Hayatta mı traducir inglés
8,983 traducción paralela
- Yani onlar bunu yaparken, o hâlâ hayatta mıydı?
So, she was probably still alive when they did this to her?
Jack, oradaki adamların hayatta mı ölü mü bilmiyorsun.
Jack. You don't know if your men out there are dead or alive.
- Hâlâ hayatta mıyız?
Are we still alive?
Hâlâ hayatta mısın sen?
You still alive?
Yine bir şekilde hayatta mı?
A sprite? Alive again somehow?
Hayatta kalmayı başardım.
I made it out alive.
Sanırım hâlâ hayatta olması mümkün.
I suppose its possible she could still be still be alive.
Sanırım hayatta, bekle.
I think he's alive, hold on.
Hayatta olduğuna sevindim.
I'm glad you're alive.
Bizim başarımız, hayatta kalmamız ve birlik olarak düzgün bir şekilde uyumla çalışmamıza bağlı.
Our success, our very survival... is contingent upon our functioning together as one cohesive unit.
Şimdi, temelde ona fumikiri yapacağımı söyledim. Bu çeneye alttan bir vuruşun ardından yüksek tekmeye benzer ki gerçek hayatta muhtemelen rakibi bayıltır.
Now, what I basicallyjust said is that I'm going to engage him in a fumikiri, which is like an upward thrust to the jaw followed by a high kick, which most likely in real life would render the recipient unconscious.
Hayatta giymem onu!
I'm not wearing them!
Hayatta bir tek amacım var.
I have one goal in life.
Onurlu bir adam zalimleşmeden böyle bir şeyde hayatta kalır mı?
Do you think there is such a thing as a noble man?
Eric'in hayatta olduğundan haberdar mıydın?
Did you know that Eric was alive?
Hayatta kimseye borçlanmamıştım ama sana borçlandım.
I have never been in debt. And yet I am in debt to you, grandson.
Bu hayatta ne yaptığımız ve nasıl davrandığımız önemli!
What we do, how we act in this life matters.
Bazen düşünüyorum ; acaba hâlâ kız kardeş sayılır mıyım? Artık ağabeylerim hayatta olmasa bile.
A veces me pregunto si todavía... técnicamente soy hermana, ahora que mis hermanos se han ido.
Hayatta evladını kucağına almaktan daha büyük mutluluk var mı?
You got a girl, to make it flourish.
Burada hayatta olan biri var mı?
Is there anyone alive in here?
Hayatta kaçırmazdım.
I wouldn't have missed it for the world.
Günde 600 mililitre su içerek daha önce hayatta kalmışlığım var fakat bu kadar uzun süre değil.
I've survived before on 600 milliliters of water a day, but not for this long.
Onu işe almak hayatta yaptığım en zekice şeydi.
Taking on her pretty face was the smartest thing I ever did.
Bütün çocukların hayatta olduğuna dair kanıtla geri arayacaklarına eminim.
I'm sure that they will call back and with it, proof that all of our children are alive.
Ve eminim ki benim hayatta kalacağımı hesaba katmamışlardı.
And I'm sure they didn't count on me staying alive.
Ve hayatta kalmamın tek sebebi Çünkü güçlülerim tarafından korunuyorum.
And the only reason I've survived is'cause I'm being protected by the strong.
Senin gibi ben de yalnızca hayatta kalmaya çalışıyorum.
I'm just tryin'to survive just like you!
Bu insanları hayatta tutmaya çalıştığımı biliyorsun, değil mi?
You know, I'm tryin'to keep these people alive?
Hayatta yaptığımız çoğu şey indirgenmiş bilinçaltı alışkanlıklarıdır.
Most of what we do in life is reduced to subconscious routine.
Bakın bu şirket adına çok kötü şeyler yaptım. Ama bunu hayatta yapmam.
Now,
Evet, hayatta kaldım.
Yeah, well I got out alive.
Nasıl hayatta kalacağımızı bilmiyordum.
I didn't know how we was gonna survive.
Tek düşündüğüm şey senin ve bebeğinin hayatta kalması.
I'm thinking only of the survival of yourself and that of your baby.
ama eğer hayatta kalırsak o gezegen bu iri kıyım kayaya gelirse...
But if we somehow survive that planet-killing hunk of space rock...
Eğer hayatta kalırsak kızımızı kaybedeceğiz.
If we survive, we lose our daughter.
Eğer hayatta kalırsak, Yinede evleneceğim ve yinede evi terkedicem.
If we survive, I'm still getting married and I'm still leaving home.
Hayatta kalan başka kimse var mı?
Were there any survivors?
- Hayatta böyle bir şey yapmam.
There's no way in hell I'm doing that.
Hepiniz gidebilirsiniz ama ben kalıyorum. Neden hayatta kalan tek kişi olduğumu öğrenene kadar kalacağım.
You can all leave, but I am staying... until I find out why I was the one who survived.
Eğer hayatta değilsen hayatım çok daha iyi olurdu.
My life would be so much better if you wasn't in it.
Hayatta kalma şansımız mı?
Of surviving?
Hepsi hayatta kalmak içindi. Yaşayalım diye sidiğimizi içtik çünkü hayatın gösterdiği yol böyleydi.
All, to survive, we drank our piss to survive because that was the journey of life.
Şöyle ki, şanslı bir adam olsam bile hayatta kalma şansım sadece yüzde 7.
I only have a seven per cent chance of not dying.
İşte, bu yüzden hayatta kalman lazım.
That's the reason you need to stay alive.
Ben hayatta kaldım ama ölüm onu benden önce aldı.
I alive and her time come before mine.
Paramızı harcamaktan başka bu hayatta yapacağımız birşey yok.
We ain't got nothing better to spend our time and money on.
Yalnızca hayatta olduğumu bilmek onu mutlu etmeye yetiyor.
She's... happy, just knowing I'm alive.
Fakat farkımız bizim için Bir aile olarak hayatta kalacağız, Sevecen bir aile.
But the difference is that for us we will survive as a family, a loving family.
Hatıralarımızla hayatta kalacağız Ve hatıralarımız bizi korumak için.
We will survive with our memories intact and our memories to sustain us.
Gerçek hayatta da bu solgunlukta mısın?
Are you this pale in real life?
- Hayatta kiliseye adımımı atmam.
Ain't no way I'm stepping foot in that church.