English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ G ] / Gerçekten öyle mi

Gerçekten öyle mi traducir inglés

1,205 traducción paralela
Gerçekten öyle mi konuşuyorum?
Is that how I sound?
Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?
Do you really think so?
Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?
You really think so?
Gün gibi ortada, peki gerçekten öyle mi?
But you see, is that it?
Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?
- You really think so?
Gerçekten öyle mi oldum?
Am I really?
- Gerçekten öyle mi demiş?
Did he really say that?
Gerçekten öyle mi düşünüyorsunuz?
You really think so?
- Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?
- You really think so?
Gerçekten öyle mi dedim?
Did I say that?
- Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?
- A good domestic Pinot Noir?
Ama gerçekten öyle mi?
But is that a fact?
- Oh, gerçekten öyle mi?
- Oh, did you like that?
Gerçekten öyle mi diyorsun?
You really think so?
- Senin kızlara iyi baktığını ve bayağı kazanç teklif ettiğini söyledi. Gerçekten öyle mi?
He told me that you took good care of the girls... and that you offer some kind of benefits.
Gerçekten öyle mi bilmiyorum.
I don't know if she really is.
- Gerçekten öyle mi?
- And it really does?
Gerçekten öyle mi düşünüyorsunuz?
Do you really think so?
Gerçekten öyle mi?
Really?
Evet. Gerçekten öyle, değil mi?
Yes, it is, isn't it?
Öyle mi? Gerçekten mi?
Yeah, Really?
Gerçekten mi? Sence gerçekten onunla ilgileniyor mu? Evet, bence öyle.
- You really think he's interested in her?
Demek, geçen bahar Petey, gerçekten öylece tuvalete düşmedi ; öyle mi?
So last spring Petey didn't really just fall into the toilet bowl, did he?
Öyle mi? Gerçekten güzeldi.
Oh, yeah, real good.
- Usta öyle birisi mi gerçekten?
Is he that kind of man?
Öyle mi gerçekten?
Do they really?
Yani bize gerçekten yardım edeceksin, öyle mi?
So are you really going to help us?
- Öyle mi düşünüyorsun? - Çevrede gerçekten iyi bir izlenim bıraktın.
- You certainly had a good look around.
Maskelerimiz gerçekten başımıza iş açıyor, öyle değil mi?
Our masks really get us in dutch, don't they?
Güzel bir akşamdı. - Gerçekten güzeldi, öyle değil mi? Manzara da güzelmiş.
Bear in mind she can't have shellfish, poultry, red meat, nitrates, wheat, starch, sulphites, MSG or dairy.
Yani gerçekten bilmiyordun öyle mi?
Then you really didn't know?
Demek gerçekten fazla çekmişim, öyle değil mi?
So I hit it real hard, right?
Öyle mi gerçekten?
Are you sure of that?
- Gerçekten mi? Girdim mi? Aman Tanrım, orada öyle dikilme, dostum.
Good God, don't just stand there.
- Gerçekten öyle bir şeysin, değil mi?
Speak of the devil... - You really are something, aren't you?
- Gerçekten öyle değil mi?
- Is it really?
Gerçekten hoştu, ama hey, artık sanat biriktirmiyoruz... insanları satın alıyoruz, öyle değil mi?
Absolutely lovely, but hey, we're no longer collecting art... we're buying people, aren't we?
- Gerçekten bir motelde durmayacağız öyle değil mi?
- We're not actually gonna stop at a motel, are we?
- Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?
Do you really think so?
Gerçekten, oturup bizimler birlikte beklemeyi göz önünde bulundurmadın, öyle değil mi?
You didn't really consider sitting and waiting with us, did you?
Bunu gerçekten yapamaz, öyle değil mi?
He can't really do that, can he?
Gerçekten, sende en az benim kadar, bu işin bitmesini istiyorsun, öyle değil mi?
You really want this to end as much as I do, don't you?
Öyle mi gerçekten?
Is he one?
Kan basıncını gerçekten yükseltebilir, Richard. Öyle değil mi?
She can really increase the blood flow, can't she?
Gerçekten, öyle mi?
Really, is that so?
Gerçekten, ortalığı fena dağıttın, öyle değil mi, Baba?
You really made a mess of things, didn't you, Daddy?
Öyleyse gerçekten Ra'nın düşmanı olabilir öyle mi?
So she really may be Ra's enemy?
Ve bütün maneviyatı sıyırıp çıkardığında, o gerçekten sadece hormonlarla ilgili, öyle değil mi?
And when you strip away all the tinsel it's really just about hormones, isn't it?
- Öyle mi? Çeneni kapamazsan gerçekten acıtacağım.
Shut your mouth, or I'll really hurt you.
Biliyor musunuz, insana, bu boydayken "Koca Al" denmesi gerçekten kararlı bir mücadele gerektiriyor olmalı. Ama sen bu mücadeleden galip çıkmayı başarmışsın, öyle değil mi?
You know, having the dubious distinction... of having been called "Big Al" when you were this diminutive... package is a challenge to confidence... but you have obviously survived it, have you not?
Gerçekten mutlusun, öyle mi? - Çok.
So you're really happy?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]