Gelir traducir inglés
38,859 traducción paralela
Yani bu cinayetler, gelir dengesizliği adına mesaj vermek için işlenen cinayetler değil.
Now, these murders are not a matter of making a general statement about income inequality.
Daha sonrasında isterse 21.yüzyıla gelir isterse olduğu yerde kalır.
Then it can either come back to the 21st or stay where it is.
Görev önce gelir, değil mi?
And the mission comes first, right?
Bize zarar verirsen, yerimize yenisi gelir.
Harm us, and only more will follow.
- Onlar sizle gelir, ben de Sally'yi alırım. Sizinle Greenwater mola yerinde buluşuruz.
They could ride with you, and then I'll go pick up Sally and we'll meet you at the Greenwater rest stop.
Yani bu uzaktan kontrol edebildiği anlamına gelir. Yani buradan çok uzak olamayacağı anlamına gelir.
Meaning he can do it remotely, meaning he can't be far from here.
Eğer saatleri 1 : 42'de durmuşsa bu Seattle'daki yok oluşun bir parçası oldukları anlamına gelir ve son olarak da buraya geldikleri.
If their watches stopped at 1 : 42, that means they were part of the Seattle disappearance and they ended up here.
Ondes dalga anlamına gelir.
Ondes means wave.
Peki ne olsa yani ne yapsak daha güzel gelir?
What do you think, then, that- - I mean, what would make it better for you?
Yarın tazelenmiş olarak gelir, üstünden geçeriz...
Then we'll come in fresh tomorrow.
Ailem her zaman gelir, ama bu sefer...
My parents always come but this time...
Sadece onunla temasta bulunulursa zararlı hale gelir.
It's only when we interfere that it becomes dangerous.
Polisi, itfaiyeyi, ambulansı ararsam hepsi buraya gelir.
If I call the police, the fire brigade, ambulance, they'll all be here.
Durumun kötüleşir, o yüzden de antipsikotik verirler ama ismini anti anksiyete koyarlar çünkü kulağa hoş ve yardımsever gelir.
- Well, a GP puts you on antidepressants. Uh, you get worse, so they put you on antipsychotics, only they call them anti-anxiety pills, because it sounds cozier, more helpful.
Ufak ayartılmalar ruha iyi gelir.
They say a little temptation's good for the soul.
Bu geleceği gördüğü anlamına gelir, bilgi ticareti yaptığı değil.
That's an argument for clairvoyance, not insider trading.
Mesela televizyon izlerken kakam gelir tuvalete giderim.
I'd be watching the TV, I'd feel a shit come on... I'd leave to the bathroom...
Çünkü kaka varsa, çiş de gelir.
Because where there is poo, there will always be wee.
Öyle olmasa gelir miydim sanıyorsun?
Why else do you think I'd be here?
Bunun için yeterince gergin değilim ama elimden bu gelir : Bloody Marys!
Haven't stretched enough for that, but I can... make Bloody Marys!
Ben, benimle gelir misin?
Uh, hey, Ben. Do you want to come with me?
Senin gibi yetenekli insanların başına böyle şeyler gelir, ama üstesinden geldin.
Well, it happens to people with talent like yours. But you came out of it.
- Öyle ama beleş yemeğin tadı ne güzel gelir, biliyorsun.
- Yeah, but you know how amazing free food tastes.
Yıldız öldükten sonra parçacıkları diğer uzay maddeleri ile birleşerek devasa bir gaz nebulası haline gelir.
After a star's demise, its fragments join with other space matter to form a gigantic gaseous nebula.
Babamla bir olup okuluma gelir beden dersinde benimle alay ederdiniz.
You and dad used to show up at school and heckle me during gym class.
Jessica ile konuştuğun gece gelir kaynaklarımızın % 75'ini kaybettik.
The night you spoke to Jessica, we'd lost 75 % of our revenue stream.
Gün gelir, dosya birden bilgisayarda belirir.
Day comes... file populates the computer.
Şu anda bir arkadaşın yanımda olması gerçekten işime gelir.
Right now, I could really use a friend by my side.
Bu yasalarla... KYUNG-JI RHEE ÇOCUK ADALETİ MÜDÜRÜ... önceden hazırlanmış akşam yemeği menüsü gibi, sürekli bir insan akışı sağlanıyordu, elde edilen gelir de hissedarlara gidiyordu.
... were the ones they were putting out there like on a premiere pre-fixed dinner menu, a steady influx of bodies to generate the profit that would go to the shareholders.
O madde oraya konduğu anda bir araç hâline gelir.
Well, once that clause is inserted in there, it becomes a tool. It's there.
Bu ırksal mirası ve bağlamı görmezden gelmek siyahlarla polisin bugünkü ilişkisi hakkında verilere dayalı bir tartışmaya giremeyeceğiniz anlamına gelir. Bu durum yok yere ortaya çıkmadı.
And to ignore that racial heritage, to ignore that historical context, means that you can't have an informed debate about the current state of blacks and police relationship today,'cause this didn't just appear out of nothing.
Her şeyin aşırısı, sağlıksız ve faydasız hâle gelir.
Too much of anything becomes unhealthy, unuseful.
Bana inan, eğer kafanı dağıtırsan Mike'ın çıkması iki yıldan çok daha az gibi gelir.
And trust me, if you really lose yourself in this, I have a feeling it's gonna seem like a lot less than two years before he gets out.
Tavır kendine saygıdan gelir. İçinde yoksa bunu kimse sana vermez.
Posture is self-respect, and if you don't have it, no one else will give it to you.
Onu merak etme, bir dakikaya kendine gelir.
Oh, don't worry about him, he'll be fine in a minute.
Jöleli şeker sevdiğin zaman başına bu gelir...
That's what happens when you have love of jelly bean...
Sammy dışarı çıkmanı istemez. - Elektrik birazdan gelir zaten.
Sammy wouldn't want you going outside, and the power will be back on soon.
Buraya gelir misin bir?
Just come here, would you? I think this is the...
Ve o kurallardan biri der ki : Maddenin her zerresi her hayvanı, sebzeyi, minerali oluşturan şey ne kadar değişirse değişsin bir yerden gelir, bir yere aittir.
And one of those laws says that every speck of matter that makes up every animal, vegetable, mineral... no matter how much it changes, it comes from somewhere, belongs somewhere.
O berilyum kapağı yere düşerse plütonyum nükleer hâle gelir.
If that beryllium lid drops into place, - the plutonium goes nuclear.
Bazen en akıllıca laflar çocuklardan gelir.
Sometimes the wisest words come from children.
Değer biçilemeyen şeyler için söylenen Çin deyişi oradan gelir :
Hence the Chinese idiom for priceless,
Ben de umuyordum ki birisi bi koşu Büyükanne'nin Yeri'nden sandviç alıp gelir.
I-I was hoping someone would make a run to Granny's for a mutton sandwich.
Dedi, bir kere daha çeksem kafi gelir
♪ He said one more hit ♪ ♪ Ought to do it ♪
Alt tarafı cigara, ne zarar gelir
♪ This joint ♪ ♪ Ain't nothing to it ♪
Dostlar bir araya gelir.
Friends coming together.
- Elimden ne gelir?
What can I do?
Fosil yakıtlardan gelir sağlayan güçlü insanlarla mücadele ediyoruz. Onlar işlerini devam ettirmek istiyor.
And we're fighting powerful fossil fuel interests that basically want to keep doing business as usual.
Yakında gelir.
Should be soon.
Bayan Rhodes, Bay Shore, benimle gelir misiniz lütfen?
Ms. Rhodes, Mr. Shore, could you come with me, please? - What?
Aaron, bir dakika gelir misin?
Aaron, can I see you for a moment?