Bu senin işin traducir inglés
1,577 traducción paralela
Bu senin işin.
That's your job.
- Bu senin işin değil, tamam mı?
This is none of your business, all right?
Bu senin işin değil.
It's not part of your job.
Bu senin işin değil mi, Rod Stewart?
This is your doing, isn't it, Rod Stewart?
Bu senin işin.
It's work.
Bu senin işin olsa gerek.
That would be your job.
Bu senin işin, kahretsin!
Well, it's your job, damn it!
Annenin bunu söylediğine inanmıyorum sanırım bu senin işin...
Huh! I don't believe that your mom said that... I think you made it up...
Eğer babamın eşyalarına musallat olmuş bir hayalet varsa, bu senin işin benim değil.
If there were any ghosts attached to dad's stuff, it was something you did, not me.
Bu senin işin. Başkasının için çalışmana gerek kalmayacak.
Not another score you gotta cut them in on.
Hayır... bu senin işin.
- No. This is what you do.
Bu senin işin.
That's your thing.
- Bu senin işin değil.
- This is none of your business.
- Bu senin işin.
- That's your job.
Bak, bu senin işin yoksa kovulursun Yada Hiçbir şey olmaz, tamam, Kapıyı aç ve bagaja gir.
Look, this is for your benefit so you don't get fired or nothing, okay, from your job.
Bu senin işin.
That's your next gig!
Bu senin işin.
That's your business.
Bu senin işin tamam mı?
It's your job, alright, buddy?
Bu işin başında olmandan dolayı senin adına çok memnununum Manny.
I am so glad that you could make this work. For you, Manny, anything.
Senin işin de bu noktada başlıyor.
That's where you come in.
Bu işin yüzde 50'si dinlemekmiş ve senin de kesinlikle "saç terapisine" ihtiyacın var.
They say that 50 percent of this job is listening, and you are in desperate need of "hairapy."
Bu işin arkasında senin parmağın olduğunu düşünmüştüm.
Last time that happened, you were behind it.
Demek senin işin bu.
So this is your business.
Bu işin arkasında kim varsa, senin özel hayatını nasıl mahvedeceğini biliyor.
- Well - whoever's behind this sure knows how to screw up your personal life.
Bizim işimiz değil bu. Senin işin ölüleri uyandırmak.
Your thing is waking up dead people.
Gördün mü. Bu iş senin işin. Yalvarırım!
don't you think?
Düşünmek zorundasın, senin işin bu!
You have to think, it's your job!
Düşünmek zorundasın, senin işin bu!
You have to think, it's your job.
Senin işin bu değil mi?
This is what you do, isn't it?
Senin böyle çalışmadığını biliyorum, ama bence, bu da işin bir parçası.
I know it's not the way you do things, but I think it's part of the job.
Senin işin bu.
This is your business.
Ve kesinlikle senin işin bu değil.
And it is most certainly not your job.
Bu senin halledeceğin ilk işin.
here's your first fully fledged asset to handle.
Keşke bu işin resmi olarak bir parçası olsaydın, ama senin ne kadar...
And I wish you could be part of this officially, but seeing as how you...
Bu artık senin işin.
well, that'II be your job now.
- Anlamıyorum, senin işin mi bu?
- I don't understand. Did you do this?
- John, doğru söyle, senin işin mi bu?
- John, tell me the truth. Did you do this?
Bu arada, senin burada ne işin var, Yoko Uno?
What are you doing here anyway, Yoko Ono?
Bu işin altından senin çıkacağına adım kadar emindim.
I could've sworn it was you!
Eğer senin bu işin sırrı olduğunun yüzde 0,0001 bir ihtimali varsa ve seninle beraber olmak daha güzel bir şeyin kapısını açacaksa eğer o halde ben senden yararlanıyor olacağım.
Look, if there's a chance I mean, even a.0001 percent chance that you are the key.... That being with you could open the door to something better well, I think I'd be taking advantage of you.
Bu kadınla ne işin var senin?
What are you doing hanging around this woman?
Senin işin bu sanıyordum.
I thought this was your business.
Senin bu herifle ne işin var?
What the fuck are you doin'with this guy?
- Senin bu adamla ne işin var?
- What are you doing with this man?
Tek sorun senin bu işin neresinde olduğun.
The only question is what your involvement is.
Senin işin bu kadar.
Your involvement ends there.
Senin bu haplarla ne işin var?
And what are you doing with this?
Senin işin bu.
It's what you do.
Senin işin bu değil, o kısmını görmeni istiyordum.
- I want you to see that part of it.
Bu senin lanet işin değil mi?
- That's your fucking job.
Biraz erken çıktım, bu yüzden senin de artık işin bittiyse, beraber gidebiliriz.
I got off a little early, so if you're done now, I can drive us.
bu senin işin değil 28
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
bu senin 195
bu senin için 282
bu senin düşüncen 27
bu senin hakkın 21
bu senin fikrin 31
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
bu senin 195
bu senin için 282
bu senin düşüncen 27
bu senin hakkın 21
bu senin fikrin 31