English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ G ] / Gitmişti

Gitmişti traducir inglés

4,285 traducción paralela
Tarım kolejine giden hemen herkes taç giyme törenini aileleriyle birlikte izlemek için evlerine gitmişti.
More or less everybody from the Agricultural College had gone home to celebrate the Coronation with their families.
Bu sabah iyi gitmişti.
It went well this morning?
Yardım için oraya gitmişti.
She went there once for help.
Sabaha hepsi gitmişti.
By morning they were all gone.
Geçen yıl ev arkadaşım gitmişti.
My roommate went last year.
- Tam tersi, hoşuna gitmişti.
Oh, she loved it.
Muhtemelen bir sincapın peşinden gitmişti.
Probably went after a squirrel... or something.
Alaska'ya gitmişti para biriktirip bize bir şeyler almak için.
He went off to Alaska, and he was, like, saving up money to buy these things.
Gitmişti.
He's gone.
Annem o sırada süt almak için markete gitmişti.
'She'd just popped to the shops to get some milk.'
O çoktan gitmişti, yemin ederim.
He was long gone, I swear.
Şu hapçı kılıklı oğlan sakızlı dondurma almaya gitmişti.
That dopey looking kid went out to get bubblegum ice cream.
Evet, alışverişe gitmişti.
Yes, she was shopping.
Deposunu bastıklarında üç tonluk kokain ardında hiçbir iz bırakmadan yok olup gitmişti.
And when they raided his warehouse, three tons of cocaine disappeared without a trace.
Ama hepsi gitmişti.
But it was all gone.
Bir gün Heather ve ben eve geldik. Boşanma belgelerini kahve masasında bulduk. Bütün eşyalarını toplamış gitmişti.
One day Heather and I came home to find divorce papers on the coffee table and his stuff packed and gone.
Herkes gitmişti zaten.
Everyone's left already.
Uyandığımda çoktan gitmişti.
Well, I woke up and he was already gone.
Uyandığımda gitmişti ve kod da...
And when I woke up, he was gone, and the code was kind of...
Ben geldiğimde gitmişti. Ama hakkında hikâyeler duydum.
He was gone before I came on, but I heard stories.
Hemen geri koştum ama gitmişti.
By the time I ran back there, it was gone...
Bana bir faydası dokunmadıysa da doktorları çok hoşuma gitmişti.
Even though it didn't work for me, I love the doctors.
Evet, geçen gün bir Crate Barrel'ın ortasına bokumu yaptım ve 45 dakika sonra geri döndüğümde gitmişti.
Yeah, I mean, the other day, I left a doodle right in the middle of a Crate and Barrel. Came back 45 minutes later, it was gone.
Hemen sonrasında başlamıştı. Fakat sonrasında, bilirsin işte, bir süreliğine iyiye gitmişti.
It started right afterwards, but then it got better for a while, you know.
Eli gitmişti, kanıyordu şey yoktu yapabilirdi ;. o öldü orada önümüzde.
His hand was gone, he was bleeding. There was nothing we could do ; he died right there in front of us.
"Kafası karışsa da, bir şekilde çok hoşuna gitmişti."
"an odd tightening somewhere between her legs that puzzled her but was, somehow, very pleasant."
Kuzenim Frances erkek arkadaşıyla Delmonico's'a gitmişti döndüğünde nişanlanmışlardı.
My cousin Frances went to Delmonico⠀ ™ s with a boyfriend, and she came back with a fiancé.
Ama Sean'ı burada bulduğumuzda gitmişti.
When we found Sean here, she was gone.
Gitmişti.
Gone.
Brooke, onunla buluşmak için Mexicali'ye gitmişti ve o günden sonra Brooke'u kimse görmedi.
Brooke went to a meeting with Arek in Mexicali, and that was the last anyone ever saw Brooke.
Memurlar alarmı yanıtlayana kadar gitmişti ama adam bizim saldırganımız Anton Cole.
By the time the officers responded to the alarm, he was long gone, but it's our shooter, Anton Cole.
sabah uyandığımda herşey gitmişti.
I woke up, and everything was gone.
Önemli bir işini bölmeme umuduyla Lily Marshall'ı ziyarete gitmişti.
So Lily went to visit Marshall at work, hoping she wasn't interrupting anything important.
Kubbe inmeden önce üniversiteye gitmişti.
He went away to college before the Dome came down.
Geri geldiğim zaman Ashley gitmişti.
I came back, Ashley was gone.
Başkente gitmişti. Stajı için görüşme yapıyor.
D.C. she's interviewing for an internship.
Karavanı park ettiği yere beraber gittik gitmişti.
We followed her out to where she parked the rv, it's gone.
Londra'ya yaz okuluna gitmişti hani?
He went to London to study for the summer?
Gerçi burada değil. Üç gün önce koyun otlatmaya gitmişti böylece festivali tamamlayabilecektik.
He went up into the pasture three days ago so we could compete in the festival.
Ters gidebilecek her şey ters gitmişti.
Everything that could've gone wrong... did go wrong.
Bir gece aldığımız o habere kadar her şey böyle sürüp gitmişti.
That is, however, until one night.
Çünkü o deneme çekimine gitmişti ve sen de herkese ne anlatıyor bilmiyorum, işte olduğunu falan mı?
Because she's off on the casting couch and you're... what does he tell everybody, that he's at work?
O gece işe gitmişti.
He went to work that night.
Sakal hoşuma gitmişti.
I kind of liked the beard.
Çünkü sabah uyandığımızda Lexi gitmişti.
Because when we woke up this morning, she was gone.
Çantasını toplamış... ve gitmişti.
She had packed a bag... and she was gone.
Bizi atış menziline götürmüştü Lena'da arabasına atlayıp ağlaya ağlaya gitmişti.
Made us go to the shooting range... Lena got one shooff, burst into tears.
Her neyse, davayı ben aldım. Annesi önceden çekip gitmişti, babası da ortalarda yoktu.
Anyway, I caught the case, and the mother was out the picture, her father was missing in action.
Phyllis için hissettiğim bütün aşk gitmişti gibi hissettim.
It's like all the love I felt for Phyllis is now suddenly gone.
Yaklaşık bir hafta sonra Charlie'nin, Missus'ın ona götürdüğü yemeklere dokunmadığını fark ettik. Gitmişti.
A week or so later, we noticed that Charlie had stopped touching the food that The Missus had left for him.
Ama Gabe ayrıldığında, Vincent gitmişti.
But when gabe left, vincent was gone.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]