English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ D ] / Daha çok var

Daha çok var traducir inglés

7,870 traducción paralela
- Bak, onlardan daha çok var.
- Look, there are more of them.
- Bende bunlardan daha çok var.
- I've got so many of these.
Bunun geldiği yerde daha çok var.
There's more where that came from.
Daha çok var.
We got plenty of time.
Lolly, görünenin aksine, öylece oturmaktan daha çok iş var yani, en sevdiğin filmi izlemekten, yayılmaktan.
Lolly, contrary to all appearances, there's more to this job than just sitting around, you know, watching your favorite movies, ch-chilling.
Yani, daha çok yolun var ama tesis, o burada.
I mean, you got a long ways to go, but the foundation, it is there.
Ne olursa olsun en azından destek çıkan bir babası var. Benimkinden çok daha fazla.
You know, listen, whatever happens, at least he has a supportive father, that's more than I ever had.
İç hasarlar var ve ameliyattan çıktıktan sonra daha çok şey öğreneceğiz.
[Sniffles] There are internal injuries, and we will know a lot more as soon as he's out of surgery.
Boyd'un daha çok "bum" a ihtiyacı var.
Boyd needs more boom, and a shitload of it.
- Will aslında menüde aynı güzellikte bir sürü leziz şey var. Et olmadıkları için de hem kalbin hem de sindirim sistemin için çok daha sağlıklı.
You know, Will, there's a veritable cornucopia of delectable items on this menu that aren't meat that are far more amicable to your heart and digestive tract.
Adamda Walt Disney'den daha çok hikâye var resmen.
Kid's got more stories than walt disney.
Bu tarz daha çok girişime ihtiyacımız var.
We need more initiative like this.
Var ama çok değil ve genelde çok daha küçükler.
Yes, there are, but not many, and they're typically much smaller.
Jennifer, daha alacağım çok şey var.
Oh, Jennifer, there is so much more I'm going to take.
Daha kat edecek çok yolumuz var.
We have higher mountains to climb.
Uyuşturucudan çok daha güçlü bir yeteneğin var.
You have a gift so much stronger than opiate.
İhtiyacım olandan çok daha fazla param var. Ortadan kaybolmak istemenin nasıl bir şey olduğunu bilirim.
I have way more money than I need.
Kendine olan inancın konusunda Tanrı'ya olan inancından daha çok şüphem var. Oscar'ın cenazesinde söylemek istediğin şeyin bununla bir ilgisi var mıydı? Evet, evet.
I'm more concerned with your faith in yourself than your faith in God.
Daha yapılacak çok iş var.
_
Dönse iyi olur yoksa çok daha büyük bir sorunumuz var demektir.
Well, he damn well better be, or we've got an even bigger problem.
Favori karakterinle düşündüğünden çok daha fazla ortak noktanız var.
You have more in common with your favorite character than you think.
"İngiliz büyüsünde bundan çok daha fazlası var diyorum."
" I say that there is much more to English magic than this.
İnancımızı saklamanın daha iyi olacağını iddia ediyor ama inancımızda tevazu, dinginlik ve yansızlık gibi pek çok kural var.
He'd argue that it's better to keep to our faith, but our faith has so many rules... modesty, silence, neutrality.
[İngilizce] Görmüş olduğunuz güzel İstanbul'umuzda yenilenmeyi bekleyen daha pek çok yer var.
There are many more areas awaiting renewal in this beautiful city of Istanbul.
Gracie'nin benden daha çok sarı çiçek yaprağı var.
Gracie has more yellow flower petals than me.
Umut var. Sadece daha çok çabalamamız gerek.
There's... there's hope.
Fakat saçma bir şey var ki ; genelde çok sevdiklerine daha fazla kızıyorsun.
But you know the crazy thing is, is that the anger that you feel is usually for the people you love the most.
Sende bundan çok daha fazlası var.
I mean... you're more than capable of doing this.
Sanırım buna benden daha çok ihtiyacın var.
I think... you need this more than I do.
Herodias, bana mı öyle geliyor yoksa Nasıralı'nın çarmıha gerilmesinden sonra... -... sokaklarda her zamankinden daha çok Romalı asker mi var?
Herodias, is it me, but since the crucifixion of the Nazarene, are there more Roman soldiers in the streets than usual?
Senin için çok daha büyük bir sürprizim var.
I have a much bigger surprise coming for you.
- Eğer doğruysa buraya gelip düzeltmem için daha çok nedenim var demektir.
- Well, if that's true, all the more reason to show up and fix it.
Daha onlarla çok yolumuz var.
We still got a long way to go with them.
Çok lezzetli geldi kulağıma, ama işte daha iyi bir kahveye ihtiyacım var.
Oh, sounds delicious, but just need better coffee.
- Trafik kazası, daha çok gelen var.
- Traffic accident. More coming.
Daha çok kadınlar var.
More women than men.
Ahır için çok daha büyük bir güce ihtiyacım var.
I need more for the huge power necessary for a barn.
Duke'le benim, insanların bildiğinden çok daha fazla ortak yanımız var.
Duke and I, we were a lot more alike than people knew.
Senin ikimize yetecekten daha çok tecrüben var gibi görünüyor.
Well, you seem to have more than enough experience to make up for the both of us.
Cevaplardan daha çok soru var.
There are more questions than answers.
Daha yapacak çok işim var, Logan da yok bu arada.
I still have a lot of stuff to do, and no Logan, by the way.
Daha çok silah ve cephaneler araca ihtiyacım var,... buradan defolup gitmek için.
I need more guns and ammo to protect them, and I need your truck to get the hell out of here.
Daha çok zaman var desene.
Plenty of time.
İşin aslı Earl, Boyd'un kafasında sana kızgın olmaktan çok daha önemli şeyler var.
Honestly, Earl, Boyd's got bigger things on his mind than to be angry at you.
Ama Markham'da çok daha fazlası var.
But I can tell you what. Markham's got a lot more.
Hayır aklımda senin için çok daha işe yarar bir şey var.
No, I've got something far more productive in mind for you.
Çok daha fazlası var, düşündüğümüzden çok daha fazlası.
There's more of them, way more than we ever thought.
Siz de diyorsunuz ki, kurumda daha çok siyah insana ihtiyaç var,... bu nedenle iki beyaz insanın adaylığına ihtiyacımız var.
And you're saying there needs to be more black people in office, and that's why we need two more white people running.
Çok daha iyi bir şeyim var.
I got something even better.
Korkunç bir radyo satıcısısın çünkü kaderinde çok daha büyük şeyler var Tommy.
I think you're terrible at selling radios, Tommy, because you're destined for bigger things.
Bu da içinde daha çok sıçan var demektir.
Which means there's more rats.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]