Artık traducir inglés
284,354 traducción paralela
Artık mülakata hatta randevuya giderken giyecek bir şeyin var.
Now you have something to wear to interviews... maybe even on a date.
İnsanlar artık randevularda takım giyiyor mu bilmiyorum ama belki tiyatroya giderken giyebilirsin.
I know people don't wear suits on dates anymore, but maybe if you go to a play or something.
Yorgun ve perişan olmaya hazırsın çünkü artık bir iş arıyorsun.
Well, get ready to be exhausted and miserable,'cause you are so getting a job now.
Size güzel bir fırsat sundum, defalarca uyardım ama artık yeter.
I gave you plenty of chances, I warned you over and over again, and now it's done... it's over.
Artık yeni ev adresim bu havuz!
My new home address is this pool!
- Yok artık.
No way.
Sana dostum diyebiliyorum çünkü artık hocan değilim.
And I can call you brah'cause I'm not your professor anymore.
Hadi artık Mike.
Okay, now, come on, Mike.
Artık beş yaşında değil.
Well, look, he's not 5 anymore.
Artık sırt ağrısı yok.
No more back pain.
Büyü artık Axl!
Grow up, Axl!
23 yıl eğlendim ama artık bitti.
I had fun for 23 years, but it's over now.
Artık beklemekten rahatsız olamayacağıma karar verdim, Bu yüzden eski moda şekilde şarj ettim Ve anlarda tekrar yola çıktı.
... I decided I couldn't be bothered to wait any more, so I recharged the old-fashioned way and, in moments, was back on the road.
Artık hükümetten 5.000 £ alamazsın.
You don't get £ 5,000 from the government any more.
Gerçekten değil artık.
It really isn't now.
Artık birçok kural var Ve çok sert cezalar. Bazılarını burada aldım.
There are now very many rules and many stiff punishments.
Söylemeliyim, çok sevindim Artık sınırlanmış olmasına rağmen, yeteneklerinizi sürükleyerek, Çünkü benim bir oyun arkadaşım olduğu anlamına geliyor
I have to say, I'm delighted that you now have, albeit limited, drifting skills, cos it means I have a playmate, as this short montage from the last 12 weeks shows.
Ne yani, artık iş yapmayacak mısın?
So what, no more jobs?
Artık benim sıram.
So now it's my turn.
Ben artık yokum.
Sure. I'm done.
O kabusu atlattım artık.
The scary dream... now I'm done with that. I won't dream it anymore.
Artık elimi tutmayacak mısın?
You're not going to hold my hand now?
- Bıktı demek artık.
- He grew tired of it.
- Yeter artık.
Stop it already!
Kesin şunu artık. Anlaşamıyorsanız ayrılın gitsin.
If it's not meant to be, just break up.
Artık günümüzde hizmetçisine teyze diye seslenen kaldı mı?
Who calls household helpers ajumma these days?
Artık Joon Jae'yi sen büyütmek zorundasın.
You have to raise my Joon Jae now.
Onunla ilgilendiğin için sağ ol, ama artık yapmana lüzum yok.
Thanks for carrying it for her, but you don't need to do that any more.
Bundan böyle yavaş yavaş ağlarsın artık.
Let's slowly cry a lot from now on.
Artık tüm gerçeği biliyorsun, beni daha önce hiç böyle görmemiştin değil mi?
You know all of the truth, so you probably can't see me the same way as before, right?
Ama artık çok geç, ben öğrendim çünkü.
But it's too late, because I found out.
Ya duygularım değişirse ve artık seni sevmezsem?
What if I change my heart and don't like you anymore?
Neyse, artık beni duyabildiği için üstümdeki yük kalktı.
Anyway, I feel less burdened now that Heo Joon Jae can hear me.
Artık burada doğru düzgün yaşayabilirim.
It's like I can now live properly here.
- Kim artık DVD izliyor ki?
I don't know.
Bebek gibi davranmayı bırak artık ya. Paraya ihtiyacım olduğunu biliyorsun.
You know I need the cash.
Yani artık burada mı uyuyacaksın?
Yeah. Is that cool?
Artık ben öyle biri değilim.
That's not who I am now.
- Evet? Artık payını istemiyorsan, bizim için sorun değil.
You really don't want your cut anymore, it'll be fine with us.
Artık sadece Javi'den kaçmıyorsun, benden de kaçıyorsun.
Not only are you on the run from Javi, now you're on the run from me.
Artık bir yalancı olduğunu biliyorum.
Now I know you're a liar.
Artık bana yalan söyleyemeyeceksin!
You ain't lying'to me anymore!
Artık güvendesin, tamam mı?
You're safe now. Okay?
Gelmedi. Artık kaçmıyor.
She's not running things anymore.
Artık sen değilmişsin gibi geliyor.
It's like I don't know you anymore.
Artık planlıyor.
Well, he does now.
O artık büyüdü.
He's a grown-up.
Artık yetişkinsin.
You're an adult.
İş işten geçti artık.
This has gone way past that now.
Unutma, Javi artık küçük bir çocuk değil.
Just remember, Javi is not a little kid anymore.
Duvarı onarmak en az 10 bin tutacak artı çocuğa ve kız arkadaşına yaptığın saçmalıklar var.
It's gonna cost at least 10 to fix the wall, plus the bullshit with the kid and the girlfriend.
artık yeter 112
artık değil 377
artık biliyorum 66
artık bitti 204
artık bilmiyorum 31
artık istemiyorum 47
artık yok 173
artık özgürsün 32
artık dayanamıyorum 176
artık çok geç 412
artık değil 377
artık biliyorum 66
artık bitti 204
artık bilmiyorum 31
artık istemiyorum 47
artık yok 173
artık özgürsün 32
artık dayanamıyorum 176
artık çok geç 412