Diyorlar ki traducir inglés
650 traducción paralela
Diyorlar ki siz Lord Treasurer'u tercih edermişsiniz.
They say... you prefer the Lord Treasurer.
Diyorlar ki...
They say...
Diyorlar ki Washington'ın bulabildiği bütün birliklere ihtiyacı var ve bu yüzden öncüler kendi başlarının çaresine bakmalılar.
They say Washington needs all the troops he can get, and that the frontier will have to look out for itself.
Her neyse, duyduk ki, diyorlar ki...
Anyway, we heard... They say...
Diyorlar ki Empire ve bazı yerlerin -
Oh, they say that the Empire and such places...
Evliliklerde artış olmuş Diyorlar ki bu şarkı yüzünden
There's a big increase in marriages Due to a tune, they say
İnsanlar diyorlar ki.. Sen ne hakkında konuşuyorsun?
People said... what are you chattering about?
Diyorlar ki, " Adınızı bilmiyoruz bayım ama
And they're saying, " We don't know your name, mister,
Diyorlar ki bu dünya... fıçıdan geniş midir...
They say that this world Is more wide than a barrel
Diyorlar ki Meksika'da bir hırsız sigara dumanı gibi yok olur.
They say that a thief in Mexico today can disappear like a puff of smoke.
Diyorlar ki iklimi...
They say the climate...
- Diyorlar ki- -
- They say...
Siz herkesten iyi biliyorsunuzdur gerçi... ama diyorlar ki eğer Çin'e, Amerika'ya ya da Rusya'ya... bir bomba atılsa... patlamadan yayınlanlar eninde sonunda Japonya'ya ulaşırmış.
You probably know better than anyone, but they say that even if a bomb is dropped on China, or America, or Russia, the fallout will eventually drift over Japan.
- Niye telsiz diyorlar ki?
- Why do they say wireless?
Diyorlar ki ; dansı hayranlık vericiymiş.
Her dancing draws crowds.
Ne diyorlar ki?
What are they saying?
Diyorlar ki...
They are afraid...
Yani, diyorlar ki.
So they say.
Diyorlar ki bu kabindeki herkesin içine Gråvik'in kötü ruhu girecek.
They say that everyone in this cabin will be possessed by Gråvik's evil spirit.
Diyorlar ki, ek kredi talebiniz için ipotek göstermiş olduğunuz mallar hâlihazırda tarafımıza ipotekli olduğu için üzülerek...
They say... No credit?
Diyorlar ki, bankamızca belirlenen kredi kullanım limitinizi aşmış bulunmaktasınız.
They say the overdraft already exceeds the limits of banking payment.
Diyorlar ki, eski güvenilir bir firma ile uğraştığımızı bilmek güzel.
They say it's nice to know they're dealing with an old dependable firm.
Diyorlar ki küçük bir ameliyatın hemen ardından tekrar...
They say in no time after the little operation you'll be able to...
Diyorlar ki, Cefalus'lar açgözlü avcılardır açgözlü oburlardır... ve açgözlü... neyse, sadece açgözlü.
They say the Cefalùs were avid hunters, avid eaters, and avid... well, just avid.
Özellikle, diyorlar ki, süt ile!
Especially, they say, with milk.
Diyorlar ki herşey sen buraya, geldiğinde başlamış!
They said when you got here, the whole thing started!
Diyorlar ki iyi bir askermişsin.
They say you're a good soldier.
Diyorlar ki, Themonitus'a günün tarihinin ne olduğunu sor, sana o gün hakkında konferans versin.
Ask Timonides what day is it, and he will lecture you on the history of the calendar.
Birçok defa arenada dövüştüm. Ama diyorlar ki... hiçbir gladyatör Sezar'ı öldürmeye cesaret edemez. Tanrıyı...
I have fought many times in the arena, but they've whispered that no gladiator dare kill a Caesar, a god.
Diyorlar ki, Deering karısının üzerinde şeffaf bir entariden başka bir şey yokmuş.
The way I heard it, that Deering woman didn't have nothing but a flimsy peekaboo dress on.
Diyorlar ki... bu şey Herbie Grant...
They, um, say this Herbie Grant...
Komşular diyorlar ki iyiymişim.
The neighbors all say I look real fine.
Fakat Shimodate Köyünde diyorlar ki o Vali'nin adamları ve... Shoten ailesini haklamış.
But in Shimodate they say he took on the magistrate's men and the Shoten family too.
Diyorlar ki Raphael, senin azminle resim yapabiliyormuş ama senin resimlerin onunkiler kadar görkemli değilmiş.
And they say Raphael can draw with your strength... but you can't draw with his grace.
Diyorlar ki, hala kafatasını Arjantinde bir yerlerde saklıyormuş.
They say he is still hiding his scull somewhere in the Argentinean selva.
Diyorlar ki Prens'in bir oğlu var, ama sen tahtı istiyorsun.
They say the Prince has a son, but you want the throne.
Ve bir de diyorlar ki, en zeki bankerimiz Perregeaux İngilizler'le anlaşmış ve kendi zırhlı kasa dairelerinde bize karşı bir casusluk merkezi hazırlıyormuş.
And I am told that Perregeaux, our most intelligent banker is in league with the English, and in his armoured vaults is organising a centre of espionage against us.
Diyorlar ki, celladın havaya kaldırdığı baş hâlâ yaşarmış gözler hâlâ görür dil hâlâ acıdan kıvranır ve yerdeki kollarla bacaklar da hâlâ titrermiş.
They say that the head held high in the executioner's hand still lives that the eyes still see that the tongue still writhes and that down below the arms and legs still shudder.
Bir de diyorlar ki Batı artık vahşi değil!
And they say the West ain't wild any more!
Ama Harry ve senin hakkında diyorlar ki...
But you and Harry are said to...
Diyorlar ki endişe et...
So they say. You wouldn't care to...
Ve şu aşağıdaki piçler diyorlar ki, Sam biz sana söylemiştik...
# And those bastards down below # They'll say, Sam, we told you so
Neden öğle postasι diyorlar ki buna?
Why the hell they call it the noon stage?
- Diyorlar ki o...
- and they said that he...
Diyorlar ki :
No, they say :
Kendisini öyle kötü tanıtıyor ki, onu red etmek daha iyi diyorlar.
He announced himself badly, he should drop it.
Diyorlar ki- -
They say -
O kadar çok konuşuyorsun ki, sana Bayan Vak Vak diyorlar.
- You! You talk so much they call you Miss Quack-Quack.
Öğrencilerin ne dediğini biliyor musun? Diyorlar ki...
YOU COULD CALL IT THAT.
Tabi ki hayır. "Savunma Bakanlığında Kaç Komünist Var?" diyorlar.
Of course not. They're saying, "How many Communists are there?"
Şike varmış diyorlar ama nede yok ki!
I know it's supposed to be fixed, but so is everything else.