Atın silahları traducir inglés
987 traducción paralela
- Atın silahlarınızı.
Lay down your arms.
- Atın silahlarınızı.
- Throw down your guns.
Atın silahlarınızı.
Drop them.
Atın silahları!
Drop'em!
Atın silahları.
Put that down.
Atın silahları!
Drop them!
Mahkumlar, kendi gardiyanlarını, silahları ile beraber yakaladıklarında,... Aynı zaman, kendi özgürlüklerini de yakalamışlardı.
But at times the prisoners captured their own gaolers, with weapons seized at the same time as their freedom.
" Silahlarını doğrultarak...
" At the point of drawn guns,
Silahlarınızı atın!
Throw your gun out!
Silahlarınızı denize atın ve oradan çıkın.
Throw your guns overboard and come down out of there.
Tek güvenli yol, silahlarınızı çıkarmak... ve idam mangası gibi aynı anda ateş etmektir.
The only safe way would be for all of you to drag out your cannons... and bang away at the same instant like a firing squad.
Çetenin reisi bir çift 45.lik silah taşıyormuş. bakın şunun silahlarına.
There's some of your.45's and the headman himself, look at his guns.
Ayrıca silahlarınızı ofise bırakabilirsiniz.
Oh! Might as well drop off your guns here at the office!
Eğer altınımı istiyorsan bana Crazy Horse ve Kuzeydeki Siyunun Little Big Horn'da savaştığı silahları getir.
If you want my gold, bring me the guns with which Crazy Horse and the Sioux of the north! made their war at the Little Big Horn!
Kafası tek bir şeyle meşgul olan bu askerin sonu 23 Ekim 1942 akşamı saat 09 : 30'da El Alamein'de, İngiliz silahlarının 6 mil ötesinde başlar...
The beginning of the end for this single-minded soldier... came at 9 : 30 on the evening of October 23, 1942... when at El Alamein six miles of British guns...
Silahlarınızı atın.
Drop your gun.
Silahlarınızı atın!
Throw out your guns!
Diğer nöbetçiler ele geçirilecek olanları gözetliyorlar. Silahlarını yüzükoyun pozisyonunda onlara doğrultuyorlar ve kendinden geçme başlıyor.
Other sentries watch over those who are going to be possessed, aiming their rifles at them, in standing-up prone position... and the trance starts,.. slowly..
- Silahlarınızı buraya atın.
- Throw your guns out here.
Silahlarını at.
Drop your guns.
Silahı olanınız varsa, silahlarınızı yere atın!
Any guns? Put them on the ground!
Allison, sen ve adamın o ahırda ölmek istemiyorsanız silahlarınızı atın ve dışarıya çıkın.
Allison, unless you and your partner want to die in that stable, you'll throw out your guns and come on out.
Hepiniz silahlarınızı atın ve aşağıya inin.
You all drop your guns and come on down.
Tüm silahlarını ona doğrultmak,.. ... hakkı olan bir şeyi alması için yalvartmak,..
To turn your weapons on him, to... to make him sit up and beg at the whispered promise of what was his by right anyway.
Bu silahları atın gitsin, hiç bir işe yaramazlar.
Throw these guns away, they won't do you any good.
- Silahlarınızı atıp hemen dışarı çıkın.
- Drop your weapons and come on out.
Eski kiliseyi işgal edenler, buradan derhal gidecekler tüm silahlarını ve cephanelerini geride bırakacaklar.
All occupants of the mission will leave at once, leaving all arms and ammunition behind them.
Silahlarınızı atın.
Throw away your weapons.
Silahlarınızı suya atın!
Throw your guns in the water!
Silahlarınızı atın! Tutuklusunuz!
Surrender!
Silahlarınızı atın. Yoksa sihirli sopamı patlatırım.
Weapons road, otherwise speaks my magic stick.
Silahları atışa hazırlayın!
Unlimber the guns!
Silahları sınırda yakaladılar ve ülkeye girmene izin mi verdiler?
They found the arms at the border, and they let you in the country?
Silahlarınızı atın.
Drop the gun belts.
- Silahlarınızı yere atın.
_ Throw your guns on the ground.
Birer megatonluk silahlar kullanarak yapılacak böyle bir saldırıya... ufak çaplı denebilir. Çünkü bunlardan 5 ile 10 kat daha güçlü... savaş başlıkları ile... uçaktan atılan bombanın kullanılma olasılığı oldukça yüksektir.
Such an attack, using weapons of one megaton, could be described as minimal because it's now more than possible that missile warheads or free-falling bombs of between 5 to 10 times that power would be used instead.
Silahlarınızı atın ve dışarı çıkın yoksa ateş açacağız.
Throw out your weapons, and come on out now or we'll open fire.
Silahlarınızı atın ve dışarı çıkın.
Throw down your guns and come out.
Bu noktada, silahların zarar görmesi sizinde zararınıza olur.
At this point, the destruction of the weapons is also in your interest.
Silahlarınızı atın ve ellerinizi indirmeyin.
Drop your weapons. Hands up!
Silahlarını dolaba bırakmalısın.
You have to leave your weapons at the wardrobe.
Bu genç yiğit lider... " " silahlarını Sezar'ın ayaklarına bırakmaya zorlandı. "
This valiant young leader... was forced to lay down his arms at the feet of Caesar.
Şefim Vercingetorige'in silahlarını Sezar'ın ayaklarına attığı gibi bende silahımı... senin ayaklarına atıyorum. Hadi, teslim oluyorum. Ziyan edecek vaktim yok.
I toss my weapon at your feet as Vercingetorige, my chief, tossed his... at Caesar's feet, come on, I'm surrendering. I've got no time to waste!
Silahlarınızı atın yoksa onu öldürürüm!
Drop your guns or I'll kill him!
Silahlarınızı atın!
Throw down your arms!
Atın silahlarınızı.
Drop it.
Silahlarınızı atın.
Drop your weapons!
Bu yüzden ben diyorum ki evde silahlarınızı bırakın.
So I say, leave the guns at home.
Silahlarınızı atın! Yoksa hepinizi gebertiriz!
Throw your weapons or we'll kill you!
İsyancılar. barış düşmanları! Atın ellerinizden hışımla sallanan silahları.
Rebellious subjects, enemies to peace, throw your mistempered weapons to the ground...
Silahlarınızı atıp ellerinizi kaldırın.
Drop your guns and raise your hands.