Insanlar mı traducir inglés
25,923 traducción paralela
Değersiz insanlar mı?
Insignificant people?
Önümüzdeki ay kongre seçimleri var. Bu seçimden sonra insanlar Kongre aracılığı ile politikalarımın sürdürülüp sürdürülmeyeceğine karar verebilirler.
Now, we've got congressional elections coming up next month, after which the people, through the voice of the new Congress, can decide whether or not to retain my policies.
Dağılıp tedaviyi kalan insanlarımıza ulaştırmamızı söylediler.
They told us to spread out, to pass the cure on to the rest of our people.
Fakir insanların yatırım yapmaya zamanları yoktur.
Okay?
O yüzden kitapları kontrol ediyordun,... insanların aradıklarını bulmalarına yardımcı mı oluyordun?
So you were checking books in and out, helping folks find what they were looking for?
Tuhaf bir şey söylediğimde, insanların benden nefret etmemeleri lâzım.
I should be able to say something is weird without people hating on me. All right?
İnsanları deşip, bir parça et misali astığımı mı düşünüyorsun?
You really think I carve people up and hang them up like pieces of meat?
Bana ne kadar endişelendiğini söylemelisin insanlar hakkında bu saçma şeye inanan var mı?
You know how you told me you were worried about people in this world who believe crazy crap?
İnsanlarımızın kendine saygı ve gururlarını geri getirebilir.
Restore our people's pride and self-respect.
İnsanları deşip, bir parça et gibi astığımı mı düşünüyorsun gerçekten?
- You really think I carve people up and hang them up like pieces of meat?
Bak, Chloe ve arkadaşları iyi insanlar değil. Ve bu hafta yaşadığım tek iyi şey seninle geçirdiğim zamandı.
Look, Chloe and her friends are not good people, and the only good thing that came out of this week is the time I got to spend with you.
Sabahleyin normal insanlar gibi çıkış yapmamız lazım.
And we have to check out like normal people in the morning.
İnsanların bu tür şeyleri sadece kafalarında sakladıkları zamanı hatırlayacak yaştayım.
I'm old enough to remember when they walked around with that stuff just tucked away in their heads.
İnsanların bununla ilgili çok fazla düşünmesi gerekmediğini söylüyorum.
I'm saying people don't have to think too hard about it.
Kabul ediyorum bir hata yaptım ama asıl üzen, insanların bana vurmaktan aldığı zevk.
I mean, hands up, I made a mistake, but the way people enjoyed kicking me, that's what got to me.
Sence bu insanlar da onlardan mı?
Is that who you think these people are?
İnsanların çeklerini internet üstünden yatırdığını görüp sonuç olarak çekin resmini çekince sihirli bir şekilde banka hesabına yatacağını mı sandın?
Did you observe people using e-check deposit and now, as a result, think you can just take a photo and it magically goes into your bank account?
Siz insanlar bizim ihtiyaçlarımızı reddedersiniz.
You people dismiss our needs.
İnsanlar ne yanlış gitti sorusuyla telefonlarımızı arıyor.
People are calling in with the same question, what went wrong?
Şimdi insanları tarafımıza çekme zamanı.
Now we need to have the people on our side.
Elçi bey, ben insanların iki kategoriye ayrıldığına inanırım :
Mr. Ambassador, I believe people fall into two categories, basically :
Değiştiremeyeceğim şeyler hakkında endişelenmeyi bıraktım. Başka insanların fikirleri gibi.
I've decided not to worry about things I can't change, like other people's opinions.
Senin işlerini kastetmiyorum ama bazı insanların parlak göründüğünü fark ettim, patates gibi.
Um, I'm not saying that yours do at all, but I notice that sometimes people tend to look a little shiny and a bit like a potato, kind of.
Atman için 200 dolar vermemi istiyorsun ve atmayacağını biliyorum. Depon falan mı var? İnsanların istemediği şeyleri topladığın bir yer.
You want me to pay you $ 200 to take it to the dump, which you're not, I mean, what do you have, like, a warehouse where you take people's shit that they want to give away?
Gerçekten o mutlu ve neşeli insanların mı kazanmasını istiyorsunuz?
Do you really want to let those happy, joyous people win?
Tüm o insanları öldürdüğün saraydaki kan banyosundan mı bahsediyorsun?
You mean that bloodbath at the royal court where you murdered all those people?
Ve orada ben şey oldum, "Beni seven insanlar var,..." "... ne oldukları, ne yaparsam yapayım önemli değil. "
And then there I was, and I was like, "These are people who love me, no matter what else they are, no matter what else I do."
Emma öldü, ve insanlar benim yaptığımı düşünüyor.
- Emma's dead, and people think I did it.
İnsanları gerçek olduğuna inandırmalıydım, değil mi?
I had to act like it was real, didn't I?
İnsanların uyanması lazım ve biz onları uyandıracağız.
People need to wake the hell up, and we're gonna wake them.
Umarım Richard düşündüğü kadar iyi bir atıcı değildir. Ama daha önce insanlar konusunda yanıldım.
Hopefully Richards isn't as good a shot as he thinks he is, but I've been wrong about people before.
Gyeon'un memleketindeki insanlar için kullanacağım.
I will use this money to help the people in Gyeon's hometown.
Ben de şey diyordum belki biz de normal insanlar gibi arkadaşIığımıza sil baştan başlayabiliriz?
Listen, can, um... can we... do what people do sometimes and just maybe try and... start over?
Hayvanlar değişmeye başladığında beni bu işe alan insanlar hükümete gidip benim aslında sandıkları gibi ölü olmadığımı söylediler.
When the animals changed, these people that recruited me told the government that I wasn't quite as dead as they'd assumed.
Ama bu ülkenin insanlarına gelecek felaket için yardım edebilirim.
I couldn't help you save the animals, but I can help the people of this country try and survive whatever comes next.
Sonra da Maine'e gidip sen, ben ve Clem diğer insanlar Maine'de ne yapıyorsa ondan yapacağız. Tamam mı?
Then we're going to get to Maine, and you, me and Clem are gonna... do whatever people do in Maine, okay?
Aman tanrım, bu insanlar benden nefret ediyor.
Boy, these people hate me.
İnsanlar bana ne yapılacağını söylemekten bıktım.
I'm so sick of people telling me what to do.
Diğer insanların hayatını sonra erdiren bir hayat mı?
A life of ending other people's lives?
Ölmesi gereken insanları sonlandırmak için işler aldım.
I took jobs to end people who should be dead.
Tek söylediğim şey insanlarınızın bu ülkeye gelip işlerimizi almasıydı.
All I'm sayin'is your people keep comin'to this country and takin'our jobs.
İnsanlar bu hastaneye yardım alabilmek için geliyorlar.
You know, people come to this hospital so that we can help them.
Cam kutunun içinde sıkışmış gibi hissediyorum. Havam gittikçe azalırken insanlar dışarıdan beni izliyorlar.
So it just feels like I'm trapped in a glass box and everyone's on the outside watching while I run out of air.
Kahveyi içiyorum. Bu arada sohbet ediyoruz çünkü insanlar böyle yapıyor sanırım ama bazen sohbet etmek istemiyorum. Neden gülüyorsun?
So, I drink the coffee and make the small talk because that's what people do, apparently, but sometimes I don't want to make the small talk.
Ama bu emekli insanlar için yanlış bir çıkarım.
But that's the misconception about retired people.
Takip ettiğimiz adam başka insanların takip ettiği bir başkasıyla mı buluşuyor yoksa?
Is the guy we're tailing... meeting up with another guy, who is also being tailed, by... other people?
Ben teknik olarak elektrikçiyim ama insanlar, kurumlar, bireyler, bazı işler için beni tutarlar.
I'm an electrician, technically, look, but people, organizations, individuals, they hire me to do... stuff.
Bütün bu insanların görüşünü almak lazım.
You have to take the voice of all these people.
Tanımadığım insanlar beni büyülüyor.
I'm fascinated with people that I don't know.
Ama insanlar olarak anlam ve güzellik yaratmak... ve birbirimizle bağ kurmak adına yaptığımız şeyler... Atelier Crenn'in ve Dominique'in... önemli bir parçası.
But in terms of what we do as people to create meaning and beauty and connect with one another is absolutely central to what's at Atelier Crenn and to Dominique.
İnsanların düşüncelerine aldırmadım.
I didn't care what they thought.