Görevi traducir inglés
9,109 traducción paralela
Bay Muñoz, B613 olarak bilinen organizasyonun size verdiği ilk görevi söyleyebilir misiniz?
Mr. Muñoz, can you tell me your first assignment for the organization known as B613?
Neden bana B613 için yaptığınız herhangi bir görevi anlatmıyorsunuz?
Why don't you tell me about any of your assignments for B613?
Sınavı geçince jüri görevi de yapabiliyormuşum, biliyor musun?
Do you know that once I pass, I can serve on a jury?
Söyleyin, eğer bu görev gücünün yaptıkları gerçekten ulusal güvenliği etkiliyorsa, neden FBI, bu görevi sizin gibi az deneyimli birine verdi?
So, tell me, if the work of this task force really does affect national security, why would the FBI pick someone with as little experience as you to be on it?
Adamın bir görevi var.
This guy is on a mission.
Rusları koruma görevi sana aitti.
You have to defend Russians.
Faraday kafesi radyasyon sızıntılarına karşı korunak görevi görmesi için kurşunla kaplanmıştır.
The Faraday cage has been lined with lead to act as a shelter in the event of a radiation leak.
Biliyorsunuz ki konu... meşru müdafaa olduğunda... bunun aksini ispatlamak savcının... görevi değil mi?
You know that it's the prosecution's burden, once self-defense is raised, to disprove self-defense, don't you?
Prenses Claude'un kişisel koruması görevi.
It's the post of personal bodyguard to princess claude.
Nasıl bir mahluka bu saçma görevi verdiğin umrumda değil...
I don't care what ogre you've entrusted This ridiculous job to...
Polislerin şu andaki tek görevi Sidorova'yı sağ salim bulup getirmek.
The police now must be unified task - to find and return Sidorov.
Meslektaşımın size açıkladığını düşünüyorum. Bu tamamen araştırma görevi, fakat sizce bir avukata ihtiyacınız varsa, tekrar gelmekten mutlu oluruz.
As I think my colleague explained to you, this really is just a fact-finding mission but... if you think you need a lawyer, we're very happy to come back.
- Sana bu görevi kim verdi?
- Who gave you this assignment?
- Bu görevi suistimal.
- That's serious misconduct.
Ama onun görevi olmayan bir şeyi batırdı diye onu azarlamana izin vermeyeceğim.
- Yeah, we, but I'm not gonna let you come down on her for screwing up something that wasn't her job.
Çok sefer bakanlık görevi almak isteyip alamadım.
I've gotten passed over for the minister's position many times.
Eğer öldüyse,... eğer sana emanet ettiğim görevi tamamlamışsan bende bunu yapabilecek gücün olduğuna inanmışsam neden, az önceki telefon görüşmemde..
If he were dead, if you actually completed the task I entrusted, believed you were capable of executing,
Dün gece görevi başında vurularak öldürülen NY eyalet polisinden haberin var mı?
You're aware of the New York State trooper gunned down last night in the line of duty?
Tabii ki monarşisine borçlu olduğu görevi bilen bir ben değilim.
Of course, I not only know the... duty that a subject owes his monarch.
Ateş amaçlanan görevi yerine getirdi.
The flames have fulfilled their intended purpose.
Ama gerçekte bir mesajlaşma uygulaması. Telefonun bluetooth'u üzerinden iletişime geçip telsiz görevi görüyor.
In reality, it's a text-messaging app, one specifically designed to access the phone's Bluetooth system, turning it into a walkie-talkie.
Bu görevi sürdürürken karşılaşacağımız şey her ne olursa olsun yeterince nitelikliyim.
I'm entirely qualified for whatever we may encounter while carrying out this mission.
Bir erkeğin görevi bölgesini korumaya çalışmak... daha da önemlisi sevdiklerini korumaktır, ve onlara... hayatta biraz olsun komfor sunmaktır.
It's a man's duty to try and raise his station... to better protect those he loves and offer them some... comforts in life.
Kozaya giren herkesin bir görevi vardı.
Everyone who was cocooned has a role to play.
- Kütüphaneye gitme görevi mi veriyorsun?
You want us to go to the library on a mission?
Orijinal planda ametistler ses dalgalarını yumurtaya ulaştırıyor,... bu bir anahtar görevi görüyor,... ve kubbenin kilidini açıyordu.
The original plan was to have the amethyst conduct the tones into the egg, which would act as a key, signaling the dome to unlock.
Eva'nın görevi yeni kraliçeyi taşımaktı.
Eva's was to carry the new queen.
Görevi devretme sürecinin sorunsuz işlemesini istiyorum.
I want this passing of the baton to be smooth.
Eğer doktoru bizden önce bulursa intihar görevi olacak.
This is a suicide mission if he locates her before we do.
İntikam görevi tek amacı haline gelmiş olabilir ve şimdi nereye baksa bir bela görüyor.
His vigilante mission could have become his sole focus and now he's seeing trouble wherever he looks for it.
Şurası muhakkak ki, burada hepimiz birer vatandaşlık görevi savunucusuyuz.
Well, by all means. We are avid fans of civic duty here.
Sonarımız düzelene kadar erken uyarı sistemi görevi görecek.
Acts as an early-warning system until we get sonar back up.
Bugün doğum günü hediyesi olarak, babam bana bu görevi verdi.
Today is my birthday gift, And my father has given me this task.
Bu görevi komuta edeceği kimin aklına gelirdi?
What are the odds he'd be the one commanding this mission?
Görevi almak için elinden geleni yaptı.
About as good as it gets.
Görevi iptal etmemizi mi öneriyorsunuz?
Is it your recommendation, then, that we abort the mission?
Onları tanıyordu ve onları, şu yeraltı mahkemesinin bir anda oluşturduğu görevi yapabilecek kişiler olarak önerdi.
You know, he knew who they were and he recommended them as the guys that could fill this new role that was suddenly created by this underworld court.
Görevi çok gizliydi.
Her role as a seamstress was a cover.
Patlamalar güç çevirici görevi yaparak uzaylı yaşam formlarının elektrogravimetrik itiş kullanan uzay gemileriyle solucan deliklerinden geçmesini sağlıyor.
Explosions acting as transducers, drawing alien life forms through wormholes in spaceships using electrogravitic propulsion.
Ben bu görevi yapacağım ben ve ben yokum.
I'm gonna do this mission and I'm out.
Böylelikle bize ceza görevi veriyor.
And yet he gives us the task of punishment.
Yeni bir vazifem var. Kendimi San Diego'ya ulaştırma görevi.
I got a new mission- - operation get my ass back to San Diego.
Majesteleri'ne Dover'deki görevi için eşlik ettin.
You accompanied Her Highness on her mission to Dover.
Bu görevi tamamlaman için bir fırsatın vardı.
You had an opportunity to complete that mission as well.
Neden aptal Ordusu ve aptal Albay Glen'inin aptal görevi için aptal Afrika'ya gitti?
Why would she leave for stupid Africa on some stupid mission for the stupid Army and stupid Colonel Glen?
Bir görevi iyi niyetli biçimde kabul etmek hepimize iyi şans getirir.
Accepting a task graciously brings good fortune to all.
Görevi anladın mı şimdi sen?
Now, you understand the job on hand?
Görevi Yüzbaşı Landis'i öldürmek değildi.
But killing Captain Landis wasn't his job.
Bu bir plan değil, intihar görevi.
That's not a plan ; that's a suicide mission.
Archer, bu görevi bırakırsan kariyerin biter! Birkaç sik ye Slater.
Oh, eat several dicks, Slater!
- Görevi ne?
Doing what?
görevin 17
görevim 43
göreviniz 18
görevimiz 59
görevin jim 19
görevini yap 19
görev 62
görevli 39
görev tamamlandı 49
görev çağırıyor 20
görevim 43
göreviniz 18
görevimiz 59
görevin jim 19
görevini yap 19
görev 62
görevli 39
görev tamamlandı 49
görev çağırıyor 20