Enter traducir inglés
9,278 traducción paralela
Kraylerin, 1960'ların gizli tarihine girme zamanı gelmişti.
'It was time for the Krays to enter the secret history of the 1960s.
Girişini yahut çıkışını gören olmasa da orada bulunduğu süt keçimizin kıçındaki yaralar vasıtasıyla tespit edilmiştir.
Though no one actually saw him enter or exit, evidence of his presence was clear, as upon inspection, the dairy goat's anus was irritated from overuse.
Bağnazlar babamın rüyalarına giremez.
Zealots cannot enter my father's dreams.
Ve hakikatle yaşayanlar... bu ışığa girebilecek, onu bilecek... açıkça görülecek, ondan sonra her yaptıkları Tanrı için olacak.
And those who live by the truth... can enter this light, knowing it-it can be plainly seen, that whatever they do from then on is done through God.
Onun, Tanrı'nın kutsal evine girmesini... yasaklamamız önerildi.
It is proposed that we forbid him... to enter our holy house of God.
Her kim buraya girerse, bütün ümitlerini terketsin!
Abandon hope, all ye who enter here.
Kaptan Hornigold'la körfeze girişimiz için görüşeceğim.
I'll engage Captain Hornigold and make way for the ship to enter the bay.
Hermes, Mars yörüngesine giremez.
The Hermes. Well, they, it can't enter Mars orbit.
Girip araştırmak için kocanızın ofisinin anahtarlarını ve resmî izninizi istiyorum.
I would like the keys to your husband's office and your formal permission to enter it and search it.
İcatlarım Paris'e girmemizi sağlayacak.
My inventions will allow us to enter Paris.
- Ha umut terk buraya girdiğiniz tüm siz.
Huh, "abandon hope, all ye who enter here."
İsa adına vaftiz olma şansları hiç olmayan, doğmamış bebeklerimin ruhlarının Kutsal Krallığa girmeleri için iznini istiyorum.
In the name of Jesus, I ask that the souls of my unborn babies be considered to enter the Holy Kingdom, even though they never had a chance to get baptized'cause I was wicked
Artık dördüncü haftaya girdik.
Then, we enter fourth week.
- Bay Whelan. İçeri girmek için çıkış belgesine ihtiyacım olduğunu söylüyorlar ama onlara böyle bir belgemin asla olmadığını söyledim.
They say I need a copy of my leave to enter, but I told the man I never had any such copy.
- Teşekkürler. - Gir!
~ KNOCKING ~ Enter!
Buraya seninle safça politik tartışmalar yapmak için mi geldim sanıyorsun?
Do you think this is why I come here? To enter into some naive political discussion with you?
Yöntemlerim ve sonuçlarıma meydan okunmaya devam edildi, küçümsendi, açıklanmaya çalışıldı. Dünyaya zorbalığın salındığı, şiddetin sistematik ve teyit edilen eylemlere dönüştüğü her an İtaat deneyleri, cevapsız sorulara yeni pencereler açması için konuşulur oldu.
And my methods and results continue to be challenged, scorned, debunked, yet every time a new outrage is unleashed into the world, sanctioned and systematic acts of violence, the obedience experiments re-enter the conversation, re-framing unanswerable questions.
Bir daha bu eve gelmeyeceksin.
You shall never enter these chambers again.
Kravatınız olmadan salona giremezsiniz.
You cannot enter the hall if you don't have a tie.
Girin.
Enter.
Bu bölüm bir kara büyücünün başka birinin bedenini nasıl ele geçirebileceğinden bahsediyor.
And this section talks about how a... a dark witch can enter someone else's body and control it.
Çembere gir Clara.
Enter the circle, Clara.
Suçun sebebiyle ilgili soruları içermiyor, öyle değil mi?
Questions of motive don't even enter into it, do they?
Girip araştırmak için kocanızın ofisinin anahtarlarını ve resmî izninizi istiyorum.
I would like the keys to your husband's office And your formal permission to enter it And search it.
Şimdi girebilirsin.
You can enter now.
Ted, kayıtta mıyız?
You'll enter from the front.
Leslie turtadaya katılmayan ilk aday eşi olacak.
Leslie would be the first candidate's wife not to enter the Pie-mary.
Turtadaya katılacağım.
I'm gonna enter that Pie-mary.
Leslie, o saçma sapan turtaday yarışmasını boykot etmene çok sevinmiştik. Ama yeni aldığımız bir habere göre yarışma kararı almışsın.
Leslie, we were thrilled to find out you were boycotting that ridiculous Pie-mary, but we just got word you've decided to enter?
Şimdi de kendisinin yerine yarışmaya katılsın diye ona zorla turta pişirtmiş.
Now she's forcing him to bake pies and enter a contest for her?
Bu eve girmeden önce 3 tek atıyorum.
I do three shots every time I have to enter this house.
Müsaade etmediğimiz sürece ne cehennemden ne de cennetten bir şey girebiliyor.
Nothing can enter from heaven or hell unless we allow it.
Diyar'a girebilirim ama odaya giremem. Ama sen girebilirsin.
I can enter the realm but not the Chamber.
ŞİFRENİZİ GİRİN
ENTER YOUR PERSONAL CODE
Lütfen girin ve ışıklı yolu takip edin.
'Please enter and follow the lighted pathway.'
Seni dışarı atmasıyla sakın cürret etme onun gidişini fırsat bilip domuz sürüsüne girmeye.
And when he had cast you out, you did not even dare, except by his leave, to enter into a herd of swine.
Poopoo ve ben her zaman seninleyiz. tek başına mücadele etmek zorundasın.
Poopoo and I are always with you. But when you enter the ring you have to fight alone.
Bu fuarlardan nefret ediyorum fakat babam zorla katılmamı sağladı.
I hate these fairs, but my dad made me enter.
Ve sonra arkasından... girin.
And then you enter... through the rear.
Sizin de gördüğünüz gibi Setauket'teki Binbaşı Hewlett'tan şehre giriş iznim var.
As you can see, I have permission from Major Hewlett of Setauket to enter the city.
Lütfen şifrenizi girin.
Please enter your password.
Resmi bir parlemento yasası, Majeştelerinin herhangi bir memurunun her evde, her dükkanda, her depoda ve her direniş olayında kapı, sandık, kasa, neye ihtiyaç olursa zor kullanmaya, eğer ihtiyaç duyulursa, yasaklı ya da uygun olmayan ticari ve benzeri eşyalara
An official act of parliament, one authorizing any officer of His Majesty's customs to enter into any house, any shop, any warehouse, and in case of resistance, to break open doors or chests or trunks,
Son derece basit hareket edeceğiz.
We'll enter from the desert.
Toplantıları sona erene kadar bekleyeceğiz. Ve tam bir saat sonra... siz duvara tırmanabilirsiniz.
And exactly an hour later... you guys scale this wall and cross this lawn or terrace, and enter Bilal's room.
Google Bilim Fuarı'na katılmak istiyoruz.
We want to enter the Google Science Fair.
Kahraman geldi.
Enter the hero.
Yaratık geldi.
Enter the creature.
Siyasi görüşünün bu olayda rol oynamadığı yer tam olarak neresi?
Where exactly does politics not enter into this?
Merhum Dr. David Saltzberg'ün laboratuvarına girmek üzeresiniz.
You're about to enter the lab of the late Dr. David Saltzberg.
Evet ama yandan gir.
Yes, oh, but enter through the side.
Stadyuma girilmeye çalışıldı, ancak güç kalkanı yüzünden giriş yapılamadı.
Those that approached it earlier, were unable to enter due to what appears to be some sort of force field.