Bir balık traducir inglés
4,026 traducción paralela
Ufak bir balık avı yolculuğuna çıktık ve buradaki fotoğrafın içinde gizlenmiş bir takım rakamlara rastladık.
Well, we went on a little, uh, fishing expedition, and we found a bunch of numbers embedded in this image right here.
Bir balık bir su kütlesinin üzerinden atlıyor gibi.
It looks like some kind of fish jumping over some kind of blob or something.
Bir balık-kafalı nasıl bu kadar önemli olabiliyor ki ya?
How can one fish-head be that important?
Eğer bunun sadece bir balık olduğunu düşünüyorsan evlat, yanılıyorsun.
You are wrong if you think that a fish.
Ancak öyle bir balık vardır ki tek başına fiziksel olarak resifin yapısını değiştirir.
but there is one fish, that physically alters the reef's structure itself.
Bir balık bu soruna çok zekice bir çözüm getirmiş.
One fish has come up with a very elegant solution to this problem.
Burada iki ayrı polip zavallı bir balık için mücadele veriyor.
Here, two individual polyps are fighting for possession of a single unfortunate creature.
Bir balık ve karides aynı yuvayı paylaşıyor.
A fish and a shrimp that share a burrow.
Çürüyen bir balık karşı konulamaz.
A rotting fish is irresistible.
Genç bir balık, deniz tabanındaki tehlikeyi atlatsa da yukarı daha bir sürü yırtıcı kol geziyor.
Even if a young fish avoids the dangers on the seabed, there are plenty more predators floating above.
Dokunaçlarını trol ağı gibi kullanır. Bir balık dokunduğunda, binlerce mikroskobik iğne kapsülü... avın vücudunda patlar ve felç edici zehri zerk eder.
It uses its tentacles like a trawl net, when a fish makes contact, thousands of microscopic stinging capsules explode into the prey's body, flooding it with paralysing venom.
Basın çalışanının elime bir balık verdiğini ve resmimi çektiğini hatırlıyorum. Demek istediğin buysa tabii.
I remember your press aide handing me a fish and snapping my picture, if that's what you mean.
Durun bir dakika eskiden İdare'yle burada balık tutardım.
TORGEIR : ( IN ENGLISH ) I used to go fishing with NAV here.
Bir parça bal versen ortamı yumuşatırdık.
You know, a little of your honey would sweeten the pot.
Babam eskiden, eğer çok yaşlanırsa bira içemeyecek ve balık tutamayacak duruma gelirse onu bir bota koyup ateşe vermemi isterdi. Böylece kimse onu bir duvara bağlayamayacaktı.
Daddy used to say that if he ever got so old he couldn't drink beer and catch catfish then I had to put him in the boat and set him on fire so no one could come plug him into the wall.
Tabii, gidip bir kaç balık tutalım.
Sure. Yeah, let's go catch some fish.
Özürlü balık, sen bilekliği takmakta bir yanlış göremiyorsun sanırım?
Darrrrrrrr! Now, retarded fish you don't see any problem at all with someone keeping their bracelet?
Ekleyecek bir şeyin var mı, özürlü balık?
Anything to add, retarded fish?
Bazen bir koy kirlendiğinde, Bir çok ölü balık ve hastalıklı balık oluyor. Ve...
See, sometimes, if a bay becomes polluted, uh, there's a lot of dead and diseased fish, and...
Vakumlu poşetler bitmiş. Bir de balık yemi.
And we're out of vacuum bags and fish food.
Jackson Hole'da bir kayak merkezi, Bitterroot Mountains'de balıkçılık ve uçuş.
Ski resort in Jackson Hole, fly-fishing in Bitterroot Mountains
Evde altı yaşında bir erkek çocuk olunca kendimi sürekli balık ve tavşan şeklinde fırında makarna pişirirken buluyorum.
Having a six-year-old boy in the house, I find myself cooking a lot of fish sticks and Mac and cheese shaped like little bunnies.
Size gerçek bir adamın nasıl balık tuttuğunu göstereceğim!
I'll show you how a real man fishes!
Bana eşlik edecek koca bir kutu ürkütücü balık yemim var.
I got a whole box of creepy fishing'lures to keep me company.
Sahiden çok canlı, enerjik bir grup. Çok gözü pekler ve dünyadan haberleri yok gölde yüzen balık gibiler.
They are sensational, energetic, audacious and clueless like the fish in the pond.
Bu bir uçan balık.
It's a flying fish.
Sarhoş bir uçan balık.
A drunk, flying fish.
Bağırdı ama kimse yoktu o artık karnını doyuracağı ton balıklı salatanın eziciliği altında tek başına ezilmiş, büzülmüş bir adamdı.
He shouted to no one, just a man alone in time with nothing but the cold squishiness of tuna salad to comfort him.
Şimdi biri gidip Balık-surat'a bir araba satsın.
Now somebody go sell Fish-Face a car.
Mavi kuyruklu palamut. Güçlü bir avcı, vahşi balık.
Bluefin trevally powerful predators that hunt in packs.
Bu devasa balık, kendisinden binlerce kez daha büyük ve resifteki en büyük ağızlılardan biri olan saldırgan ve vahşi bir hayvandır.
This gigantic grouper is many thousands of times her size and an aggressive territorial predator with one of the largest mouths on the reef.
Bu hizmet o kadar değerlidir ki balık günde birkaç kez ziyaret edilen bir müşteri gibidir.
This service is so valuable that the grouper is a regular client, visiting several times a day.
Burada yaşayan pek çok balık sürekli değişen bir görsel malzeme oluşturur.
The many fish that live here, create a constantly changing visual spectacle.
Balık sürüsünün içine daldıklarında köpek balıkları için mükemmel bir avlanma pozisyonu oluşturuyorlar.
By putting themselves in the midst of the shoal, the sharks are in a perfect position to exploit the chaos.
Yarım saat içinde balık tamamen kokusunu hapseden sümüksü bir kozanın içindedir.
Within half an hour, the fish is completely enveloped in a slimy cocoon, which traps its smell.
Köpek balıklarının avcı olmasını bekleriz ama karanlık çöktükten sonra resifin kendisi de devasa bir vahşiye dönüşür.
We expect sharks to be hunters, but after dark, the reef itself becomes one giant predator.
Sadece bir santimetre boyutundaki bu yavru balık bir gün iki metrelik uzunluğa erişecek.
A baby grouper, only a centimetre long, that will one day grow into a giant, over two metres long.
Bu bir Queensland orfozu. Büyük Set Resifi'nde yaşayan en büyük kılçıklı balıktır.
This is a Queensland grouper, it's the largest bony fish that lives on the Great Barrier Reef.
Zeytin deniz yılanı hiç de avlanıyormuş gibi gözükmüyor. Ama ne zaman küçük kafası bir deliğe girse orada saklanan balığı sıkıştırıp felç edebilir.
The olive sea snake doesn't really look as though it's hunting, but when its small head disappears into a hole, it can trap and paralyse any fish hiding there.
Burası küçük balıkların büyümesi için harika bir ortam. Açık okyanusa ve resifin ardına büyük adım atmadan önce büyüyüp güçlenmeleri için.
So, it's a great environment for the small fish to actually grow up in, to get big and strong, before they make the big move to open sea and the reef beyond.
Dalga geçiyorsun ama orada da mini bir Eiffel kulesi var üstelik dünyanın en güzel kızarmış balık yenen yeri.
You jest, but it does have a mini Eiffel Tower and is home to the world's largest fish fry.
Çünkü Atlantik Okyanusu yerine bir su birikintisinde balık avlıyoruz artık, ajan Johnson.
Because we just went from fishing in the Atlantic to shark hunting in a puddle, agent Johnson.
- Ayrıca bir zenciyi öldürmeye çalışmaktan, Egzotik Balık ve Vahşi Yaşam Kanunu'nu ihlalden tutuklusunuz.
- And besides attempted murder on a black guy, you're under arrest for violating the Exotic Fish and Wildlife Importation Act.
- Bir balık kartalı.
What?
Dişçimin ofisi dışında bir yerde tropikal balık görmek istiyorum.
I want to see tropical fish somewhere other than my dentist's office.
Gerek yok. Teknede iki Simpson erkeği varken.. ... bir yığın balık tutacağızdır.
With two Simpson men in the boat will bring you back a pile of fish.
Tabakları kırıyordun, çorbaları döküyordun ve balık çatalı nereye konulur hiç bir fikrin yoktu.
You broke plates, spilled soup, and had no idea where to put the fish fork.
Esasen balık yer. Fakat buradaki flamingolar kolay bir avdır.
They eat mainly fish, but here flamingos are easier prey.
Balık Kartalı içinse ideal bir yuvadır.
It's the perfect place for a fish eagle to set up home.
Aşırı üstün bir güce yenik düşen Balık Kartalı birkaç lokma dahi alamadı.
Beaten by overwhelming force, the fish eagle has barely had a mouthful.
Sümsük Kuşları bu sayede bir yılda 8 bin ton balık çekiyor.
In one year, these gannets net 8,000 tonnes of fish between them.
balık 249
balıklar 40
balık mı 20
bir bira 56
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
balıklar 40
balık mı 20
bir bira 56
bir bak 140
bir bilsen 22
bir bardak su 34
bir bardak su alabilir miyim 42
bir bakıma 183
bir bebek 44
bir bardak 18
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir beyefendi 18
bir baba 17
bir bu eksikti 116
bir bayan 21
bir bakalım 968
bir bakacağım 28
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir beyefendi 18
bir baba 17
bir bu eksikti 116
bir bayan 21
bir bakalım 968
bir bakacağım 28
bir bakarım 16
bir bakıma evet 17
bir b 23
bir bak bakalım 22
bir bakın 70
bir bakayım 536
bir bakıma öyle 27
bir bira daha 17
bir bira ister misin 16
bir bomba 28
bir bakıma evet 17
bir b 23
bir bak bakalım 22
bir bakın 70
bir bakayım 536
bir bakıma öyle 27
bir bira daha 17
bir bira ister misin 16
bir bomba 28