English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ B ] / Bunu al

Bunu al traducir inglés

10,689 traducción paralela
Bunu alışveriş mağazasında ki köşkte doğru düzgün yapmam lazım.
I'm gonna have this done properly, at a kiosk in the mall.
Bunu alıp atıyorsun.
You pick it up and you throw it.
Sen bunu al.
Keep this.
Bunu al.
Take this.
Bunu alıp emin olmam gerek.
I need to take it and make sure.
Hayır, sen bunu alıp hemen Ben ve Washington'a götürmelisin.
No, you need to take this to Ben and Washington now.
Maalesef annem bunu alışılmışın dışında bulurdu.
I'm afraid Mama would find it rather unorthodox.
Bunu alıyorum...
I will take...
Bunu al.
You take that.
- Bunu al.
Take this.
- Charles not al bunu da. - Çoktan aldım.
- Charles, write that down.
Al bunu titret!
HULK : Tremble at this!
Al bunu çiğne Fido!
RED HULK : Chew on this, Fido!
Nasıl oldu da alışveriş yaparken bunu unuttuk?
How come that wasn't on the shopping list?
Eğer bunu düzeltirsem, sizi beni öldürmekten ne alıkoyacak?
If I help you, and you get the drive back, what's to stop you from killing me?
Chanel gibi birine bunu nasıl yapar aklın alıyor mu?
Can you believe she'd do something like that to Chanel?
Görünen o ki, bu özel yazılım, saat başı uydu güncellemelerini alıyor ve bunu bir girdiye dönüştürüyor.
Turns out this particular software, it receives hourly satellite updates and it generates a log.
Çünkü onlar bizi ürün olarak görür, bu bence çok gerçekçi çünkü insanlar bunu satın alır.
'Cause they see our end product, that I guess is so realistic because people buy it.
Al, bunu iç.
Here, drink this.
Al bunu ez.
Ah, smash this.
Dur. İşte, al bunu.
Hold up.
Bunu anlaması zor ama, bildiğime göre kısa süreliğine de olsa, bütün büyüler geri alınabilir.
Specifics elude my grasp, but it's my understanding, for a brief period, all spells can be undone.
Ama o, bunu yapamadan, Amerikalılar al-Zarkavi'yi buldu ve üzerine büyük bir bomba attı.
But before he could do this, the Americans found al-Zarqawi and dropped a large bomb on him.
Bunu bir iltifat olarak alıyorum.
Well, I'll take that as a compliment.
Al bunu.
Take it.
Al bunu.
Take this.
Alış veriş gibi düşün bunu.
It'll be an even trade.
- Al bunu.
Take it.
Farrah onu, Amy'nin babasıyla aldatıyor ve ben de bunu sır olarak saklamak zorundayım yoksa babam çok yara alır.
Farrah's screwing Amy's dad, and I have to keep it a secret or else my dad gets hurt.
Bilim malzemelerini al ve bunu çözmek için ne gerekiyorsa yap.
Get your science gear and do whatever it is you need to do to figure this out.
Al bunu.
Here.
Bunu geri al.
Take these back.
Bunu alıyorum.
He's got ten minutes. I'm having him.
Biliyordum, bunu ustune alınacagını biliyordum.
I knew it ; I knew you would take this as an insult.
Bunu ciddiye alıp benimle konusmanı isterdim.
I would like you to take it seriously and talk about it with me.
Bunu yaparsan, kendi hayatını mahvetmeyi göze alırsın.
Had you done that, you would have let it ruin your life?
Bunu bir iltifat olarak alıyorum.
I'm gonna take that as a compliment.
Doktor, daha gelişmiş ekipmanlara alışkın olduğunu biliyorum bu yüzden bunu sana hızlıca özetleyeceğim ve açıklayacağım.
Doc? Let me, uh... I know you're used to more advanced equipment, so let me just give you a rundown of this real quick, and I'll explain it to you.
Ve al bunu!
And take that!
Tatlım, bunu hemen bakıma alıyorum ben.
I'll fix you a treatment right away.
Bunu bir iltifat olarak alıyorum.
I will take that as a compliment.
Bunu göz önüne alırsak iyi görünüyorsun.
You look well, considering.
Bizim paramızı alırken bunu sorun etmiyordun ama.
Hey, you had no problem taking our money.
Al bunu. - Gye Sim.
Hwan Hee, take this...
- Madem öyle bunu alın...
Well, here...
Hep derim : Engellere karşı çıkacaksan bunu göz alıcı parmaklarla yap.
I always say, if you're gonna kick out that glass ceiling, do it with bedazzled toes.
Çünkü bürodaki herkes bunu yapıyor ve hepsi alkış alıyor.
Because all the guys at the firm do it, and all of them get applauded.
Bunu yapmak için kendisini spor denilen bir çeşit hücre içi geçici ölüm ile korumaya alır.
To do this, it protects itself with a sort of intracellular suspended-animation chamber called spores.
- Bunu doğrulamak olarak alıyorum.
That's confirmation, I take it.
- Bunu çok ciddiye alıyorsun, biliyorum.
Which you take very seriously, I know.
Bunu sana versem Carter, ondan haber alınca beni arar mısın?
- I have no idea. - If I give this to you, Carter, can I count on you to call me if you hear from him?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]