Bisiklet traducir inglés
3,465 traducción paralela
Uzun süre bisiklet kullanırsan her yerin ağrır.
If you ride a bike for a long time, you will ache the next day.
Olay yerinde terk edilmiş kiralık bir bisiklet bulduk.
We found an abandoned self-service rental bicycle on the scene
Kiralık bisiklet mi?
Self-service bicycles?
Kimlik numaranızla kolaylıkla bisiklet kiralayabilirsiniz.
You can easily rent the public bicycles by entering your resident registration number
- Bırakılan bisiklet.
- Left the bicycle
Patlak tekerli bisiklet buraya bırakılmıştı.
Left the bicycle with flat tires here
Bisiklet mi?
Bicycles?
Ayrıca bisiklet de kiralamalıydı. Tek başına yapmış olamaz.
Also, she had to rent the bicycle She can't do all that by herself
Caddede bisiklet sürmeye başlayana kadar burada bekleyeceğiz, sonra gideceğiz.
We're just waiting till I can ride my bicycle in the street, and then we're out of here.
Eğer bunu yemezsen, seni götürecekleri yerde boğazından aşağı bir tüp sokup seni bir bisiklet pompasıyla besleyecekler.
If you don't eat this, they're gonna take you to a place where they stick a tube down your throat and feed you with a bicycle pump.
Ağ kısmı bisiklet parkuruna benzemiyor. Şerefsiz!
The crotch doesn't look like a BMX track.
Eğer ki amerikalılar Meksika Körfezi'ne üzülseydiler bisiklet sürmeye başlarlardı.
If the Yanks are actually upset about the Gulf of Mexico, they should start cycling.
Her türlü, Amerikalılar gerçekten derin su sondajının etkileri hakkında endişelenseydiler, bisiklet sürmeye başlarlardı.
Anyway, if the Americans are really upset about the effects of deep water drilling, they should start cycling.
Senin "Amerikalılar bisiklet sürerlerdi" şeyini tekrar ettim.
I repeated what you said about Americans taking up cycling.
Evet, ee. Jeoloji fuarında, bi arkadaşım yorum yapmış eğer ki petrol endüstrisini sevmeseydiler bisiklet kullanırlardı diye.
Yes, erm, at the geology fair, er, a guy made a comment about people taking up cycling if they don't like the oil industry?
Size ana yolda bisiklet sürmeyin dedim, Tanrı aşkına!
I told you not to ride your bikes on the main road, for Christ's sake!
Bisiklet eğitiminde ne kadar iyi olduğunuzu bilmiyorum ama.
I don't know where you guys are in your bike training.
Bisiklet yaka sıkıcı insanlar ve mormonlar içindir.
Crew necks are for squares and mormons.
Bisiklet, bisiklet!
Bicycle, bicycle
Yoon Jae'nin doğum gününde, birlikte bisiklet sürmek için sözleşmiştik.
On Yoon Jae's birthday, we planned to ride a bicycle together.
O bisiklet.
The bike...
Şişmanlar için çocuk bisiklet şortları sadece.
It's just kids'bike shorts for fatties!
Şu anki benzin fiyatlarını düşünürsek bisiklet kullanmak fazlasıyla pratik.
With the price of gas being what it is, a bicycle is very practical.
Göründüğü kadarıyla binebildiğin tek şey bisiklet değilmiş.
Well, it would appear that a bicycle's not the only thing you can ride.
Yılbaşında ailem bana bir bisiklet aldı.
So for Christmas, my parents gave me a bike.
Beş tane bisiklet parçası birleştirdim, bir araba motoru, iki mutfak blenderı, hepsi de sapasağlam çalışıyor.
I put together half a ten-speed bike, part of a car engine, two kitchen blenders, all in perfect working order.
Hatırlasana yardımcı tekerlekli bisiklet almak istememiştin biz de almamıştık.
Remember when you didn't want to take your training wheels off your bike, and we made you?
Bir bisiklet bulunan, hangi ıssız ada bu?
What stranded island has a bicycle?
Gittiğim spor salonunda bir sürü eliptik bisiklet var.
There is a cluster of elliptical machines at my gym.
Bu geçirdiğimiz en güzel yedinci bisiklet sürüşüydü.
You know, this might be the seventh best bike ride we've ever taken.
Yani Ange artık bir süredir bizimle yaşamasa da ebeveynlik bisiklet sürmek gibidir, değil mi?
I mean, even though ange hasn't lived with me for quite some time, parenthood is a lot like, uh, riding a bike, right?
Bisiklet sürerken bir anlık yanlış yaparsan, düşer bir yerini kırarsın.
When you make a mistake riding a bike, you fall, you break your own neck.
Bir bisiklet lastiği gibi şişirebilirsin.
You can inflate'em like a bicycle tire.
Bir kaç haftaya kadar bisiklet çevirme derslerine devam edebileceğim.
Another couple of weeks, and I can resume my spinning classes.
- Biz aynı bisiklet sınıfına mı gidiyoruz?
Are we in the same spin class? Yeah.
Bisiklet mi yoksa kimya mı?
Spin class or chemistry class?
Yine de gece yarısı bisiklet turlarına gideceğiz değil mi?
Are we still on for midnight bike riding?
Yatakta bisiklet suluğu bulunduruyorlar ve sonra sırtına fışkırtıyorlar.
They keep a bike bottle in the bed and then they squirt it over your back.
- Bisiklet yarışçısı olarak bilinirim.
- You know, I've been known to race a bicycle.
Bisiklet sürelim, etrafında dolanalım.
We get bikes, we go ride around.
- Bisiklet.
- A bike.
- Bisiklet neyin mecazı?
What is bike slang for?
O Herve, Fransız bisiklet hocası.
That's Herve, the French spinning instructor.
En son ne zaman bisiklet sürmüştün George?
When was the last time you rode a bike, George?
En son bisiklet sürdüğümde 12 yaşımdaydım.
Last time I rode a bike, I was 12.
Fransa Bisiklet Turu'nu yedi kez kazanmıştı.
He'd won the Tour de France seven times.
Lance Armstrong'un, günümüzde bisiklet sporunun en hızlı tırmanıcısı olarak söz ettiğimiz adamı geride bıraktığı günü göreceğim hiç aklıma gelmezdi.
Well, I never thought I'd see the day when Lance Armstrong would blow away the man we've always referred to as the finest climber we've ever seen in the current peloton of cycling.
Lance Armstrong Amerikalılar için bisiklet sporunun Süpermen'i.
To Americans, Lance Armstrong is cycling's Superman.
* 2000 FRANSA BİSİKLET TURU 10.
Look at this.
* 2003 FRANSA BİSİKLET TURU 9.ETAP * Beloki düştü!
Oh, and Beloki's gone down!
2003 FRANSA BİSİKLET TURU 15. ETAP İstediğinde tırmanabiliyor.
When he wants to go into a climb, he can do it.