Bu da doğru traducir inglés
1,548 traducción paralela
Doğru, ve ve... bu da sis tabakası.
Right, and-and this... is the fog bank. The boundaries of the dragnet.
Hormon seviyelerinizdeki değişimlerle beraber uyku ihtiyacınız da ikiye katlanmıştı. Bu faktörler bir insanın, doğru kararlar vermesini etkileyebilir.
Sleep deprivation coupled with wild swings in hormone levels are factors that could cloud anyone's judgment.
Belki burayı bir saatliğine kapatırlar da, sen de doğru seçimi yapabilirsin bu sayede.
Maybe they could shut this place down for an hour, so you could really do this right.
Şunu bil ki doğru şeyi yaptın insanlar bunu takdir ediyor ve bir farklılık yaratan da bu.
Well, for the record, you do what's right, and people admire that, and that's what makes a difference.
Bu doğru, klavye ya da fareye ihtiyacın olmayacak.
That's right. No need for a keyboard or a mouse.
Akıntılar, yüksek oranda besin içeren suyu deniz yüzeyine doğru çıkarmakta bu da, birçok planktonla beslenen canlının buraya gelmesine neden olmakta ve tabi ki çekiç başların da öyle ve onlar akıntının içinde daireler çizip ardından kalamar avlamak üzere geceye karışıyorlar.
The undersea currents come up, bringing nutrient-rich water to the surface, which causes a ton of tiny plankton feeders to school here, and the hammerhead sharks come up as well, and they circle in the current and go back down at night to feed on squid.
Sorun da bu. Doğru olanı yaptığımı sandım.
That's the problem, I thought that I was doing the right thing.
Bu darbenin sonucunda da beyin, kafanın içine doğru giren kemik parçalarıyla çarpışıyor, Ve bunlar da beynin tam aksi tarafındaki yaralanmaları yapıyor.
The motion of the impact caused the brain to collide with the bony protrusions inside the skull resulting in what we call contra-coup contusions.
"Sanki daha önce yaptın da?" Dedim ki, "Evet, bu doğru. Ancak bu fiziksel bir hadise ve yapabileceğimi düşünüyorum."
You've never done it. "I said," That's right, but if it's a physical phenomenon,
Bu doğru. Kulelerin alt taraflarında da patlamaların olduğunu biliyormuydunuz?
Did you know that there were explosions seen at the base of the towers?
Bu da bize doğru yöneltilmiş daha fazla füze olabileceği anlamına gelebilir.
There could be more missiles headed in our direction.
Bu arada Cotterdam'daki yedi kişi Mısır'da bulundu,... ve doğru dürüst bir sorgulama için İngiltere'ye geri getirilecekler.
Oh, and by the way, the seven from Cotterdam have been found in Egypt and they're being brought back to Britain for proper questioning.
Meni, mesanene doğru geri akabilir. Ve bu da bir sürü soruna yol açar. Özellikle de şiddetli bir, bölgesel idrar enfeksiyonuna neden olabilir.
Semen can backflow into your bladder and it can cause a whole bunch of things, especially a severe urinary tract infection.
Amerika'da bu maddeyi üreten tek şirket sizsiniz, doğru mu?
You're the only company in the U.S. that manufactures Thoracyclene, correct?
Doğru, sonra... bu da var.
Right, and then... there's this.
Ben... şehre doğru yürüdüm, Hudson Caddesi'nde yürüdüm ve... herkes küllerle kaplıydı ve ben kendi kendime "Aman Tanrım, bu da ne?" diye düşündüm.
I... and I walk uptown to walk Hudson Street, and, oh, oh, everybody is covered in ash and I'm thinking to myself, my God, what is that?
Endeavour Terrace 106'da oturuyorsun, bu doğru mu?
You live at 106 Endeavour Terrace, is that right?
Başka safhaya geçtiği doğru ama bu son kurban da bir mesaj taşıyor.
It's true that he's devolving, but this last victim definitely had a message.
Sonra : "Aman Tanrım, hayatımın geri kalanında aynı kişiyle yatacağım" aşaması gelir, bu yüzden en yakın erkek yatakhanesine gider, iç çamaşırlarından kurtulur ve ertesi sabah da BMW'ne doğru utanç yürüyüşü yaparsın.
Then comes the "Oh, my God, I can't believe " I'm gonna have sex with the same person for the rest of my life " stage. And that's when you head to the nearest frat house, ditch your undies, and then the next morning do the walk of shame to your Beamer.
11 : 39'da tekrar bu tarafa doğru gidiyor.
Here he comes again at 11 : 39, going back the other way. - He was trolling.
En az sayıda şeker alarak bu kutuları nasıl doğru bir şekilde etiketlersin?
How can you label them, removing the smallest number of sweets?
Aslında bu da, sanığa ait bir güvenlik kamerası fotoğrafı kamyon çalınmadan 30 saniye önce kamyona doğru koşarken görüntülenmiş.
So this is actually a security photo of the defendant running towards the truck 30 seconds before it was stolen.
Bu da genç dişiyle kardeşinin annelerinin peşinde sığ sulardan... Batı İç Denizi'ne doğru hayatlarının yolculuğuna çıkmaları anlamına geliyor...
And that means the young female and her brother... must now set out on the journey of their lives... trailing their mother from the shallows... out into the Western Interior Sea.
Kim'in dediklerinin tamamına katılmasam da doğru olan şey, Cecil ile yaşadıkların gibi erkeklerle arayı açarsan aniden ahlaksız olursun ve bu, onları deli eder.
I haven't entirely agreed with everything Kim's said, but it is true if you've stretched it out like you have with Cecil and you suddenly get dirty on them, it blows their mind.
- Bu doğru mu? Sonra da kaçtı ve yalanladı.
Then she ran awayand lied about it.
Ve bu parça da... Ön tarafa doğru gider.
And that piece... goes near the front.
Bu odadakilerin adına konuşmuyorum, ama benim için, bütçesiz Medellin'ni çektikten sonra, En iyisi altın heykelimi almayı bekleyip dolarlar bana doğru akınca bir daha da az bütçeli bir film yapmamak.
And I won't speak for anybody else in this room, but for me, after what I just pulled off on Medellin with no budget, I'd rather wait to collect my gold statue and have dollars start flying at me than get involved in an underfinanced project again.
Fakat onu her yöne fırlatabilir de. Bu yüzden başıboş kuyruklu yıldızlar Dünya'ya doğru da fırlatılabilir, Güneş'e de fırlatılabilir Güneş Sistemi'nin dışına da fırlatılabilir.
But where it flings it is anyone's guess and so errant comets can be flung in towards Earth, they can be flung into the Sun, they can be flung out of the solar system.
Doğuya doğru muazzam bir madde akımı var. Bu da demek oluyor ki madde her saniye bir buçuk futbol sahasından fazla yol kat ediyor.
There is a massive eastward flow of material and that means... the material's flowing more than one and a half football fields per second.
İşte bu tam da içgüdülerimin doğru olduğunu kanıtlıyor.
That just proves my instincts were. dead on.
Eğer oraya gitmeye kalkarsanız, bu kalın bulutlara girmek zorundasınız, ve derine doğru indikçe şiddetli basınçla karşılaşırsınız sonunda da ezilirsiniz.
If you go there you're gonna enter these thick clouds, and the deeper you go the more intense the pressure's gonna get, to a point when you just implode.
Pusan'da, suyun üzerine doğru güneşin yükseldiğini gördüğünde her şey daha net olur, bu güzel.
In Pusan, when you watch the sun climb over the water, things become clearer, it's beautiful.
Rüyalar ile ilgili mesele bu galiba, bir şeylerin hedefe doğru ilerlemesi ve sonra da darmadağın olması için hazırlıklı olmak lazım.
I guess that's the thing about dreams, you've got to be preparedfor something to come alongand shatter them.
Eğer bu canlıların sistemi, Güneş sisteminden 1 milyar yıl önce başlamışsa, ve onların da o gelişmiş noktaya gelmesi 1 milyar yıl sürüyor ise şu anda doğru andalar.
If one of those starts out a billion years before our Solar System started out and it takes that one a billion years longer to get to that point, well, they're at the right time right now.
Bu doğrudur demiyorum, iki yanlış asla bir doğru yapmaz -... ama öfke bacayı sardı mı da, kontrolünü kaybedersin.
I'm not saying that it's right, two wrongs can never make a right but when angergets the upper hand, you lose control.
Bu oluşumda, bazı gezegenler yıldız sisteminin dışına bazıları da merkeze doğru fırlatılırlar.
In this competition... some planets are flung out of the solar system... and some are tossed toward the center.
Eğer çekim aniden ortadan kalkarsa Ay da tıpkı bu çekicin saha üzerindeki uçuşu gibi uzay boşluğuna doğru uçar.
If gravity all of a sudden went away... the Moon would fly off into space... just as this hammer flies off over the field.
Doğru söylüyorsa, bu bizi Zaf'e götürebilir, bu da bizi Kopenhag'a ulaştırabilir.
If he's telling the truth, it could lead us to Zaf - that could lead us to Copenhagen.
Söylentiler olmaya başladı, ve babam bu söylentilerle yaşayamazdı, doğru ya da yanlış ailesini kovdu.
Now, that was the rumor and my father couldn't live with those rumors, true or false.
İlkel yaşamın atmosferi nasıl değiştirdiğini öğrenmek için bu ilkel yaşam formlarının Dünya'da hala bulunabildiği ender yerlerden birine doğru gidiyorum.
To see how primitive life changed the atmosphere, I'm on my way to one of the very few places on Earth where these early life forms can still be found.
Bence bu Viyana'da hissedilenleri doğru tanımlıyor.
I thing that describes the feeling in Vienna.
"... bu doğruydu ama bir diğer doğru da tam olarak çiğnenmiyor olmasıydı. "
" as was only right, but not quite breached, as was also right.
Doğru! Bu durum onu daha da güçlendiriyordu.
That's correct.
Bu da diğer saçmalıklar gibi doğru değildir.
That's not true for a lot of other things.
Bende iki 7'li olsa, sende de aslar olsa da... matematiksel olarak oyunu doğru oynuyoruz demektir bu.
Even if I have deuce-seven and you have pocket aces, that's still the mathematically correct play.
Sana bebeklerin orada yukarıda gökteki yıldızlarda yapıldığını söyleyecekler ama bu doğru değil.
They will tell you that babies are made up there, the stars in the sky, but it's not true.
Bu gibi öyküleri, Aaron'ın dediği gibi daha kapsamlı işlemek doğru olabilir. Ama çok da sık rastlanan türde bir öykü.
- I think Aaron's point that we cover these stories more aggressively is probably true, but they also seem un- - unusually common.
Bu iki hippi ellerinde bir bıçak, ona doğru geliyorlar ve o da oturduğu yerden kalkmadan içlerinden birini vuruyor.
These two punks come at him with a knife and, you know he shoots the first one without getting out of his seat.
Evet ya da hayir? - Bu kesinlikle dogru!
- That's exactly right!
Sadece bu kadar da değil, bir Amerikan uçak gemisi de Busan limanına doğru geliyormuş.
Not only that, there's an American aircraft carrier coming to Busan harbor.
Ellerimdeki katranı tulumuma sürerek temizlediğimi... ya da işçilerle iç içe olup onlarla kaynaştığımı söylesem de... bu doğru olmaz.
But as much as I'd like to say I slap on a pair of tar pants and go out there and mix it up with the boys doing the hard work, I can't.
bu da ne 2329
bu da senin 34
bu da ne demek 442
bu da değil 27
bu da 414
bu daha iyi 394
bu da demek oluyor ki 33
bu daha kötü 16
bu da ne demek oluyor 285
bu da kim 384
bu da senin 34
bu da ne demek 442
bu da değil 27
bu da 414
bu daha iyi 394
bu da demek oluyor ki 33
bu daha kötü 16
bu da ne demek oluyor 285
bu da kim 384