Danışman traducir inglés
6,171 traducción paralela
O tanrıçalara 800 bin dolar ödedim ve sanat danışmanım 10 yıl içinde en az 2 milyon dolar edeceğini söyledi yani, ukala yorumunuzla canımı sıkmayın, olur mu?
I paid $ 800,000 for those muses, and my art consultant said they're gonna be worth $ 2 million in 10 years, so just spare me your smug commentary, all right?
Siz basın danışmanısınız.
Well, you're a paid flack.
Reed Akley Chicago'da benim mezuniyet danışmanımdı.
You know, Reed Akley was my graduate advisor at Chicago.
Bu nedenle sen de ofisin genel danışmanına gideceksin.
That's why you go to the office of the general counsel.
Peki bu olumsuz değerlendirme bu hafta NSA Genel Danışmanı Roger Garber'a yapılan görevi suistimal raporlamasından sonra mıydı?
- No. And was this negative evaluation this week after he reported wrongdoing to NSA General Counsel Roger Garber?
Şu dar etekli kampanya danışmanıyla.
It's that campaign adviser in the tight skirt.
Hukuk danışmanımız burada patlatılan bombaların etkisini bizlerle paylaşacak.
Our legal analyst is standing by to share with us the ramifications of these bombshells.
Ben danışmanım.
I'm a consultant.
Buraya size danışman dedektiflik teklif etmeye geldik.
We have come to offer my services as a consulting detective.
- Güvenlik danışmanı olarak.
Um, security consulting.
Evinizde Danışman Marks değilim.
I'm not Counselor Marks in your home.
Danışmanıma göre bunun adı cerrahi sonrası zihin-beden uyumsuzluğu.
My counselor says that's... post-surgical mind-body dysphoria.
Hukuk danışmanımızla konuştum. Haberi yapmanı engellememizin mümkün olmadığını söyledi.
I spoke to our counsel, and she says there's nothing stopping you from running the story.
Danışmanımız önünde hiçbir engel olmadığını söylüyor.
Our counsel says there's nothing stopping you.
Yasal danışmanımız New York'taki Kore elçiliğinde çalışıyor.
Our legal counsel is working at the Korean embassy in New York.
- Kate Larsson, özel danışman...
Kate Larsson, special advisor...
- Peki, anlat bana danışman.
Well, all right, tell me, Counselor.
Valinin Kurmay Başkanı, hukuk danışmanı kim varsa arayacaksın.
Jake, you work the governor. Call his chief of staff, his legal advisor, whoever.
Ben de onu gizli avukat gibi yanıma aldım, Gayri resmi danışmanım da diyebiliriz.
So I've brought him on as my shadow counsel, which is kind of like an unofficial adviser.
Cheon Song Yi'nin yasal danışmanı ve kasten yapılmış bu kazanın bir tanığıyım.
I'm Cheon Song Yi's lawyer. I'm also a witness to this accident.
Manhattan'daki onca finans danışmanının içinde bu nasıl oldu?
Now, of all the financial advisers in Manhattan, how did that happen?
Merhaba danışman.
Hey, counselor.
O sadece Obama'nın dış politika danışmanı olduğunu.
He's just Obama's foreign policy advisor.
Yeni bir danışman için yaşlısın, değil mi?
Old for a new briefer, no?
Bu Hareket Direktörü Skinner'ın yeni danışmanı Lucas.
This is acting director Skinner's new briefer Lucas.
O bizim Adalet Bakanlığı danışmanımız aynı zamanda FBI direktörü danışmanı. Ve onu çok seviyoruz.
He is our justice department briefer and he also briefs the FBI director, and we love him.
Lucas Newsome, Direktör Skinner'ın yeni danışmanıyım.
Lucas Newsome, Director Skinner's new briefer.
Lucas, hafta bitimine kadar Skinner'ın danışmanı olacağına göre sen de gelmelisin.
Lucas, since you'll be briefing Skinner by the end of the week, you should be on hand now.
- Sen onun danışmanı değil miydin?
Were you not his briefer?
Ronald McRude, Mumbai'deki birleşmiş kumanda merkezinin genel danışmanıydı.
The corporate headquarters is in Mumbai, general counsel was Ronald McRude.
Ama bu vakada sizin olay yeri danışmanınız olacağım için çok heyecanlıyım.
But I'm really excited to be your on-site lead for this.
İsterseniz keder danışmanına ulaşabilirsiniz.
Grief counselling is available on request.
Kampüse geri dönmem lazım yeni danışmanımla tanışacağım.
I have to get back to campus. Meet my new advisor.
Şu andan itibaren danışmanını değiştirmek isteyeceğinden eminim.
I bet you want a new advisor right about now.
- Bunu önce bana danışman gerekmiyor mu?
Don't you think you want to ask me first?
Bu resimdeki genç hanım Ravi Madhavan'ın kızı, ki kendisi, başkentteki Hindistan Elçiliği'nde Savunma Teknolojileri Danışmanı olarak görevliymiş.
The young lady in this picture is the daughter of Ravi Madhavan, who's stationed at the Indian embassy in D.C. As a defense technology counselor. Hmm.
Travma danışmanıyla bir görüşme de ayarlamamız gerek.
And we also have to set up a time for you to see a trauma counselor.
DLA Sermaye'de borsa danışmanı ve bebeği gibi baktığı bir BMW kullanıyor.
He's a commodities broker for DLA Capital, and he drives a BMW that he treats like his child.
ONI danışman sıfatıyla gelebildiği için kendini şanslı saymalısın.
You're lucky ONI is even coming in an advisory capacity.
O ofisin genel danışmanı olarak çalışıyor.
She works in the office of the general counsel.
Bankanız güvenlik danışmanına ihtiyaç duyarsa bana bildirmelisiniz.
You should let me know if your bank ever needs a security consult.
Rebecca Sutter'ın danışmanıyım.
I'm Rebecca Sutter's counsel.
Bir Al Fayeed olmanın yanı sıra çok zeki ve çok sadıktır. Bu yüzden onu başbakanın özel danışmanı unvanıyla bu kurulun kalıcı bir üyesi yapıyorum.
In addition to being an Al Fayeed, he is very wise, very loyal, and that is why I would like to make him a permanent member of this body, with the title special consul to the president.
Başbakanın özel danışmanı olmuşsun.
Special counsel to the president.
Başbakanın özel danışmanı olduğunu sanmıştım.
I... I thought that you were the special counsel to the president.
Aynı zamanda başbakanın özel danışmanıyım.
I'm also the president's special counsel.
Bassam'ı başbakanın özel danışmanı yapıyorum.
I would like to make Bassam special council to the president.
Kardeşiniz şimdi de anayasa danışmanı mı oldu?
Your brother is now a constitutional advisor?
Chicago'da Tom Lancfield'ın danışmanıydım ve iyi bir fizikçi olması için uğraştım.
Now I mentored Tom Lancefield in Chicago and have watched him become a fine physicist in his own right. He's the natural choice.
Bir resim danışmanına ihtiyacım var.
I need an image consultant.
Yani danışmanım Klaus'un kardeşi mi?
My advisor is Klaus'brother?