Babam mı traducir inglés
15,843 traducción paralela
- Babam mı?
- Dad?
Babam mı o?
- It's David.
Sanırım babamı öldürdü.
I think he killed my father.
Göklerdeki babamız adın kutsal kılınsın! Gökte olduğu gibi, yeryüzünde de senin istediğin olsun! Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi sen de bizim suçlarımızı bağışla.
Amen, evil from us deliver but temptation into not us lead and us against trespass who those forgive we as trespasses our us forgive and bread daily our day this us give heaven in is it as Earth on done be will thy come kingdom thy
Babamın dört kız evladının en küçüğüyüm...
I'm the 4th of 4 daughters...
Bunu sekiz yaşındayken babam için yapmıştım.
I made it for my father when I was eight.
Müdür Toby, sanırım babamın gey olduğunu söylemiştim, değil mi?
Principal Toby, I think I've told you that my father is gay, yes?
Tamam, Keith, gerçekten bilmiyorum eğer onunla sadece öpüştüysen neden babamın cüzdanı pantolonundan düştü siz insanlara gerçekten güvenmemeye başladım.
Okay, Keith, well, I don't really know why my dad's wallet would've fallen out of the pants he says he was removing if you just kissed, so I'm starting to feel like I can't really trust any of you people.
Selam anne, babam burada mı?
Hey, Mom, is Dad around?
Babamın zaferini teyit ettikten sonra burada buluşalım.
Once I've confirmed my father's victory, we meet here.
Babam mı?
My father?
Rayburnler gerçek mi yoksa babamın söylediği başka bir yalan mı görmek istedim.
See if the Rayburns were actually real... or if they were just another lie my dad told me.
Annem, Julie ve ben küçükken babamın bizim bakımımızda ona çok yardımcı olduğunu söylemişti.
My mother told me that when my sister Julie and I were young, my father was very involved in helping her take care of us.
Babam peruk taktığımı sandı.
My dad actually thought I was wearing a wig.
Babam kariyer değişikliği yapma arzumu büyük bir anlayışla karşıladı, bana yardım bile etti, beni yönetmen olarak eğitti.
My dad was very sympathetic about my desire to make a career change and even helped me, trained me as a director.
Babamı aramamıştım bile.
I didn't even call my dad.
Sonra Martha'yla geçirdiğim herhalde hayatımın en zor dönemi olan 18 ay boyunca babam ve Susan beni desteklemek ve güç vermek için her adımda yanımdaydılar.
Yeah. And in the next 18 months of my life with Martha, which were, you know, probably the most challenging possibly in my entire life, my dad and Susan were there every step of the way to support me and keep me going.
Babam bir süre önce vefat etti, annem de geçen yıl vefat etti küçük kardeşim Tina ile, hayatımın aşkıyla kalıyorum.
Well, my dad passed a while back, and my mom passed last year, so it's just me and my little sister, Tina, the love of my life.
Hadi gidelim. - Gerçek babamı hiç tanıyamadım.
No, I never really knew my biological father.
Babam bana yıllar önce, ırk konusunu kullanamayacağımı söylemişti.
My dad told me way back that you can't use race.
Geçmişimiz yüzünden, babamı getirdin diye sana incelikte bulunacağımı mı sandın?
You thought, because of our history, bringing my father, this would afford you some kind of a fucking courtesy? No.
Bazı şeyleri halletmelisin ve biliyorsun ki bi işe ihtiyacım var. Babamın ofiste yardıma ihtiyacı var.
I think you need to figure stuff out, and, you know, I need a job.
Babam oraya girmemem gerektiğini söyledi!
Daddy said I'm not supposed to go in there!
Bak, hayatım boyunca geçirdim. Babamın babam olup olmadığını anlamaya çalışıyorum. Burada öldürülen birçok kişiden biriydi ve...
Look, I spent my whole life trying to figure out if my father was one of the many that was murdered here, and...
Yapamam Ben babamı bekliyorum.
I can't. I'm waiting for my dad.
Babamın eşyalarında mı?
- Uh... - In my dad's stuff?
- Babam kızmaz mı?
Won't Dad be mad?
- Bir daha asla babamı göremeyeceğim.
I'm never gonna see my father again!
Kanepede uyuyakalmıştım ve babam beni uyandırıyordu.
I fell asleep on the couch and he woke me up.
Babamızı asan cellatla mı?
The same man who hanged our father?
Babamın en sevdiği yemeği yapalım- - pankek ve milkshake.
And Dad's favorite dinner- - pancakes and milkshakes.
Babam yanımıza taşınsa olmaz mı?
Can't Papa move in with us?
Anne babamın bana miras bırakmayacağı için bırakmıyorum.
I'm not leaving because my parents threatened to cut me off.
- Gidip babamı çağıracağım.
- I'll go get my dad. - No!
Ama babam kazanırsam yiyebileceğime söz verdi ve kazandım.
But Dad promised I could have some if I won and I did.
Babam aradı mı?
Did Daddy call?
Babam öylece sana gelip cinayeti itiraf mı etti?
Did Dad just come to you and confess the murder?
Babamız pek yanımızda olamıyordu.
Our dad wasn't around much.
Paul askere yazıldığında 10 yaşındaydım. Babamın yolunda ilerlemek istedi.
I was only 10 when Paul enlisted, decided to follow in our dad's footsteps.
Babam burada mı?
Is Dad here?
Babam bir trenden inip şarkımı duyana ve koşarak gelene kadar metroda keman çalacaktım.
I would play my violin in the underground until he stepped off a train, heard my song, and came running.
Rusya'dan ayrıldığımdan beri her gün babamı nasıl bulacağımı düşünüyorum.
Ever since I left Russia, the only thing I've thought about every day is how to find my father.
"Babamı bulacağım."
- "I'm going to find my father." - Uh-huh.
Annem ve babam benim en iyi arkadaşlarım.
Mom and Dad are like my best friends.
Babam "Git, çiftçiye sor" derdi. Ama çok korkardım.
My dad would say, "Go and ask the farmer." But I was too scared.
Babam boktan bir beceriksiz olduğumu düşünüyor.
My dad thinks I'm a fucking loser.
Oberlin'de okudum ucube falan değilim, ama babam eşcinsel, belki genetiktir...
I went to Oberlin, so I'm not, like, a monster, but my dad's gay, so there might be a genetic...
Babam bir gün yarım tavuk budu getirdi.
One day my dad brought home half a chicken leg.
Babam beraber çalıştığımızı duyunca sevinecektir.
My pops will be glad to hear we're working together. Great.
Yarın seni havaalanından ben almaya geleceğim çünkü annem ve babam meşgul.
I'm picking you up from the airport tomorrow'cause Mom and Dad are busy.
Babamın neredeyse ölmek üzere olduğunu bir kenara bırakırsak bu hayatımın en güzel günü.
Just aside from my father almost dying, this is the best day of my life.