Iki dakika traducir inglés
5,087 traducción paralela
Bana sadece iki dakika ver.
Just give me two minutes.
Sadece iki dakika.
Abs. Hey, two minutes.
Gösteriye iki dakika.
Two minutes to showtime.
Sayın Yargıç, bu fotoğraf öldürücü patlamadan iki dakika önce çekilmiş ve sizin de gördüğünüz üzere,... bombanın yerleştirildiği yerdeki çöpün yanından geçen kişi Zayeed Shaheed,... ama Bay Shaheed'in 546 nolu odada olması hakkında daha çok şey dinlemek isterim.
Your Honor, this picture was taken two minutes prior to the fateful explosion, and as you can see, that is Zayeed Shaheed passing the garbage can where the bomb was placed, but I would love to hear more about Mr. Shaheed being in room 546.
Oyunu iki dakika durdurup temizliğe yardım eder misin?
Want to pause the video game and help me clean up?
Bitime iki dakika kala, 14-12 yeniliyorduk.
So with two minutes left, we were down 14-12.
Demek oluyor ki eğer önümüzdeki iki dakika içinde onunla görüşemezsem kendini ölü bulacak.
Means if I'm not speaking to him in the next two minutes, he's gonna find himself dead...
Bana bir iyilik yapıp bunu içmeden önce iki dakika bekler misin?
Will you do me a favour and wait two minutes before you take that?
iki dakika.
Two minutes.
Şimdi, senin ölmen için tam olarak iki dakika on üç saniyem kaldı.
I have exactly two minutes and thirteen seconds for you to be dead.
Atlamaya iki dakika.
Two minutes to drop.
Sadece iki dakika!
Just two minutes!
Buluşma iki dakika sonra.
Rendezvous, two minutes.
Işıklar iki dakika sonra kapanacak.
- Lights out in 2 minutes.
Bana iki dakika ver.
Give me two minutes.
Hayır, iki dakika sürüyor.
No, it takes two minutes.
Ama sonra sana iki dakika daha bakmak istiyorum.
But then again I want two minutes to look at you.
İlk müsabakada yarışmacılar iki dakika içerisinde 1 Tekka Maki, 1 California Roll ve 2 parça da Maguro Nigiri yapacaklar.
For their first challenge, they will have two minutes to make one tekka maki, one California roll and two pieces of maguro nigiri.
Ben onun yaşındayken, maksimum iki dakika sürer.
When I was his age, two minutes tops.
Yeni YıI'a iki dakika kaldı!
Two minutes until the New Year!
Kulak delici bir alarm çalar ve yerel polise haber verir. Ve eğer beni ellemeye kalkarsan iki dakika içinde burada olurlar.
It emits a shit-crazy alarm that will inform local police, who'll arrive within two minutes should you decide to get touchy and / or feely.
Marketi iki dakika içinde kapatıyoruz millet.
Okay, people. We're closing down shop in two minutes.
İki dakika doldu, ufaklık.
Two minutes are up, kid.
- Mutfağa gelsene sen iki dakika.
How can you be concerned about finishing ice cream when you won't even finish your own marriage? !
İki dakika.
Two minutes.
İki dakika geçtikten sonra tadı güzelleşti.
After two minutes, the taste was good.
İki dakika sonra ateş et.
Two minutes and then fire.
- İki dakika daha Ed.
- Two more minutes, Ed.
Beş dakika içinde iki saatliğine rezerve edilmiş olacağız.
We are reserved for two hours in five minutes. Don't take any other orders.
Sonrasında ise tam olarak yedi buçuk dakika sonra da iki tane daha getir, sonra da içimizden birinin sızana kadar her beş dakikada bir iki tane daha.
And then, Precisely seven and one half minutes after that, You're gonna nring us two more, and then.. Two more after that every five minutes, until one of us passes the fuck out.
İki dakika zaman tanı.
Give'em two minutes.
İki dakika geç kaldın.
You're two minutes late.
- İki dakika.
- Two minutes.
Bu dördüncü çeyrek artık. İki dakika var, mola kalmamış.
It's the forth quarter now, two minute warning, you got no timeouts left.
Benimle iki dakika aynı odada duramıyorsun, bu mudur?
No.
- İki dakika kaldı.
- Two minutes.
İki dakika sonra sahnedesiniz.
You're on in two.
20 dakika içinde yapacağım iki espriyi yaptım bile.
This is my second in 20 minutes. Shoot.
İki dakika sürer.
Only lasts a couple minutes.
İki dakika içinde bir haber almazsam cinayetlere başlıyorum!
If I don't hear anything in two minutes... I'll start killing them!
95 dakika içinde Halifax'ta iki saatte İzlanda'da, üç saatte de Londra'da olacağız.
Well, it's 95 minutes back to Halifax, two hours to Iceland, three to London.
İki dakika sonra camdan dışarı.
Two minutes outside the window.
- Evet! İki dakika ara verelim.
We're just gonna take a short two-minute break.
İki dakika daha saklamak istemedin mi?
Didn't wanna hold onto that for two more minutes?
İki dakika iyidir.
2 minutes is perfect.
İlk yarıda sekiz dakika kala De La Salle'in iki taraflı oyuncuları bitkin gözüküyor.
With eight minutes left in the half... De La Salle's two-way players are struggling to get back up.
Maçın bitmesine bir dakika iki saniye kala Poly ilk kez...
With 1 : 02 left in the game, Long Beach Poly has a first down...
İki dakika içinde, pantolonumu indirmişti... ve dizlerinin üzerine çöküp başladı...
And within two minutes, she's got my pants around my ankles... And she is kneeling down, and...
Elli dakikadan günde iki kere desek yüz dakika eder.
50 minutes twice a day, 100 minutes.
İki dakika!
Two minutes!
İki dakika beni dinlesen...
If you would just listen...