Hapishanede traducir inglés
3,468 traducción paralela
"Ötmek" ve "balık" lafları hapishane argosundan. - Hapishanede yatmış.
"dummy up" and "fish" are prison slang.
Hapishanede geçirdiğim sürede birkaç hayranım olmuştu.
During my prison stay, I may have had a few admirers.
Hapishanede yazım kılavuzu yok.
They don't have spell-check in prison.
Miles, hapishanede seni geçip kaçmasına izin verdiğin kişi.
Miles, who you let slip right past you back at the prison.
Gerekirse tüm ömrümü hapishanede geçiririm!
I'll go to jail for the rest of my life if I have to!
Hangi hapishanede tutuluyor?
Remanded where?
Hapishanede öldüğünü göz önüne alırsak iki maktulümüz için oldukça sağlam bir gerekçesi varmış.
Well, considering he died in prison, I'd say he has a pretty good alibi for our two murders.
Bir hapishanede 17 yıl kilitli kaldım. Daha yeni çıktım.
I was locked up for 17 years... in prison.
Donald hapishanede.
Donald's in jail.
Donald hapishanede.
Donald is in jail.
Hapishanede çalışırken evet, gördüm.
When I worked the jails, yeah.
- Hapishanede nasıl davrandılar?
How did they treat you in prison?
Dün gece nerede olduğunu söylemezsen sana hapishanede 18 ay vereceğim.
And I'll give you 18 months in Framingham unless you tell us exactly where you were last night.
Hapishanede olması annemin suçu değil.
It's not Ma's fault she's in jail.
Sanırım büyük hikâye yolun yukarısındaki hapishanede.
I guess the big story's up the road at the penitentiary.
Ben de hapishanede olan şeylere bir nokta koymaya uğraşıyorum. Belki bana bir yardımınız dokunabilir.
I'm trying to stop what's happening up there at the penitentiary, maybe you can help me.
Evet. Çünkü hapishanede çalışıyoruz.
Yeah,'cause we work at the prison.
- Hapishanede tıp mı oynanıyor?
They play Jinx in prison?
Dediğim şey şu. Piper bir hapishanede bir yıl kalacak.
The point is that Piper is spending a year in an institution.
Hapishanede ziyaretine gitmektense sakinleştirici vermeyi tercih ederim.
Well, I'd rather keep him drugged up than visit him in walpole.
Hapishanede araba sürmek için ders yoktu, değil mi?
They didn't teach you how to drive in prison, did they?
Yüksek güvenlikli bir hapishanede değil miydi?
Well, he did do a stint in Sing Sing, yeah?
Gerçek hapishanede yattım ben.
I've been in real jail.
Eğer bir cevap gelmeden önce, bana Moriarty hakkında bildiğin her şeyi anlatırsan New York Polis Teşkilatı'ndaki arkadaşıma hapishanede sana daha iyi bakmaları gerektiğini söylerim.
If, by the time I receive a response, you've told me everything that you know about Moriarty, I will impose on my friends at the NYPD to get you special treatment in prison.
Yeni hayatımıza tıpkı bir hapishanede kilitliymişiz hissi veren bir yerde başlamak istemiyorum.
I just... I don't want us to start our new life In a place that feels like we're locked in a prison.
Avusturya'da bir hapishanede Dr. Freud ile birlikteyim.
In an Austrian prison with Dr. Freud...
Hapishanede yaptıkların olsun konseyde oluşun, iz sürme yeteneğin olsun. İnsanlara yardım etsen de birazcık aksisin.
Well, the way you are at the prison, you being on the council, you're able to track, you're helping people, but you're still being kind of... surly.
Hapishanede kilitli bir eşle çok tedirgin olmalı.
He must be pretty agitated with the wife locked up in prison.
Eşinin hapishanede olduğunu duydum.
I hear your wife's in prison.
Bu hapishanede olmaktan daha kötü.
It's worse than being in prison.
Basit bir taşıyıcılık hapishanede 10 yıla kadar sürebilir.
Simple carrying can get you up to 10 years in prison.
Eşim duruşma olmadan Martinique'de hapishanede tutuluyor fakat kimse hikâyemi dinlemeyi umursamadı.
My wife has been held in prison in Martinique without trial. But, no one cared to listen to my story.
Bunlara rağmen, hapishanede 2 yıl geçirmekle yüzleşti tamamıyla yabancı olduğu bir ülkede.
Despite this, she was forced to spend 2 years in prison, in a country she is completely unfamiliar with.
Sen çoktan hapishanede 2 yıl geçirdin.
You've already served two years in prison.
Eşiniz, Song Jeongyeon, duruşmayı aldı ve hapishanede 1 yıla karar verildi.
Your wife, Song Jeongyeon, had a trial and was sentenced to a year in prison.
Şimdi kilit altında, hapishanede tek başına.
Now, locked up, alone in prison...
Nidaria hapishanede.
Nidaria's in jail.
Hapishanede bu oldu.
Prison has certainly provided that.
# Annem beni bu hapishanede görseydi #
♪ if my mama could've seen me in this prison
# Dedim ki annem beni bu hapishanede görseydi #
♪ said if my mama could've seen me in this prison ♪
Hapishaneyle ilgili söylediğin şu şarkı... Hangi hapishanede yattığını bilmek istiyorum.
All that singing about prison... what I wanna know is where you did time.
Ona düğünün hapishanede olacağını ne zaman söyleyeceksin?
- WHEN ARE YOU GONNA TELL HIM THE WEDDING'S IN THE SLAMMER?
Hapishanede mi evleniyorsun?
YOU'RE GETTING MARRIED IN PRISON?
25 yılını hapishanede geçiriyorsun çorapla mastürbasyon yapıyorsun, çıkacağın günü ve kaçan kızlara neler yapacağını düşünüyorsun.
You spend 25 years in prison, wanking into a sock, thinking about the day you get out and what you're going to do to the girls that got away -
Stroh'nun hücresini arayalım, bakalım hapishanede kimlerle yakın.
SANCHEZ : We could toss Stroh's cell. Check who he's close to at county.
David Clarke'ı hapishanede ziyaret ediyordun ölümünde benim bir parmağım olduğuna şüphesiz inanıyorsun.
You used to visit David Clarke in prison, which means you undoubtedly believe I played a role in his demise.
Hakkında harcamak konum hayatının geri kalanı bir federal hapishanede sürece Bize Sidorov konumu verir.
You're about to spend the rest of your life in a federal prison unless you give us Sidorov's location.
Ben başka bir hapishanede olmayı planlıyordum ama o psikopat bizi çıkarttı.
I was planning on being in another prison, and that psycho busted us out.
Hapishanede.
In jail.
Hapishanede bize kopyanın nerede olduğunu zaten söylersin.
In jail, you'd tell us where the copy is anyway.
Lacey hapishanede.
Well, Lacey's in jail.