Atm traducir inglés
9,389 traducción paralela
Biri cesedi nehrin çok yukarısına atmış.
Somebody tossed the body into the river from way upstream.
Hammer'ın da kafası atmış tabi.
Darko : Hammer's pissed about it.
Görevin gizliliğini tehlikeye atmış olurdum.
That would have defeated the whole need-to-know thing.
Sonraki gün atm'ye gittim.
Next day I head to the ATM.
Sadece bu dosyada, atm Atf oluyor.
Only in this case, the ATM is the ATF.
Hayır. Eğer onu kızdırırsak, gelecekteki tüm ceza davalarımızı riske atmış oluruz. Hayır.
No... if we piss her off, we put all our future criminal cases at risk.
Taksici olaydan sonra camdan dışarı atmış olabilir.
Could be the cabbie threw it out the window after he did this.
- Belki biraz şarteli atmıştır?
- Bit freaked out, I guess?
Bu mektubu yazıp, iş listeme... tik atmışım, bunu anlayabiliyorum.
I can easily see writing that letter and putting a check in there.
Betin benzin atmış da.
Pack it up!
Bir düşüneyim dememiş, nereden duyduğunu kimin sorduğunu sormamış. Hemen kestirip atmış.
He didn't say, let me think or ask you where you heard the name or who asked about it, he just shut you down.
Çavuş Odelle Ballard Africomm'dan bir memura askeriye öldü dedikten 14 saat... -... sonra bir mail atmış.
Sergeant Odelle Ballard sent an email to an officer at Africom 14 hours after she was reported dead by the U.S. military.
Betin benzin atmış.
You look pale.
- Mail atmış. Okumadım.
She sent me an e-mail.
Her zaman kadınları öne atmış ve ceza yemekten kurtulmuş.
Always carried out by women and he's escaped prosecution every time.
Ivan'ın parasını çöpe atmışsın bence.
I think you might have wasted Ivan's money.
Suç atmışmış.
As if that's not bad enough.
- Parayı çöpe atmıyorum ki.
- It's not a waste.
Ne trafik, ne ATM veya özel.
Yeah, no cameras either. Traffic, ATM or private.
Gözü pek bir şekilde Goliath'ı yenen "oğlun". Ondan sonra Kral onu kaleden aşağı atmıştı.
Your "son" who so bravely defeated Goliath, but then the King threw him from the tower.
- Şaka yaptığımı mı sanmıştın? Gibbs'le ikimiz dost olma yolunda ilk adımı atmış olabiliriz ama ben çete dediğimde hepinizi kast ediyorum.
Look, guys, um, maybe Gibbs and I are starting to become buddies, kind of, but, uh, when I say "the gang,"
Luke odasından çıkmadan önce çöp kutusuna atmış.
Luke trashed his room before he left.
- Kısa süre önce atmış olmalı.
He probably tossed it recently.
Oradan gitmemiz için can atmıştır.
I expect he was longing for us to go.
Bir sigortası falan atmış olmalı.
A fuse must've blown or something.
Cevabını bana mesaj atmıyorsan çok kabalık ediyorsun.
Okay, unless you're texting me the answer, you're rude. Wha...
Londra'daki kız kardeşim mesaj atmış.
My sister in London is texting me.
- Kıza yem atmış kesin.
- He must've lured her there.
O parayı alırsan, kancalarını üstüne atmış olur.
You take it, he'll have his hooks in you.
Sana bankamatik olarak kullanıldığını söyleyen arkadaşınım.
I'm the friend telling you you're being used as an ATM machine.
Taşaklarında üç senedir bekleyen onca atmık, hiç de sağlıklı değil.
Three years worth of backed-up jizz in your balls is not healthy.
Tamam da, mesele taşaklarımdaki atmık değil.
Yeah, but it's not about the jizz in my balls.
Mesele, beynimdeki ve yüreğimdeki atmık.
It's about the jizz in my brain and in my heart.
- Yüreğimdeki atmık diyorum Jimmy. - Artık eve gidebilir miyiz ya?
The jizz in my heart, Jimmy.
- Umarım o mektubu atmışsındır. - Henüz değil.
- I hope you've thrown away that letter.
Richard, resmen betin benzin atmış.
Richard, you look positively ghastly.
Bakın... bunu söylediğime inanamıyorum ama sakın Victoria kendini öldürüp suçu Emily'nin üzerine atmış olmasın?
Look... I can't believe I'm saying this, but, um... What if Victoria killed herself and made it look like Emily did it?
Yeni teçhizat satın alıyor, hiç kimseyi işten atmıyor oysa ki kayıtlar bile iflas ettiğimizi söylüyor.
He's buying new equipment, laid no-one off, yet the books say we're breaking even.
- Ne oldu? - Dadı aradı. Luke ilk adımlarını atmış.
- The nanny called, and Luke took his first steps.
Komiserim, devriyeden telefonu aramasını istedim. - Takip sırasında atmış olabilir.
Lieutenant, I've asked patrol to search for the phone.
Mesaj atmıştı ama ben görmezden gelmeyi seçtim.
She didn't? It was subtext, that I'm choosing to ignore.
- Her neyse, memurlar telefonunu Bronx'daki bir barın yanındaki çöpün içinde buldular... -... muhtemelen oraya da kaçıranlar atmıştır.
- Anyway, uniforms found the phone dumped in a trash can near a bodega in the Bronx, probably tossed there by her kidnapper.
Atalarımız, Romalıları bu topraklardan atmıştı.
Our ancestors drove the Romans from this land.
Geri adım atmış demek ki.
I take it that means he backed down.
Menajerim e-posta atmış, Three Buddies'e seçilmemişim.
My agent just emailed me and said I didn't get Three Buddies.
Bu yerlilerin tepesi fena atmış!
Man, those natives are pissed!
İnmesi için bir tekme atmış.
Someone had to kick the release.
Rodney'in ayakkabılarından hiçbiri botla uyumlu olmadı ama onları atmış da olabilir.
None of Rodney's shoes matched our wafflestomper print, but he could've ditched'em.
Hangisi atmıştı golü?
Which one was he?
Çünkü bunu yaparsam kızı büyük tehlikeye atmış olurum.
Because doing so places her in imminent danger.
İşbirliği yaptığı sürece.Telefonunu otoparkta atmış.
Have you heard from Jimmy? His phone's dead. Haven't you heard from him?