English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Bilirsin işte

Bilirsin işte traducir inglés

5,067 traducción paralela
Etkileyici. Bilirsin işte...
Impressive.
İkiz oldukları için... ben sadece düşündüm ki, bilirsin işte. Evine zorla girmedim bu arada, rahat ol.
Are twins, I just thought I'd just, you know, and I didn't break into your home.
Bilirsin işte, minik şeyler çok şirindir.
You know, little things are just so cute!
Bilirsin işte...
You know, be like a...
Farklı biri olurdum, bilirsin işte...
I'd be... I'd be someone different, you know, someone...
- Bilirsin işte, gece sessiz telefonlar adamı işe giderken takip etme, onun çöp kutularını araştırmak.
Oh, you know, silent phone calls in the night, followed him into work, went through his bins. What?
Gözlerin tıpkı bilirsin işte koca kulaklı köpek var ya, onunkine benziyordu.
Your eyes looked just like... You know... The dog with big ears like this.
Bilirsin işte...
Oh, you know, it's just...
Bilirsin işte, düşündüm ki...
You know, I thought...
- Bilirsin işte.
You know.
Bilirsin işte, ilk kısmı.
Well, you know, the first bit.
- Bilirsin işte?
- you know?
Bilirsin işte.
Well, you know.
Bilirsin işte...
You know,
Bu da işleri bulandırır, bilirsin işte?
It muddies things, you know?
Joan'la bir aile kurmaya çalışırken çok zorluklar çektik ve sanırım ben de bilirsin işte, baba olmanın benim için ne kadar çok anlamı olduğunu itiraf etmek korkuyordum.
Joan and I had challenges trying to start a family, and I suppose I was... You know, I was afraid of admitting... just how much being a father meant to me.
Bilemiyorum, yani, bilirsin işte mezuniyet balosuna gerçekten hoşlandığım biriyle gitmek isterdim.
I don't know, I just... you know, it's my senior prom, so I kind of wish I was going with somebody I really care about.
Bilirsin işte, meşhur şaraplardan tatmak için bir bahane arıyorduk.
Oh, you know, any excuse to get up to wine country.
Bilirsin işte, ucuz kıyafetler, fit olmayan bir beden.
You know, cheap clothes, no muscle tone.
Evet, bilirsin işte biraz meşguldüm. 16 Bir başka cinayet soruşturması için sorguya alınmıştım.
Well, I was a little distracted you know.
" Karbonmonoksit zehirlenmesi semptomlarını farkedersek, bilirsin işte,
" So if we notice any symptoms of carbon monoxide poisoning, you know,
Bilirsin işte, Evde dolaşıp ne kadar toz yumağı varsa yatağımın altına koyuyordum.
You know, I used to go around the house and collect all the dustballs I could find and then I'd put them under my bed.
Daima orada olabilsin diye, bilirsin işte.
You know, just so he can always be there, always.
Evet, bazı şeyler, bilirsin işte, geçmişte kalmaları daha iyidir.
Yeah some things, you know, it's better left in the past.
Ama her şey bu şekilde olmalı, bilirsin işte, tehlike yüzünden.
But everything has to be just so, you know, because of the danger.
Bilirsin işte.
You know.
Bilirsin işte. Kurt Takımı.
Oh, you know, Team Wolf.
Hayır, sadece seni koruyorum çünkü aramızda bilirsin işte, özel bir şeyler var. Evet, buna eşini aldatmak deniyor.
No, I'm just protective of you'cause you and I have, you know, something special going on.
Yani bilirsin işte, zor olan davalarının yerini değiştiriyorum.
You know, helping them relocate their hard cases.
Sadece, bilirsin işte... Tanıştığıma memnun oldum.
Well, I just... you know, it was nice meeting you.
Bilirsin işte, daha fazla neşelenmeye ihtiyacım var!
You know, I need... I need to have more fun! - Yeah, yeah.
Sadece... bilirsin işte gelip bir merhaba diyeyim dedim.
Just, uh, you know, thought I'd come by and say hi.
Bilirsin işte, göğüs masajı yaptım.
You know, I did that, pumped his chest.
Bilirsin işte, komik dedim ya.
[Laughs] You know, said funny.
Uyuyamıyorum, bütün bu fazladan zaman bilirsin işte, yaşlandığında yapacak bir şeyin olmuyor.
I can't hardly sleep. All this, uh, extra time, you know, when you get old, you ain't got nothing to do with it.
Bilirsin işte, bu taraflardaydım uğrayıp bir selam vereyim dedim.
Oh, you know, just in the neighborhood. Thought I'd stop by, say hi.
Bilirsin işte, arkadayız, kahkahalarımızı tutmaya çalışıyoruz.
You know, we're in the back, trying to contain our laughter.
- Bilirsin işte, adaletsizlik falan.
You know, injustice and that.
Bilirsin işte, zorla alıkonuldum, kafadan vuruldum şimdi de Elena'yı bulamıyorum.
Aw, you know, being held against my will, shot in the head, now I can't find Elena.
Ve bilirsin işte...
- Uh-huh. - And, you know,
Bilirsin işte, fitilli kadife giyen, Norah Jones dinleyen, yatağa 11'den önce giren.
You know, wearing corduroys and listening to norah Jones and going to bed before 11 : 00.
Muhtemelen silahın geri tepmesinden korkuyorsun... Bilirsin işte, geriye doğru denge...
You're probably scared of the kickback... ( Gunshots continue ) You know, the backward momentum...
Büyük bir şey yapmalıyız, bilirsin işte, insanlara birbirimizi sonsuza dek seveceğimizi gerçekten de gösterebilecek bir şey.
We need to do something big, you know, something that really lets people know that we're gonna love each other forever.
Bilirsin işte...
- so I'm trying to, you know...
Yani şeyden bilirsin... İşte yani... Evlatlıksın ya ordan bilirsin.
Well, as you know from... from... from being a foster child.
- Ve bilirsin işte...
- And, you know...
Ama ev arkadaşlarım, bilirsin işte onların eşyalarını vermen gerek.
But... but my roommates, you know, I...
Ama bilirsin, aile işte.
But, you know, family.
O fırında yanmış yanakları, ağzındaki ısıyla çatırdamaya başlar. Sosu ve hamuru özenle kucaklar. İşte o andan itibaren bilirsin ki burası yuvandır.
Her oven-kissed cheeks crackle with warmth in your mouth, cradling the sauce and the bread, letting you know that from now on... this... is home.
Bu yüzden, bilirsin işte niye vaktimizi harcayalım ki cidden?
Why waste any of our time, really?
Pilgrimlerim yediği şeyler işte, bilirsin.
You know, all the stuff the Pilgrims ate.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]