil, o şeref bana ait.
- And Gil, charmed I'm sure.
Hayatını değiştirecek bir iş fırsatı konusunda yalan söylediğim için ve 40 yıl boyunca seni ezdiğim için özür dilerim.
I'm so sorry that I lied to you about a life-changing voice-over opportunity, and then bullied you for 40 years.
Tekrar New York City'de Gil ve George'un takıldığı lokantadayız ama uzun zaman geçtiği için her şey değişmiş durumda.
We're back in Gil and George's big midtown New York City diner, but a lot of time has passed, everything's different now.
Gil ve George yıllardır görüşmemiş.
Gil and George haven't seen each other in many years.
Tony sürekli uyuşturucu tedavisine girip çıkıyor ama Gil onu yargılamıyor.
Even though Tony's in and out of rehab, but... Gil doesn't judge him.
Baksana artık Hollywood'da çalışıyorsun ve büyük bir yıldız oldun.
And look at you now, you're in Hollywood and you're a big star.
Doğrusunu istersen ikimiz hakkında.
Frankly, it's about me and you.
Ton Balığı Tony, Çok Fazla Ton Balığı, rakunlar, ve hayatına bir yön vermekten bahsediyor.
Well, Tony Tuna and Too Much Tuna and raccoons, and finding your way in the world.
Banliyöde yaşayıp çalışmak için şehre gelenleri saymıyorum tabii.
And that's not even counting... the commuters.
Tatlı Rosalie Ne Alırsan Beş Sent'te çalışıyor
♪ Sweet Rosalie She's workin'at the five and dime ♪
Kastım, Birleşmiş Milletler ve dünya devletlerinin örtbas ettiği şey... Dahil olduğunuz bütün o askeri operasyonlar.
I mean what the U.N. and world governments have covered up, all those military actions you were involved in.
Bu da akabindeki sene, 1966'da
And this one was taken the following year,
Daha sonra aynı yıl Ege Denizi'nde volkanik bir ada aniden patladı ve battı.
And later that year in the Aegean Sea, a volcanic island suddenly exploded and sank.
Ne zaman bir çatışma ya da kriz ortaya çıksa, sizinle de birçok defa göz teması kurulmuş. Ve her defasında, tam da şimdi olduğu gibi görünüyorsunuz.
Whenever some kind of conflict or crisis has occurred, there have also been multiple sightings of you people, and in every case, you looked exactly the way you do right now.
Olağanüstü bir zeka ve telepatik güçler sergiler.
Possesses prodigious intelligence and telepathic powers.
İnsanüstü görme ve işitme yeteneği sergiler.
Possesses superhuman sight and hearing.
Çelik gibi bir vücudu vardır ve insanüstü kuvvet sergiler.
Possesses a steel-like body and superhuman strength.
Ve son olarak, 009. Joe Shimamura. Japon uyruklu.
And finally 009, Joe Shimamura.
Gelişmiş cyborg teknolojisinin 1960'larda halihazırda bulunmuş olmasına inanmak çok güç. Gerçek şu ki, sizin olduğunuz şey tam da bu!
It's hard to believe the technology for advanced cyborgs already existed in the sixties, and yet the truth is that's exactly what all of you are.
Bizler alıkonduk ve değiştirildik.
We were abducted and changed.
Bilim ve sibernetiğin yardımıyla insan kapasitesini arttırmaya yönelik bir araştırma yaptığım izlenimi içindeydim.
I was under the impression that I was doing research to augment human capabilities through science and cybernetics.
Bizi kanatları altına aldı ve birlikte onlara karşı savaştık.
He took us under his wing, and together we fought back against them.
Çünkü şu anda önünde gördüğün varlık Kara Hayalet dediğiniz şeyin sadece bir hücresinden ibaret.
And that's because the being you see before you is nothing more than a single cell of what you call Black Ghost.
Neden?
And why?
Kara Hayalet, insan ruhlarında gizlenen şeyden yapılmıştır. İnsanoğlunun kötü ve çirkin arzularından yaratılmış bir canavardır.
Black Ghost was created from what lurks inside human souls, a monster created from the malice and unseemly desires of humans.
Bunun doğru olduğunu varsayarak, Kara Hayalet'i yok ettikten sonra neden sen ve adamların savaşmaya devam ettiniz?
Assuming this is all true, after you destroyed Black Ghost, why did you and your people continue fighting?
Anlarsın, yardım edebileceğimizi biliyorduk, o nedenle şüpheli taraflarla savaştık ve uluslararası anlaşmazlıkların ardında gizli operasyonlar yürüttük.
You see, we knew we could help, so we battled suspect parties and led covert operations behind the scenes of international conflicts.
New York'taki Birleşmiş Milletler genel merkezinde büyük güçlerin silah stoklarını azaltmasıyla ilgili bir toplantı yapılmıştı. O toplantıdan sonra işler kötüye gitti.
At United Nations headquarters in New York, a meeting was held concerning major powers reducing their armaments stockpiles, and it was afterwards that things went south.
Her ne kadar, 21. yüzyıla girmiş olsak da dünya daha önce olduğundan çok daha istikrarsız ve tehlikeli bir yer.
Although, we've entered the 21st century, and the world is now a more unstable, dangerous place than it has ever been before.
Peki ya birkaç yıl önceki küresel terörizm saldırısı? Koruyucular'ın yaratılmasını tetikleyen saldırı?
And what about the global terrorist attack a few years ago, the one that triggered the creation of those very Guardians?
Ve bizi yalnız bırakmıyorsun?
And then just leave us alone.
Çok parlak ve çok saygın bir adam.
A brilliant and well-respected man.
Babam da sizleri beğeniyor ve hayranlık duyuyordu. Bana sizin dışınızda hiç kimsenin bu düşmanı gölgelerden sürüyerek çıkarıp yenemeyeceğini söyledi.
My father admired and worshipped you all, and he told me that no one but you could drag this enemy out of the shadows and defeat them.
Farklı saç tipleri ve imajlar ama bu aynı kişi.
Different hairstyles and facial hair, but that's the same person.
Ama paylaştıkları ortak bir özellik var : Ölümsüzlük.
Their race and nationality vary, but there's one specific trait that they share, immortality.
Bu insanlar, yüzyıllardır aramızda fark edilmeden dolaştılar. Dur bakalım.
For centuries now, these people have wandered among us unnoticed and undetected.
Yeterince tuhaf, vampirleri andırıyorlar gibi.
Strangely enough, they seem to be not unlike vampires.
Vakfı kapattığımızda, hepimiz kendi yolumuza gittik. Hepimiz bir süreliğine kendi memleketlerimizin özel kuvvetlerinde, istihbarat teşkilatlarında falan çalıştık.
After we closed down, we went our own ways, all working for a period of time in our respective home countries, special forces, intelligence, and the like.
Bugüne kadar birinin emri altında da savaşmadık.
None of us became one by choice, and we haven't been fighting under anyone else's orders either.
Ya sonra?
And then?
Daha şeytani ve zalimler.
Dracula look tame. They're far more cunning and inhumane.