English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Biliyorsun işte

Biliyorsun işte traducir inglés

1,064 traducción paralela
Biliyorsun işte, biz...
Well... you know, we're...
Ama biliyorsun işte, sadece televizyon işi.
BUT, YOU KNOW, IT'S JUST TELEVISION.
Çünkü biliyorsun işte kalanından zevk al.
Just, you know, enjoy the rest of your...
Yoksa biliyorsun işte.
Or from you know.
Sanırım onların geldiği yer "biliyorsun işte".
I think they're from "you know".
Yani biliyorsun işte.
You know how it is.
Biliyorsun işte.
- You know what I mean.
Şimdi biliyorsun işte.
So now you know.
- biliyorsun işte kötüyüm..
- You know I am bad..
Sadece... Biliyorsun işte, bu bir sincap.
It's just - You know, that's a squirrel.
- Fakat Dotty.. Sen bu tür rollerde.. Amaan biliyorsun işte
But, Dotty, you've been playing this kind of part for, well, I mean...
- Ve yatak odası kapısı.. Biliyorsun işte..
- And the bedroom won't, you know?
Biliyorsun işte.
Well, you know.
Biliyorsun işte.
You know.
Biraz daha - şey - biliyorsun işte.
More, uh, you-know-what.
- Biliyorsun işte, Anna Mae, duyduğumuzda...
- You know, by the time we heard, Anna Mae, it was...
- Biliyorsun işte, bizi anlat.
- You know, about us.
- Biliyorsun işte.
- You know what.
Merhaba anne, trenleri biliyorsun işte.
We were worried.
Şeye bakabilirsin "biliyorsun işte".
You can have a look at the "you know what".
Biliyorsun işte, Barry.
The first time didn't really count.
- Oh, biliyorsun işte, "Koca Memeler".
- Oh, you know. Big'Uns.
Ayrıca, senin de biraz biliyorsun işte... ... tavırlarını değiştirmen lazım.
And you're going to have to try to you know- - change your mannerisms a little.
- Neden bahsediyorsun sen? Biliyorsun işte.
You know, uh, " Cabin fever.
Biliyorsun işte, nişanlı olmasaydım.
Well, you know, if I wasn't engaged.
Biliyorsun işte arabanız.
You know, because of the car.
Biliyorsun işte.
So you know.
Mutlu biliyorsun işte....
Happy, you know....
- İş hayatı işte, biliyorsun.
- Business, you know how it is.
Gündüz de başka bir işte çalıştığımı biliyorsun.
I've got a day job too.
Tatlı Tokmak, öyle demek istemedim biliyorsun. Öyle dedin işte be!
Dick, listen, you know, I didn't mean it like that.
Biliyorsun, işte...
You know, like, uh...
- Evet, biliyorsun işte...
- Yeah, you know...
İstediğim bu işte ne demek istediğimi biliyorsun.
That's what I would do, you know what I mean?
- İşte bunu sen biliyorsun.
So, you know about it.
Biliyorsun işte.
What do you mean, like what?
Biliyorsun. İşte, küçük bir iş için Açıklık getirmek istiyorum.
You know, there's, uh, a little business I'd like to clear up.
Yani, biliyorsun, bu komik değil ama, um, ama, biliyorsun, anladım işte.
What happened? Such a sad statement on humanity.
Ona sunacağım şey işte bu olacak... bunu sen de biliyorsun.
That's what I offer him... you know it.
- İşte arabası. - Ne biliyorsun?
There's his car!
- Biliyorsun, işte, sen çalışırken.
- You know, when you're workin'.
Onlara ne dediğini iyi biliyorsun. Söyle işte.
You know what you call them.
Çünkü bir yığın yapıştırıcıya yetiştiğin zaman işte o en iyi arkadaşının yüzüdür. Ne yapılacağını biliyorsun!
'Cause when you reach over and put your hand into a pile of goo... that was your best friend's face, you'll know what to do!
Biliyorsun ben ve Marisol, yakınız işte.
- What? You know that, um, that me and Marisol, we tight, man.
- Yürüdüğün şekilde işte, biliyorsun?
- Just the way you walk, you know?
Biliyorsun saklanırken ben bir hırsızdım, ordu da bu işte iyi olacağımı düşündü.
I wss a thief, so the army thought I'd be good at it.
Albuquerque'de polislerin bizi durdurduğu sefer yaptığın şey, biliyorsun, Şu ülser şeyi işte.
That thing you did when the cops stopped us in Albuquerque, you know? That, that, what, that ulcer thing.
Fransızca biliyorsun ya işte!
You speak French!
- İşte artık biliyorsun.
- Now you know!
-... deyişin ve biliyorsun işte.
You know, us needing to go to
Tamam, neyse işte, sen de oradaydın, ne söylediğini biliyorsun.
All right, you know what you said.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]