Derin traducir inglés
15,121 traducción paralela
Sizi derin bir duygusal sıkıntıya soktuğum çok açık. Bunun benim için de çok acı verici bir olay olduğunu bilmenizi istiyorum.
It's clear I've caused you significant emotional distress and I want you to know that pains me a great deal.
Adamlarıma mezarı birkaç metre daha derin kazmalarını söylememe ne dersin?
How about I tell my man there to dig that grave a couple feet deeper?
Labirent! Bu oyunun en derin seviyesi. Girişi bulmama yardım edeceksin.
It's the maze, the deepest level of this game.
Evet git, duş al ve derin bir uyku çek Jerry.
Jerry. Go home, shower, take a nap.
Carol'un sesi, ağlamak falan değil, daha derin bir şeydı.
Sound that Carol made, it wasn't cryin'. It was deeper.
Her zaman çok derinde bir yerlerde, bize gösterdiginden daha derin... güzel bir şey olduğunu biliyordum.
I always knew there was a thing of beauty buried deep in the holy soul of Tommy Saunders.
Nefeslerini yavaşlat, derin nefes al.
I want you to slow down your breathing, take deep breaths. In and out.
Derin bir nefes al ve ver.
Deep breath in... and out.
Annen derin ve karanlık sırlar saklıyor olabilir. - Maureen, öyle şey mi olur?
Your mom could be hiding some deep, dark secret.
Derin şükranlarımı ifade edebilecek kelimeler yetersiz ve Senatör Danforth'a olan takdirim de öyle
There are not enough words to express my deep gratitude and appreciation to Senator Danforth.
- Derin bir soluk alıp atla.
Take a deep breath and jump.
Derin, karanlık bir delik gibi.
Like a deep, dark hole.
- Üç derin nefes al.
- Take three breaths.
Ama bu derin bir bağ.
But it's a deep bond.
Ben de kot pantolonlardan sıkıldım ama sadece derin bir nefes alıp dayanman gerek.
Yeah, well, look, I'm tired of skinny jeans, but you just, you know, take a deep breath and hang in there.
- Kesik derin, tamam mı?
- The cut is deep, all right?
Bir topak hissettiginde, önce derin bir nefes alirsin ve ona korkmadan, yargilamadan bakar ve yüzlesirsin.
When you feel a knot... you take a deep breath and you stare at it and face it without fear or judgment.
Parmakların, parmakların... Derin, güzel derin... Parmakların ve güzel saçların.
Your fingers, your fingers, your skin, your beautiful skin, and your fingers, and your beautiful hair.
Derin ve güzel parmakların.
Your skin and your beautiful fingers.
Hindistan'ın en derin en karanlıklarından gelen Kama Sutra'nın kayıp sırlarını.
Long-lost secrets of the Kama Sutra from deepest, darkest India.
Derin ve rüyasız bir uykuda dinlen.
May you rest in a deep and dreamless slumber.
Ancak ben tüm bunların altında daha derin bir anlam yattığını düşünüyorum.
But I think there's a deeper meaning hiding under all that.
Ağzınızdan derin derin nefes alın.
A deep breath through the mouth.
- Derin kesmişsin.
- That's a big cut.
Derin değil.
Nothing deep.
Derin beyazlamaya, ya da organların sıvılaşmaya başladı mı?
Your skin gone clear, your organs gone liquid or...?
Derin kesikler ve morarmış yaralar hariç yok.
Besides some nasty cuts and dark bruises, no.
Derin mi?
Is it deep?
Bundan daha derin.
It goes deeper than that.
Derin bir nefes al.
One deep breath.
- Neden derin bir nefes almıyoruz?
- Listen, can we all just take a breath?
Derin nefes almaya devam et.
Keep breathing deep.
Sadece derin nefes al.
Just keep breathing, mate.
Derin nefes al, Randy.
Take a deep breath, randy.
Derin derin nefesler.
Deep breaths.
Derin bir nefes al.
Take a deep breath.
Bu odadaki herkesi etkileyecek çok derin ve karanlık bir sırrım var.
I have a deep, dark secret that affects everyone in this room.
En derin duygularıma tercüman oluyorlar.
They express my deepest feelings.
- Çok derin.
He is deep.
Arkadaşının düşüncesiz hareketleri yüzünden, kendisi şimdi çok derin bir aile trajedisiyle ilgilenmek zorunda kalacak.
Because of your friend's thoughtless actions he now has a very deep personal family tragedy to deal with.
Başka bıçak yaraları da vardı hiçbiri derin değil.
There were more wounds made by the knife all rather shallow
Söz veriyorum derin laflar etmeyiz.
I promise we won't use big words.
Herkes derin bir nefes alsın sonra da siktirip gidin.
All right, everybody take a deep breath in and then go and fuck yourselves.
Girinti bu kenarda daha derin bu yüzden muhtemelen çantayı diğer omzuna geçirmiş.
Indentation is deeper here on this edge so he probably switched the bag over to the other shoulder.
Derin.
Deep.
Derin derin nefes al.
- - Breathe, breathe, come on! -
Ver elini, yayılmış ağrının en derin yerinden.
Give me your hand, from the depths of your disseminated pain.
Tabii burada yalnız iki kişi var. Bu derin ve sık ormanda, bu kısa otların ötesinde bir yerdeler.
obviously they're two men alone... out there somewhere beyond the cutty grass in this dense, thick bush.
Çok derin değilmiş.
It's not too deep.
Bu kadar derin araştırılsın.
That is how deep I want this to go.
- Ne kadar derin?
He'll be okay, Heidi. - How deep is it?
derinden 18
derine 26
derinlik 26
derin bir nefes al 74
derin nefes 16
derin nefes al 140
derin uzay dokuz 20
derin nefes alın 33
derine 26
derinlik 26
derin bir nefes al 74
derin nefes 16
derin nefes al 140
derin uzay dokuz 20
derin nefes alın 33