Bayılıyor traducir inglés
2,097 traducción paralela
Fotoğraflarını göstermeye bayılıyor.
He loves showing you off.
Hayır ama buna da bayılıyor değilim.
Not really. But, you know, I'm not really loving this, either.
- Ben de bayılıyor değilim.
I'm not loving it, either.
- Esau, Elvis'e bayılıyor.
- Elvis? - Esau loves Elvis.
Bu arada Paul'un sınıfındaki en havalı kızlar ona bayılıyor, tamam mı?
By the way the best chicks from paul's classes have the hots for him, okay.
- Hayır. Bize bayılıyor.
No, she loves us.
Bir şeyi bitiriyorsun, herkes bayılıyor, tam o anda sanki onu yapan başkasıymış gibi gelmeye başlıyor.
You finish something, you find out everyone loves it right around the time that it feels like someone else did it.
Evde Amerikan aksanı ile konuşmaya çalıştığımda, kocam buna bayılıyor.
- What kind of briefing was this? I'm sorry, Mr. Noh.
- Yuvarlanmaya bayılıyor.
He loves rolling around.
- Bunu söylemeye bayılıyor.
Oh, he loves to say that.
Arkadaşımız Pepper temalı partiler düzenlemeye bayılıyor.
Our friend Pepper loves to throw theme parties.
Gloria sağ olsun ilişkimizdeki en ufak olayı bile kutlamaya bayılıyor.
Gloria - god love her - - Likes to celebrate every possible milestone In our relationship - -
Parker o programa bayılıyor.
Parker loves that show.
Kostümlere bayılıyor,... o zaman ben de kostüm giyerim.
He loves to dress up in costumes, then I'm gonna put on a costume.
- Ama buna herkes bayılıyor.
But people love them.
Hatunlar bayılıyor.
Chicks love'em.
Futbola bayılıyor aslında.
He loves football.
Birileri kendine amma da bayılıyor.
Oh, someone loves their self so much, you know?
Kızlar buna bayılıyor olmalı.
Well, the ladies must love that.
Bu tip şeylere bayılıyor...
She loves that kind of stuff, and I-I...
Sana bayılıyor bunu görebiliyorum, sana nasıl baktığının, ve sana hayran olduğunun farkındayım.
I see how she admires you, and... and she looks up to you, and she thinks you're so cool, which you are.
Bence Charlie sana bayılıyor.
It's obvious Charlie's crazy about you.
- Bence adama bayılıyor.
- I think he loves him.
Sana bayılıyor.
She adores you.
Bayılıyor.
- He's passing out!
Çocuklar bayılıyor ona.
She's very organized. The kids love her.
Evet, harika bir çene yapısına ve parlak saçlara sahipsin ve kamera sana bayılıyor.
Yeah, I mean you got great jaw line and... glowing hair and...
Başkalarının hayatlarına karışmaya bayılıyor.
She drags herself into every other aspect of our lives.
Biliyor musun? Kızlar popoma bayılıyor.
You know, girls really love my butt
Bayılıyor. - Birgitte Nyborg'dan alsana öyleyse.
- Get Birgitte Nyborg's for her then.
Nasıl oluyor da vitamin alıp yetersiz beslenme yüzünden bayılıyor?
That's crazy! She took vitamins and fell from malnutrition?
- Bayılıyor.
- She loves it.
Çalışmaya bayılıyor.
She loves to work.
Çalıştığı yerdeki adamlar onun canını sıkmak için yeni malzeme bulmaya bayılıyor.
He's working at a place where the guys he works with can't wait to get more ammunition to bust his balls with.
Müşteriler bayılıyor.
It's unbelievable. Customers love it.
ACLU ( Amerikan sivil özgürlükler birliği ) nefret ediyor ama seçmenler bayılıyor.
The ACLU hates him, but the voters love him.
Çapulcular sıvazlama olayına bayılıyor.
The marauders are going crazy over the petting.
Demek kadınlar Max'e bayılıyor, ha?
Ah, so the ladies love Max, huh?
- Bayanlar bu tada bayılıyor!
The ladies love this flavor. - Ha, ha.
Bunu satan eleman "Bak, sinekler bayılıyor buna" dedi. Ben de doğru olamaz dedim. Ama biliyor musun?
The guy who sold it to me, he was like, "well, you know, it flies like this," and I was like, "that doesn't seem exactly right," but you know what?
Kriz olsun ya da olmasın insanlar düzüşmeye hala bayılıyor.
With or without the crisis, people still love to fuck.
İnsanlar bayılıyor.
The people love it.
Şaka yapıyor. Saints'i çalmaya bayılırız.
We love to play Saints.
Görsen bayılırdın - savaş öncesine ait, kapıcısı var ve en iyisi, yan tarafımıza bir Fauchon açılıyor.
You would totally approve - prewar, doorman, And the best part-fauchon is supposedly opening up next door.
Carrie ile Paris'e gidiyoruz ve kalbimiz kırılıyor ardından Bay Big geliyor ve ona yine güvenip güvenemeyeceğimizi bilmiyoruz.
We go to Paris with Carrie and get our heart broken, and then Mr. Big shows up, we don't know if we can trust him again.
Şu ses çıkaran kurbağaya bayılıyor.
We've got diapers, wipes, a few toys.
Bu tarz boklara bayılıyor.
- Wow.
Bay Moto, elmasları Amerika'ya kaçırıyor sonra da Boston'daki emlak şirketleri aracılığıyla aklıyor.
And Mr. Moto, he smuggles his diamonds into the U.S., and then he launders them through his real-estate holdings here in Boston.
İnan bana, ben de burada durmaya bayılıyor değilim.
Yeah, trust me, I'd love to.
İnsanlar saçınıza bayılıyor. - Cidden mi?
Really?
Petrol etrafa yayılıyor ve tanker de iyice batıyor.
Oil is spilling into the bay as the tanker lists and starts to sink.
bayılıyorum 60
bayıldım 246
bayıldım buna 17
bayılırım 130
bayıldı 103
bayılacağım 23
bayılacaksın 66
bayıldın 17
bayılmış 29
bayılacaksınız 29
bayıldım 246
bayıldım buna 17
bayılırım 130
bayıldı 103
bayılacağım 23
bayılacaksın 66
bayıldın 17
bayılmış 29
bayılacaksınız 29