Istemiyor traducir inglés
23,140 traducción paralela
- Kurtarılmak istemiyor mu?
He wants to die! - Have a D.N.R.?
Adam bizim teklif ettiğimiz şeyi istemiyor.
This man doesn't want what we offer.
Yanında oyuncu istemiyor.
Without a co-star.
Ameliyat etmenizi istemiyor.
She doesn't want your surgery.
Annen gelmek istemiyor mu?
Your, uh, mom doesn't want to come in?
Kesin istemiyor musun?
You sure you don't want a Pop-Tart?
Inder benimle evlenmek istemiyor.
Inder... he doesn't want to marry me.
Bak Inder tamamen güzelleşmiş olmama rağmen kimse benimle evlenmek istemiyor.
See Inder... even though I have become beautiful... no one wants to marry me.
Belliki yardımımızı istemiyor.
She obviously doesn't want our help.
Seninle olmak istemiyor.
She doesn't want to be with you.
Çocuklardan bazıları çıplak yüzecekmiş söylentisi yayıldı diye Manny okul gezisine gitmek istemiyor. Çünkü fiziğine güvenmiyor.
Well, Manny doesn't want to go to his school trip because there is a rumor that the kids want to go skinny-dipping, and he's self-conscious about his body.
- Annem görüşmemi istemiyor.
My mom doesn't want me to.
- Yani, benim annem de seninle görüşmemi istemiyor.
Um, so my mom doesn't want me to see you.
- Beni görmek istemiyor muymuş?
She doesn't want to see me?
Tedavi istemiyor.
She's not looking for any more care.
Görünmek istemiyor.
He won't let himself be seen.
Tekrar görüşmek istemiyor musun?
He is not your type as you see him again?
Evine dönmek istemiyor musun?
Don't you want to go back home?
Dinlediğinizi bildiği için konuşmak istemiyor.
He knows you're listening in, so he's reluctant to open up.
Daha genç ve güzel olmak istemiyor musun?
Don't you want to be younger and more beautiful?
Anne bir anlaşma yapmış ve dava açmak istemiyor ama çocuk ise babasının başına gelenler hakkında gerçeği öğrenmek istiyor.
The mother has made a settlement and doesn't want to sue, and the child wants to find out the truth about what happened to his father.
Rachel ve çocuk için iyisini istemiyor musun?
Don't you want to do this for Rachel and the kid?
Gerçeği öğrenmek istemiyor musun?
You want to find out the truth?
Onunla tanışan herkes onunla sikişmek istemiyor.
You know, not everyone who meets him wants to fuck him.
Ölmemizi istemiyor demiyorum, Ama Peng'le korsanlar çok garip yatak arkadaşı olurlar.
Oh, I'm not saying that he doesn't want us dead, but Peng and the pirates make strange bedfellows.
Altın boncuk istemiyor musun?
You don't want gold beads?
Biyolojik baban ne seninle ne de kardeşin ile bir ilişki kurmak istemiyor, tamam mı?
Your birth father doesn't want a relationship with you or with your sister, okay?
Sorularımıza kocanızın yanında cevap vermek istemiyor gibiydiniz.
It seemed like you didn't want to answer our questions in front of your husband.
- Hayır, cidden istemiyor.
- No, he really doesn't.
Kabul etmek istemiyor olabilirsin ama ülke içinde bile sorunlar var.
- You may not want to admit it, but he's got problems here at home.
- Niye kimse bu konuda konuşmak istemiyor?
- Nobody ever wants to talk about this.
Kariyer gününde babanı görmek istemiyor musun?
Don't you want to see your father at Career Day?
Yeni bağlantım Arnavutlar için silah satmanızı istemiyor.
My new connect don't want you running guns for the Albanians no more.
Puding istemiyor musun? Size zaten bildiğim her şeyi anlattım.
I've already told you people everything I know.
Az önce olanlar hakkında konuşmak istemiyor musun?
You don't want to talk about what just happened?
Ama anlatmamı istemiyor.
But he doesn't want me to tell it.
Asıl konu şu ki kız bizimle takılmak istemiyor.
The fact of the matter is, is that she don't want to hang out with us.
- Çünkü kimse bizi istemiyor.
Because no one else wants us.
Çünkü o iyi bir büyücü, ve bulunmak istemiyor.
Because she's a good magician, and she doesn't want to be found.
Bunu istiyor musunuz istemiyor musunuz?
Do you want this or not?
Son bir kez konuşmak falan istemiyor musun?
You don't want to do any final chats or anything?
D'Amato'nun başka bir dava daha açmasına neden olmamızı istemiyor.
He doesn't want us to risk provoking any further legal action from d'amato.
Bir çetenin niye iş yerine gelip ona saldırdığını açıklamak istemiyor.
He didn't seem to want to explain why a Triad would go into his business and attack him in the first place.
- Şarkı söylemek istemiyor musun?
You don't want to sing?
Kimse bir kızdan koruma istemiyor.
No one ever asks a sister for protection.
Seni görmek istemiyor.
She'll not want to see you now.
Nedenini öğrenmek istemiyor musun?
Don't you want to know why?
Abby teslim olmak istemiyor, bu onun bir oyunu.
Abby doesn't want to turn herself in, this is her play.
İstemiyor musun?
Don't want it?
Evet, ama Natalie ölmek istemiyor.
- Please... ♪ ♪ [Shouts in Spanish]
İstemiyor gibisin.
- You sound like you don't want to.
istemiyorum 1125
istemiyorsan 36
istemiyorsun 47
istemiyor musun 270
istemiyor musunuz 34
istemiyoruz 30
istemiyor mu 16
istemem 270
istemez 58
istemezdim 19
istemiyorsan 36
istemiyorsun 47
istemiyor musun 270
istemiyor musunuz 34
istemiyoruz 30
istemiyor mu 16
istemem 270
istemez 58
istemezdim 19