Büyük iş traducir inglés
34,748 traducción paralela
Bu yasak inanılmazdı. Ülkenin meşru yollarla işletilen..... büyük işletmeleri bile aniden getirilen bu yasadan dolayı suçlu olarak tanımlanıyordu.
The thing about prohibition that was unbelievable is you took one of the biggest businesses in the country, run by legitimate people, and you suddenly made, by definition, anyone doing it a criminal.
İyi bir hayat, zevkle ve risk almadan geçen bir hayat mı yoksa büyük işler başarma şansı olan bir hayat mı?
Is a good life one that is enjoyed with pleasure and without risk or is a good life one that has a chance to achieve great deeds?
Buradaki büyük kalabalık donmuş kalmış durumda.
- And this big crowd is stunned.
Oscar'la konuşmadım fakat sizi temin ederim ki bu büyük bir yanlış anlaşılmadır.
I haven't talked to Oscar, but I can assure you this is just one giant misunderstanding.
Kendinden büyük biriyle çıkmak harika bir şey.
Dating someone a little older is great.
Ama yaşı daha büyük diye daha olgun biri olacak diye bir şey yok değil mi?
But just because a guy is older doesn't mean he's more mature, right?
New York'un sokak çeteleri tarafından..... yönetildiği tüm şehre yayılmıştı. Büyük paralar kazanmak isteyenler ise mahallerde yasadışı çeteleri çalıştırırdı.
New York is ruled by street gangs spread throughout the city who band together to make big profits running illegal rackets in their neighborhoods.
İnsanlara zarar verdim ve bundan gurur duyacak değilim. Ama insanlara zarar vermek veya öldürmek..... bu hayatın büyük bir parçası.
I've hurt people, and I'm not proud of it, but a major part of that life is hurting people or killing people.
Ben Sawyer büyük bir komutan ve ekibinden biri olduğum için çok şanslı ve huzurluyum.
Ben Sawyer is a great commander and I'm blessed and privileged to be one of his team.
İnsanları uzaya göndermenin insanlık fedakârlığı denen antik insan alışkanlığının en yeni ifadesi olduğunu düşünüyorum. Ama gerçekten çok daha büyük bir şeyin hizmetinde.
I think sending humans to space is our latest expression of the ancient human practice called human sacrifice, but really in the service of something much greater.
Şey... En büyük zorluk lav kanallarını bulmak olacak. Benim için bilinmezler bundan daha büyük zorluk ama.
Well, the biggest challenge would be finding those lava tubes, but the unknown to me is a bigger challenge than that.
Baykonur dünyanın en büyük fırlatma tesisi.
Baikonur is the largest launch facility in the world.
İlginç şekilde, en büyük sorun küçük bir insan grubu olunca yaşanıyor.
Interestingly the biggest problem is when you have a small group of people.
Az sayıda insan olunca görevin başarısı için en büyük risk iyi geçinemeyen insanlardır.
You have a small number of people, the, the biggest risk to the mission's success is those people not getting along.
Satürn 5, insanların şimdiye kadar yaptığı en büyük, en uzun ve en ağır makine.
Saturn 5 is the largest, longest, and heaviest machine ever built by humans.
Burası fırlatma kulesi. Astronotlar buraya çıkar. Sonra uzay aracına uzanan büyük bir kol olur.
This is the launch tower, so this is where the astronauts would go up, and then there would be a big arm that would swing over to the spacecraft, and then they'd walk down the gangway,
Beni en çok heyecanlandıran şey Mars'ta kendine yeterli bir medeniyet kurmanın insanlık tarihindeki gelmiş geçmiş en büyük macera olacağıdır.
The thing that gets me most fired up is that creating a self-sustaining civilization on Mars would be the greatest adventure ever... ever in human history.
Hayır, yayın istasyonu beni büyük bir eğlence hikâyesi bulmam için işe gönderiyor.
No, the station is sending me out to cover a big entertainment story. Oh!
Hiçbir bağış çok küçük ya da çok büyük değildir. Esirgemeyin.
No donation is too small or too large.
Büyük bir ameliyat mı olacak?
Um... how big of a procedure is it?
Beni rahatsız eden, siyahların da büyük ölçüde bu yemi yutmuş olmaları.
For me, what's disturbing is the degree to which black people bought into that.
Özgürlük iddiasında olan bir ülkeyiz, yine de en kırılgan vatandaşlarımızı içine alıp öğüten... CORY BOOKER ABD SENATÖRÜ... topluca hapsetme uygulamamız ve çok yüksek bir tutuklu nüfusumuz var ve sistem, beyaz olmayanlara karşı büyük ölçüde önyargılı.
[Cory Booker] We are a nation that professes freedom, yet we have this mass incarceration, this hyperincarceration, uh, that is trawling into it, grinding into it, our most vulnerable citizenry, and is overwhelmingly biased towards people of color.
Wal-Mart ABD'de uzun namlulu silahların en büyük satıcısı. Dünyadaki en büyük mermi perakendecisi.
Wal-Mart is the biggest seller of long guns in the US, has been the largest retailer of bullets in the world.
Burası çok büyük bir hapishane onu transfer edebilirsin.
Now, this is a huge prison. You get him goddamn moved.
Nathan Burns gibi bir pisliğe baskı yapabilecek tek kişi daha büyük bir pislik. Kendin söyledin William Sutter istediğini almak için her şeyi yapar.
The only person who has the power to put pressure on an asshole like Nathan Burns is a bigger asshole, and you said it yourself, William Sutter will do anything to get what he wants.
İlgilendiriyor çünkü sana doğru gelen büyük bir tehlike var ve ben bunu engellemek için elimden geleni yapmazsam kendimle yaşayamam.
Yeah, well, I made it my goddamn business because there is a freight train headed right at you, and if I didn't do everything I could to stop it, I wouldn't be able to live with myself.
Yaklaşık 2 deniz mili uzaktayız, ancak bir sürü büyük buzdağı var Gezinmek zorundayız, bu yüzden oraya ulaşmamız zaman alacak.
We're about two nautical miles away, but there are a lot of big icebergs we need to navigate around, so it is going to take us time to get there.
Hepsi de bunu büyük bir hata olarak görecekler.
All they're gonna see is a big mistake.
Burnum seninkinden büyük olduğu için ben dört tane alıyorum.
My nose is bigger than yours, so I get four.
- Evet. Bence büyük kardeşinin çok başarılı olması senin açından çok zor.
I think it's so hard when your big sister is so successful.
Hiçbir salata o kadar büyük değil.
No salad is that big.
Evet anliyorum ama bu da serbest acentedaki en büyük alici anlasmasi.
Yes, I understand that, but this is the largest receiver contract in free agency.
Tek farkeden geldiğimiz gibi gideceğimiz büyük bir patlamayla
The only thing that matters is we're going out the way we came in with a big fucking bang.
- Bu sonraki büyük başarınızın başlangıcı.
This is the beginning of your next big hit.
Büyük oynuyoruz.
This is the big leagues.
Bu karartmayı meşrulaşır ve dahası gelirse elimizde uluslararası büyük bir problem olabilir.
If this blackout is legitimate and there are more to come, we could have a huge international problem on our hands.
Bu çok büyük bir risk.
This is... This is a huge risk.
Bu büyük ulusu koruma görevimi yerine getiremezdim.
I couldn't do my job, which is to protect this great nation.
Çocuklar, sorun sandığınızdan daha büyük.
Um, guys, the problem is bigger than you think.
Giriş yaklaşık 2 metre yüksekliğinde. O kadar büyük bir şeyin buradan geçmesine imkan yok.
Clearance is under seven feet- - there's no way you could get something that big down here.
"C" büyük bir müzayede evinde eksper olarak çalışıyor.
C is an appraiser for a major auction house.
Bu büyük bir ihtimalle dünyadaki tek Çin İmparatorluğu Yeşim Taşı Mührü.
It is, in all likelihood, the one, the only, the original Imperial Jade Seal of China.
Size söylüyorum, bu büyük bir hata!
I'll telling you, this is a big mistake!
Kalabalığa karşı konuşma yapmanın en büyük korkularımdan olduğunu biliyorsun.
Y-Yo, you know public speaking is one of my greatest fears.
Sonuçta bu büyük bir fırsat.
I mean, this is a huge opportunity.
Bahsi geçen büyük Paris değil mi?
So this is the big Paris, right?
Cidden büyük bir sıkıntın var senin.
There is something seriously wrong with you.
Her zaman söylüyorum : Varlığına inanmıyorsanız bize gelin. Büyük bir sorun olduğuna sizi ikna edeceğimizin garantisini veriyoruz.
If you don't believe in it, I always say bring your unconverted to us and we'll make sure you agree that there is a major problem.
Çözüm bulmamız gerekiyor. Ama maalesef bunun büyük bir sorun olduğuna inanmayan bir valimiz ve kabinemiz var.
Well what we have to do is come up with solutions, and unfortunately we have a governor and we have a cabinet that doesn't believe that this is a major issue.
Bilim insanlarının iddia ettiği gibi, insanların yaptıklarının iklimimiz üzerinde böyle büyük değişikliklere sebep olduğuna inanmıyorum.
I do not believe that human activity is causing these dramatic changes to our climate the way these scientists are portraying it.
Küresel ısınmanın en büyük sorunumuz olduğunu düşünüyorsanız, bu gezegendeki en ahmak hergele sizsiniz.
We have been cooling in recent years. If you actually believe that global warming is the biggest problem we face, you're the dumbest son of a bitch on the planet.
istemiyorum 1125
işıklar 178
ışıklar 44
istiyorum 518
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
işıklar 178
ışıklar 44
istiyorum 518
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22