Bıçağı bırak traducir inglés
720 traducción paralela
O pasta dilimini yerine koy. Bıçağı bırak.
Put back that slice of the cake.
Bıçağı bırak.
Drop the knife.
Bıçağı bırak.
Drop the knife!
Bıçağı bırak yoksa çocuğu öldürürüm.
Put down the knife, or I will kill this child.
Bıçağı bırak!
Put down the knife!
Bırakın bugün fenni çağın son günü olsun.
Let this be the last day of the scientific age.
Bu evi eleştirmeyi bırak yoksa kapıcıyı çağırırım.
Stop criticizing this house or I'll send for the bouncer.
Hey, bırakın artık şu pencerelerden bağırıp çağırmayı.
All of you, stop that vulgar shouting out of windows.
Bırak, yoksa polis çağ...
Let me go or I'll call the co -
Bırak da bıçağınla büyük çocuklar oynasın.
Let the big boys play with your knife.
Bay Sharp'ı çağır ve bizi yalnız bırak.
Tell Mr. Sharp I want to see him. And leave us alone together.
Bırak çağırsınlar.
Let them call.
Takip etmeyi bırak yoksa polis çağırırım.
Now, stop following me or I'll call the police...
Bir kibrit kutusunu ikiye ayırırak, şu... şu traş bıçağıyla.
Slitting a match folder with this... with this razor blade...
Bırak şu bıçağı.
Drop that knife.
O bıçağı yere bırak Danny.
Put that knife down, Danny.
O bıçağı yere bırakıp benimle gel hadi.
Put that knife down and come with me.
Neden öyle söylemiyorsun tabiiki bırakıcağım.
Why couldn't you say so? Sure, I'll cut it out.
Bırak ben ödeyeyim, ben çağırdım seni. Rahat ol.
Let me do this, I ask you.
Bırak o bıçağı.
Drop that knife.
Bırak o bıçağı.
Hey you, put the knife away!
"Hayır, hayır, Gwen olmaz." - Sadece bıçağı yere bırak. - Onu duydun mu?
So you saw Ed Morgan assaulting that girl, too, and you thought you'd make some money out of it?
Bırak çağırsın.
Let her call.
Bunun, ilkel çağlardan alınıp bizim çağımıza bırakıldığını düşün.
Took it out of its primitive world and turned it loose in ours?
Ve kim sorun çıkarırsa ona bıçağımı saplar ve yolun dışında bırakırım.
Anybody makes too much trouble, I'll stick a knife in'em and leave'em along the way.
- Bıçağın teşhis edilebileceğini madem biliyordu, neden onu orda bırakıp gitti?
- He had to get it before the police did. - If he knew the knife could be identified, why did he leave it there in the first place?
Bu gece sizi buraya çağırmamın nedeni... tiyatroyu bırakıyorum.
The reason why I asked you here tonight... I'm leaving the theater.
- Bırak o bıçağı, Coaley.
- Take that knife away, Coaley.
Bırakın, valla polis çağırırım.
Leave me alone or I'll call the police.
Bırak lan bıçağı!
Put the knife down!
Bize tek bir seçenek bırakıyorlar... Eğer kenti savunmayı planlıyorlarsa bizi de çağırmalılar.
They have pushed us aside when they should take us all if they plan to defend the town
O an her ne yapıyorsa hemen bırakır... ve çanın çağırdığı göreve koşar.
Stopping whatever she is doing instantly... when it calls to other duty or devotions.
Bırak o bıçağı!
Put down that knife!
Bırak şu bıçağı.
Put the knife up now.
Raymond, bırak o bıçağı.
Put that knife down.
Yüz çevirdiğim için çağırmayı bırakırlar.
I'II turn up, so they stop asking me.
Bırak yoksa polis çağırırım.
Let go or I'll call a cop. Crazy nut.
Bırak o bıçağı.
Put that knife down.
Ayrıca bağırıp durmayın, yoksa muhafızları çağırırım! Bırakın geçeyim!
Let me in!
Piranalar okulu bırakınca askere çağırıldılar ama Ordu Kurulu tarafından vatani görev için bile akli dengeleri fazla bozuk bulundu.
WHEN THE PIRANHAS LEFT SCHOOL, THEY WERE CALLED UP BUT WERE FOUND BY AN ARMY BOARD TO BE TOO MENTALLY UNSTABLE EVEN FOR NATIONAL SERVICE.
- Bırak bıçağı.
- Drop the knife.
Biliyormusun, kılıcı bırakıcağım köşeye çekilip, çiftçilik yapacağım.
I'll retire after this meeting We'll take up farming at Tai Wu lake
Bırak bıçağı!
Drop the knife!
Bırak o bıçağı!
Throw down the knife.
Bırak şu bıçağı.
Put that knife away.
Ailemi rahat bırakın, yoksa polis çağıracağım!
Leave my Sami alone or I'll call the police!
Bırak şu bıçağı!
Take the knife away!
Christine, Vittorio'yu çağırmayı bırak
Stop coming on to Vittorio, Christine.
Bırak o bıçağı.
I think that might hurt.
Norah'ı çağır ve bizi yalnız bırak.
Call Norah and leave us alone.
Arabayı sahil evinde bırak ve kendine bir taksi çağır.
Drop the car off the beach house and call yourself a cab.
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak şimdi 60
bırak kalsın 58
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak şimdi 60
bırak kalsın 58